Bu günlerde bir tuhaf millet olduk.
Halk arasında “Yağcılık!” denilen hareketlerin, doların köpüğü erime nidaları eşliğinde, davullu zurnalı gösterime girmesindeki tuhaflığı anlamaya çalışırken, bir sürü acayip gelişmeler gördük…
Enflasyon doludizgin giderken, esnaf etiket değiştirme yarışı ile zam pikleme yaparken, Hükümetimiz vergi, doğal gaz, elektrik, yollar, köprüler, kısacası iğneden ipliğe zam yaparken, bazı vatandaşlarımızın şakır şakır göbek atmalarını, yağcılık hareketi bağdaştıralım diyelim. Mahmut Tuncer’in “Fukara” adlı türküsü eşliğinde gerdan kırıp, göbek atanları hangi sınıfa sokacağız? Türkünün sözlerine bakın:
Gül eksin poyraz vurur,
Şansı yok fukara.
Baharı kışa döner,
Yazı yok fukara.
Fukara le fukara,
Yazı yok fukara.
Felek tokadını vurmuş,
Yüzü gülmez fukara.
Derdi var kucak kucak
Dokunsan ağlayacak
Bezi yoktu fukara
Kış gününde yakacak odunu yok fukara.
Gördünüz mü?
Açlık sınırının altında yaşayan bizimkileri,
“Felek tokadını vurmuş,
Yazı yok fukara…” sözleri eşliğinde şakır şakır oynamasını nasıl izah edeceğiz?
Yoksulluk mu hoşunuza gitti?
Hayat pahalılığı mı?
Daha verilen maaş zammın eline geçmeden buharlaşması mı?
Fukaralığın paçandan akarken, doların yükselişi durdu diye, şakırda şakır diyerek göbek atıp oynarsan, seninki bir tuhaf yağcılık be kardeşim…
Bizim bildiğimiz yağcılık menfaat üzerine be kardeşim, sen, yoksa keçilerimi kaçırdın?
Allah bilir, “Neden saçların beyazlamış arkadaş/sana da benim gibi çektiren mi var?” güftesini bile duysan yine oynarsın!..
Eee Yağcılık böyle günlerde belli olur…