Eşekten hisse olur mu, olmaz mı? Hiç kafanızı yormayın. Çünkü bu eşek hikayesini hepiniz biliyorsunuz. Ben, sadece sohbetimize ilgi çekmek için bu sorularla başlamak istedim. İkincisi, bizim bu “EŞEK” hikayesini kim anlatırsa anlatsın sonuç değişmez. Yalnız, rahmetli Bekir Coşkun anlatırsa, hikaye bir o kadar güzel olur ve hissesi de bazı tepkisizlere gönderme yaparak, ders verirler…
“Eşek, bir kör kuyuya düştü, başına toplananlar nasıl düştün böyle? diye seslendiler.
Eşek yanıtladı: “Eşekliğimden…”
“Nasıl yaptın eşekliği?”
“Bakmadık, görmedik, anlamadık yani…”
“Seninki de tam eşeklik ama… Biraz bakmaz mı adam nereye gidiyorum diye? Baktın çok karanlık, düşmeyeceksin…”
Eşeği kurtarmaya karar verdiler ama düşmek kolaydır çıkmak zordur kör kuyudan…
Herkes bir şey söyledi: Kimisi “Eğitim” dedi, kimisi “Müstahak” dedi, kimisi “Çıkartırsak yine düşer, bırakın aklı başına gelsin” diye ekledi. Kimisi, “Çıkmayacağına göre otursun oturduğu yerde” önerisinde bulundu. Kimisi farklı teklif getirdi: “Ona aslında yerinin iyi olduğunu söyleyelim. Önündeki kör kuyuyu göremeyip düştüğüne göre, ne halde olduğunu da anlamaz eşek…”
Sonunda kuyunun başındakiler eşeği kurtarmanın zor olduğunu düşündüler. Eşekten vazgeçip üzerine toprak atarak kuyu doldurmaya karar verdiler. Kararlarını eşeğe bildirdiler…
Eşek sordu: “Başka fikriniz yok mu?”
Kimse onu dinlemedi. Küreklerle kuyu doldurmaya başladılar. Eşek, üzerine gelen her toprağı silkeledi, ayaklarının altına düşen toprağın üzerine çıktı, böylece yavaş yavaş yükseldi ve kuyu dolduğunda, eşek kuyudan çıkmıştı…
Üzerine gelen toprağı silkeleyip atamayan, razı olan, katlanan ve tepki göstermeyenler içindir bu hikaye aslında… Eğer eşekbaşına gelenlere tepkisiz, sessiz kalıp katlansaydı, gitmişti… Hikayenin tam burasında size, kıssadan hisse demem gerekiyor ya, en doğrusu “eşekten hisse”dir, deyip alıntı sohbetimizi bitirelim…
Esen kalın.