güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

DEYİMLERİN KÖKENİ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:49
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:49

            Geçen gün arşivimdeki bazı gazete küpürlerini karıştırırken gözüme “Deyimlerin Kökeni” diye bir yazı geçti. Zamanında gazeteden bu yazılı bölümü keserken dikkatsizlik yüzünden olacak ki kimin kaleme aldığını belirten bölümü de kesip atmıştım. Bu gazete parçasından şimdi size aktarma yaparken aklımıza takılan bazı deyimlerin açıklamasını da dilimiz döndüğünce kendim yapmaya çalışacağım.

            Mesela, “Foyası meydana çıktı” deriz. Hepimizin bildiği gibi birinin sahtekârlığı ortaya çıktığında bu deyimi kullanırız.

            Peki foya nedir?

            Eskiden kuyumcular sattıkları yüzüklerin, değerli taşların arkasına “foya” denilen bir sıvı sürerlermiş. Bu taşı daha parlak gösterir, ışığı daha çok yansıtırmış…

            Zamanla foya dökülünce sahtekarlık ortaya çıkarmış… FOYASI ORTAYA ÇIKTI deyimi buradan geliyormuş… Eğer inanmazsanız bunun böyle olup olmadığını kuyumculara sorabilirsiniz…

            Bazen de birinden söz ederken, “Biz onun cemaziyülevvelini biliriz!” deyiveririz. Bizden genç olanlar bu deyimin ne anlama geldiğini herhalde bilmezler. Bizler bile bunun Arabi aylardan beşincisinin olduğunu duymuştuk ama niçin böyle denildiğini, birinin geçmişini hedef aldığını bilmiyorduk. İşte bu deyimin anlamını da bu gazete küpürlerinden öğrendik.

            Meğer Osmanlı devrinde, resmi dairelerde her ayın evrakı bir torbada toplanır, ay bitince torbanın ağzı büzülür, bağlanır, üstüne de ayın adı yazılırmış…

            Yeni memurlardan biri, bu torbalardan birini, yoksulluktan olacak gömlek yaptırmış. Üzerindeki CEMAZİYÜLEVVEL yazısı da kalmış.

            Gel zaman git zaman küçük memur yükselmiş, rütbeler peş peşe gelmiş, sırtından kürk eksik olmamış, burnu büyümüş…

            Onun eski halini bilen arkadaşları da, “Biz onun Cemaziyülevvelini biliriz” demeye başlamışlar.

            Hani her şeyde kusur bulanlar var ya işte bu tip kişilere de savunma amacıyla, “Kadı kızında bile o kadar kusur var” deyiverilir.

            Peki bu deyim nasıl türemiş? Bakın anlatalım:

            Adam çirkin bir kızla evlenmiş. Arkadaşları, “Bu çirkin kızı nereden buldun?” demişler. O da, “Huyu güzel olsun!” demiş…

            Arkadaşları başlamışlar sıralamaya:

-          Bir gözü de iyi görmüyor!

-          Daha iyi her şeyi görmez!

-          Ayağı  da biraz aksak!

-          Daha iyi ya sokak sokak dolaşmaz!

-          Peki kambura ne diyeceksiné

 

Adam insaf diye ellerini açmış:

-          O kadar kusur kadı kızında da olur!

Ya işte böyle.

Deyimlerin de gelmişi geçmişi var. Biz bunların birkaç tanesinin şeceresini

aktardık. Eğer sizlerde de merak uyandıysa bir deyimler sözlüğü bulun ve sizler de bazılarını öğrenip, bize aktarıverin.

            Sohbetimizi Celal Sahir’den bir dörtlükle bitirelim:

            Başım dedi, “Dinlen”

            Gönlüm dedi, “Koş”

            Başım dedi, “Durul”

            Gönlüm dedi, “Coş”

            Başım yüreksizdi, gönlü başıboş,

            Varlığım arada oynadı gitti…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.