Sabah yatağından başlama vuruşuyla kalkar, kahvaltıda rafadan yumurta yerine, çocuklarına vereceği harçlıklarla ilk golü yer, eşine pazar parası yerine geri pas verir!
Markete girmeden, kasabın önünden dripling yaparak geçer. Alacak ve vereceği erteleyerek, bazı borçları yapılandırma yaparak orta sahaya varır.
Cumhuriyet meydanında suyu olmayan havuzun başında dinlenir.
Özellikle otobüs duraklarında kondisyon yetersizliğinden şarja maruz kaldığı için, okey oynayacağı öğretmen evine düz koşu yaparak gider.
Okey masasının gol bölgelerinde etkisizdir. Bazen dokuz kusurlu hareketlerden birini yapar, sonunda kırmızı kart yemiş gibi oyun dışında kalır. Cezası çay paralarını ödemekle, masa jürisi tarafından affedilir!
Günlük maçında uzatmalar oynanırken, otobüs durağına gelinir. Halk otobüsüne güzel bir vücut çalımı ile biner, zor zahmet bir koltuğa yerleşir. Yorucu bir günü geride bırakmanın rehaveti ile bayramda alacağı yüz bin liralık bayram ikramiyesi ile, bayramı nasıl geçireceğinin hayalini kurmaya başlar!
Eve gelir ve televizyonun karşısında günlük masa molasına başlar. Şekeri yükseldiğinden seyircisiz bir alemde uyku ile buluşur…
Biraz mizahi bir anlatımla emekli birinin, bir günlük serüvenini kısaltarak anlatmaya çalıştım. Beceremediğimi bilerek, yazımıza tat katması için Fuat Ertekin’in güzel dizeleri ile sohbetimizi bitirelim:
“Sorumlulara bir diyeceğim var
Bir yaşam savaşı verir emekli
Çoğu güç durumda bir ek iş arar
Gün gün dirhem dirhem erir emekli
***
Eli-kolu titrer maaş alırken
Yolda da zor yürür dermansızlıktan
Ev kirası, bakkal, kasap, su derken
Taksi-Maksit ömür sürer emekli
***
Eğer ki aç kalma yarışı olsa
Yahut bir borç alma yarışı olsa
Buna emekliler dahil edilse
Bir dünya rekoru kırar emekli
***
Evde titrer durur, kışın karında
Kaderi bugün de birdir yarın da
Hala yaşamın son baharında
Ah nice hayaller kurar emekli…
Şimdilik esen kalın.