“Eğitimdir ki bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır ya da esaret ve sefalete terk eder.”
Eğitim öğretim hakkında yukarıdaki veciz sözü söyleyen Atatürk, 3 Mart 1924 tarihinde Tevhidi Tedrisat Kanunu (Eğitim ve öğretimin Birleştirilmesi Kanunu) Türkiye Büyük millet Meclisi’nin de onayı ile kabul edilmiştir.
430 sayılı Eğitim Öğretimin Birleştirilmesi Kanunu ile;
1-Dini eğitim veren okullar (medreseler) ve diğer geleneksel eğitim kurumları kapatılarak, eğitim öğretim tek çatı altında toplandı.
2-Dini eğitimin yerini laik ve bilimsel temellere dayanan eğitim öğretim aldı.
3-Batılı eğitim anlayışına (çağdaş uygarlık) uygun müfredat metotları benimsendi ve uygulandı.
4- Karma eğitim zorunlu kılınarak, kız ve erkeklerin bir arada okumaları sağlandı.
Anayasamızın 24. ve 42. maddeleri ile 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 2. ve 10. maddeleri, Türkiye Cumhuriyeti okullarında uygulanan eğitim öğretimin; Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı olarak, laik ve bilimsel eğitim öğretim uygulamasını emreder.
Emekli Maarif Müfettişi yazar Cengiz Karahan’ın bir yazısından kısaltarak aldığım bu bölümdeki eğitim öğretim sisteminin nasıl olması gerektiğini açıklarken, ister istemez günümüzdeki eğitim öğretimin ne kadar çarpıtıldığına ve yasalara uymayarak yozlaşmış bir eğitim sistemine gidildiğine şahit oluyoruz.
Yazar Cengiz Karahan, yazısının bir bölümünde de söyle bir vurgulama yapar:
"mevcut anayasaya göre (Anayasal devleti) koruyacağına yemin eden 'Milli Eğitim Bakanı bütün bunları bilmez mi? Tabii ki bilir. Ama toplumu dönüştürmenin, ortaçağ karanlığına sürüklemenin en kestirme yolunun eğitim-öğretim olduğunu da bilir. Milli Eğitim Bakanı anayasal suç işlemektedir ve istifa etmelidir!” diye çağrıda da bulunuyor.
Velhasıl, sıradan vatandaşın kanunları bilmeme ve ihlal etme durumu bir yere kadar anlaşılabilinir ama devleti yönetenlerin asla...
Yazar Milli Eğitim Bakanı için “istifa etmelidir!” diyor ama, bizim ülkenin siyasilerinde istifa alışkanlığı diye bir şey kitaplarında yazmıyor... Hele hele göreve başlarken ettikleri yeminlerin hiçbir tutarlılığı konu bile edilemez...
Esenlikler...