güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

KADINLARIMIZ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:49

23 Nisan 1935’te İstanbul’da yapılan "Milletlerarası Kadın Kongresi”nin toplanmasına önayak olan Atatürk, kongreye gönderdiği mektupta “Siyasi ve İçtimai hakların kadın tarafından kullanılmasının, beşeriyetin saadeti ve prestiji bakımından elzem olduğuna eminim." ifadelerine yer vermiştir. Buna göre Türk kadının dünya kadınlarıyla ilişkilerinin alacağı şekilde Atatürk’ün, “Türk Kadını’nın Dünya Kadınlarına elini vererek dünya barış ve güveni için çalışa-cağına emin olabilirsiniz” ifadeleriyle belirlenmiştir.

1923’lerden itibaren uygulamaya koyduğu kadın hakları için dünya, ancak 1975 yılında birlik olarak çaba sarf etme gereğini duymuş ve bu yılı “Kadın yılı” olarak ilan etmiştir.

Kadının toplumdaki köprü görevi görmesi, Sosyal Sistemin İşleyişine olan

Katkıları düşünüldüğünde, Atatürk’ün bu konuya bakış açısı dikkate değerdir: “Daha esenlikle, daha dürüst olarak yürüyeceğimiz yol vardır.

Bu yol, Türk kadınını çalışmamıza ortak yapmak, ilmi, ahlaki, sosyal, ekonomik yaşamda erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve destekleyicisi yapmak yoludur.”

Bu düşünce yapısı, Türk kadınını toplum içerisinde kişilik kazanmasına yol açmıştır. 1923 yılında İzmir’de yaptığı konuşmada, “Şuna inanmak lazımdır ki, dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir." diyen Atatürk, toplumun iki cinsten oluştuğunu, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinilmesini, o toplumu yarı yarıya zayıflattığını vurgulamıştır.

Ona göre “Türkiye Cumhuriyeti’nde kadın en saygın yerde, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir varlıktır."

O, Türk kadınına Türk ordusu saflarında resmen ve üniformalı olarak yer veren ilk generaldir. O; “Kadın meselesinde cesur olalım. Kuruntuyu bırakalım, açılsınlar zihinlerini ciddi ilimler ve fenlerle süsleyelim" derken kadının hem kişiliğini kazanmasını, hem topluma katkısını, hem de eğitilmesini istemiştir.

***

 8 Mart Dünya Kadınlar günü nedeniyle, kadınlarınız hakkında Ahmet Çoban’ın bir yazısından, Atatürk’ün kadınlarımız ile ilgili bazı görüşlerini aktardım.

Şimdi kadınlarımız ile ilgili aynaya baktığımızda iki değişik görüntü görüyoruz. Tabii bu görüntünün Atatürk Türkiye’sindeki durumu biraz evvel görüntüledik. İkinci görüntüye gelince, anlatmama gerek var mı? Hangisinden başlayalım? Şiddet uygulamalarından

mı, sosyal haklarının eksikliğinden mi, küçük yaşta evlendirilmelerinden mi, zina olaylarından mı, eğitimsizlikten mi? Sizler söyleyin hangisinden?

İşte, önümüzde yerel seçim var. Eşitlikten, kadın haklarından bahseden siyasi partilerin kadrolarına bakın.

Bugün Türk kadının olması gerektiği yer, Atatürk’ün arzuladığı ve yapmaya çalıştığı seviyeye geldi mi, gelmedi mİ? Lütfen, çevrenize bakın ve kadınlarımızın ne durumda olduğunu bir gözlemleyin.

Kendi kendimizi hiç aldatmayalım.

En ilerici ve çağdaş geçinenlerin bile, “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin!“ sözünü benimser tavırlar sergilemesi ve bazı aydınlarımızın, devlet erkânı umu-miyesinin “kadın hakları" konusunda atıp tutmalarının göstergesi apaçık ortada.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.