ESKİ DEFTERLERİ KARIŞTIRINCA…

            Eski defterleri biraz karıştırdık, belki güzel bir haber buluruz diye. Bir ara suya sabuna dokunmayan gündeme dair bir şeyler yazayım dedim. Bu patlamalar çatlamalar arasında nasıl ciddi bir makale yazılabilir ki? Sonunda en iyisi bir fıkra ve küçük bir şiir alıntısı yaparak bugünkü köşemizi dolduralım dedik.

            Başı takkeli, beyazlaşmış sakalı, ehl-i iman kılıklı bir sürücü otoyolların birinde ters yöne girmiş. Bir de öyle hız yapıyormuş ki, değmeyin gitsin…

            Bir müddet sonra, trafik polisi durdurmuş bizim sürücüyü:

-          Milletvekili misin?

-          Hayır…

-          Yargıç, savcı falan da değilsiniz herhalde?

-          Hayır değilim…

-          Diplomatik dokunulmazlığın da yok?

-          Yok…

-          Tamam oldu. Siz ceza yazabileceğim vatandaşlardan birisiniz ama önce şunu söyleyin; ters yöne gittiğiniz bir yana bir de neden bu kadar hız yapıyorsunuz?

Takkeli, sakallı sürücü:

-          Çok geciktim de onun için. Baksanıza herkes geri dönüyor…

-          Peki nereye gidiyorsunuz?

-          Onu bir tanrı biliyor, ben sadece elimden geleni yapıyorum.

Trafik polisi, “peki anladım” demiş. “Siz besbelli ki iktidarımızın danışmanlarından birisiniz…

***

Bilenleriniz bilir bizim kargacık burgacık yazılarımızla kimlere ne demek istediğimizi…

Yine bilenler bilir 16.yy halk ozanı Veysi’nin o güzelim şiirlerini…

Cihanda hırsızlarla yan kesiciler

Kimdir dersek

Kolluk gücü, Asesbaşıyla Subaşı

İyi bilin billah

Bunlardan daha zalimi ise

Yargı başı kazaskerler

Cihanda rüşvetle harabeye çevirdiler, billah…

***

O köşe yaz köşesi, bu köşe kış köşesi derken bu köşe de bizim köşemiz deyip yine geldik sizlere Eyvallah demeye…

Eyvallah.