HİKAYESİ HOŞ, İÇERİĞİ BOŞ, KISACASI SEÇİM SONRASI MUHABBETİ…

Siyasi piyasada bunca hinoğluhin, şu kadar siyasi tilkiler varken, bizim gibilere pek laf düşmez ama, biz yine de ‘‘affedersiniz’’ deyip, bir iki kelam edelim.

Sonucun ne olacağı, başından beri belli olan bir seçimi, yine geride bıraktık. Her seçim sonrası alışkanlığının devamında, ‘HAYIR’ görenler ile ‘ŞER’ görenlerin tilkilerini seyretmekte bize düşer.

Kenardan köşeden duyduğumuz ve aldığımız haberlere göre, eline mikrofonu alan ,kalemi kapan vur ha vur diyerek, Sayın Kılıçdaroğlu’na saldırmaktadır.

CHP’deki hinoğluhinler ile dışarıdaki Cinoğlucinler koltuk savaşı muharebesini sürdürürken, öbürtaraftan seçimin galibi muhterem ise üç görevi ifa etmenin kurnazlığı ile kıs kıs gülmektedir.

Ya sade vatandaş ne düşünüyor derseniz, belki sizler de duymuşsunuzdur. ‘‘ yahu bunlardan ne köy olur ne kasaba! Bunlar seçim arifesinde halifenin eteğini öper, seçilmeyince veya seçimi kaybedince, kestane fişeği gibi patlar, sanki patlayan onlar değilmiş gibi bir müddet sonra tısss!’’

Yoksa, böle dediklerini duymadınız mı?

Neyse, duyanlar duymayanlara anlatsın diyerek, CHP’deki sen-ben savaşına ‘ateşkes’ dileyerek,yıllardan beri ‘‘ Türkiye Laiktir, Laik kalacak!’’şarkısını dillerine dolayıp, ortalıkta gürültü kirliliği yapanlara şöyle desem:

Laiklik olan ülkelerde DİYANET BAŞKANLIĞI olmaz bu nedenle, Laik olmayan bir ülkede Laiklik lafı gülünçtür.

Lafı uzatmanın hiçbir getirisi olmayacağına göre, her seçim sonrası yaşananların senaryosu değişmediği için, filmi izlemenin bir anlamı da yok .

Zira, ‘oturup nerede yanlış yaptık, hatalarımızdan ders çıkaralım, mücadelemiz devam edecek…’’ gibi sözleri de ezberlediğimize göre, gelin size minnacık  bir hikaye aktarıyım:

‘‘Fare bir eğe yakalayıp yemeğe kalkmış. Koskoca çelik eğe yenirmi? Önce dişlerini kırmış, sonra ağzı burnu kan içinde bırakmış ama, kemirmeye devam edip, ‘‘ben eğeyi yiyorum’’ demiş. Sonunda düşüp kalırken son nefesinde ‘‘ben eğeyi yedim.’’ Demiş.

Sonuçta gördüğüm kadarıyla hırsı burnundan olanlar, bizimde başımızı belaya sokmadan, siyasi savaşa itelemeden lafımızı burada keselim dedik…

İyide yaptık. Ve son sözümüzü ‘‘ANLAYANLARA’’ deyip, son noktayı şöyle koyduk. Ne derler:

‘‘Araba devrilince yol gösteren çok olur.’’