GELENEK DEĞİŞMEZSE!..

 Bazı şeylerde ölçüyü bir türlü tutturamıyoruz.

   Doluya koyuyoruz almıyor, boşa koyuyoruz dolmuyor, burada ölçüyoruz üç metre, oraya gidiyoruz beş metre, kafamız karışıyor, işin içinden çıkamıyoruz.

   Acaba niye?

   Ölçüyü işimize geldiği gibi kullanıyoruz da ondan. Bundan daha kestirme cevap olabilir mi? Eğer inanmazsanız, CHP’deki seçim trafiği ile ilgili yazı ve yorumlara bakın…

   Geçen hafta bir gazeteci kardeşimiz, CHP’den kurultay delegesi adayları ile ilgili görüş ve düşüncelerini açıklamış, aynı zamanda bu muhterem kişilerin fotoğraflarını da paylaşmış.

   İşte burada, pazarcı metresi gibi ölçüyü işimize geldiği gibi veya o an itibariyle kendi düşüncelerimize göre hareket etme olayı vardır. Bugün benim yaptığım da bundan ibarettir.

   CHP’de gelenek bozulmazsa, ilçe yönetimi ve il yönetimi seçimleri, yüzde doksan dokuz blok liste ile olur. Blok liste ile de olunca, seçimi kazanan ilçe ve il yönetimi başkanının listesine girenler seçilmiş oluyor.

   Gazeteci kardeşimin kurultay delegesi aday adaylar diye bahsettiği isimlerden sadece birinin işi garantidir.

   Bakın, altını çizerek söylüyorum. Eğer gelenek bozulmazsa, seçimi kazanacak olan ilçe başkanı ve belediye başkanı otomatikman kurultay delegesidir. Eğer, il başkanı adayları ile ilgili yapılacak pazarlıklar sonucunda, üçüncü bir kurultay delegeliği koparabilinirse, o zaman pazarlık yapılan isim listeye girer. O da hiç şüphesiz seçilmiş olan ilçe başkanına yakın olan isim olur.

   Yalnız, baştan da ifade ettiğim gibi, bu gibi şeylerde bazen ölçüyü tutturamayabiliriz.

   Neden mi?

   Nedeni gayet basit. Siz ilçe yönetimi olarak pazarlık yaptığınız il başkanı adayı, ilde seçimi kaybederse, o zaman garanti diye sunduğumuz isimler değil, seçimi kazanan diğer adayın listesindeki isimler kurultay delegesi olur.

   Biz bu yazımızı birilerini işaret etmek veya o resimdekilerden bazı kardeşlerimizin kurultay delegeliği kesinlikle olmaz düşüncesiyle yazmadık. CHP gelenek haline gelmiş, blok liste ile yapılan seçimlerde bazen sürprizler olabileceğini ve bir gazeteci kardeşimizin yazısı üzerine yazdık. İşte bu nedenle başlangıçta belirttiğim gibi, işin içinden çıkamıyoruz.

   Keşke bu gelenek hale gelen sisteme son verilse, keşke çarşaf liste olsa ve sonuçta önümüze dökülenlerin ak mı, kara mı olduğunu görebilsek?

   Neyse, yazımızı Çetin Altan’dan bir fıkra ile bitirelim. Belki bu fıkra yazımızın tuzu biberi olur.

   “Partilerimizde inci değerinde siyasetçilerimiz yok mu?

    Elbette var.

   Ama işte demokrasimizin boynuna takılacak bir gerdanlığı bir türlü yapamıyoruz.

   Çoğu kopuk çünkü.”