DAM ÜSTÜNDE SAKSAĞAN

            İki kara sinek, öğle yemeği için bir at dışkısının üstünde havai fişekler aydınlığında yemek yiyerek kutlama yapıyorlarmış.

            Yalnız hikaye bu ya, sineklerden biri, “CART” diye yellenivermiş.

            Öteki sinek, “Hişt buraya bak” demiş, sofrada yemek yerken öyle şey yapılmaz ayıptır.

            Ayıplanan sinek , kendisine mana bulan sineğe ters ters bakmış, “Haydi git işine” demiş. “Sen mi kaldın beni ayıplayacak! Şimdiye kadar hangi sofraya oturduysan önce gümbürtülü bir “CARTA” çekerek yemeye başlayan sen değil misin?

            Bu suçlama karşısında öteki sinek:

-          Lütfen demogoji yapmayalım. Tüm ülke şahit ki bugüne dek yemediğimiz bok

kalmadı ama ne bok yersem yiyeyim böyle kutlama yemeklerinde o ayıbı asla yapmadım…

Ve sinekler arasında bu tartışmaya  başkaları da eklenince tartışmalar günlerce sürmüş…

            Kimse üzerine alınmasın ama bu fıkrayı aktarırken aklıma AB süreci geldi. Bildiğiniz gibi AB’ye giriyoruz. Vize mize yok diye havai fişeklerle kutlama yapmıştık gibi.

            Şimdi diyeceksiniz ki yahu hocam AB ile bu fıkranın ne ilgisi var?

            Var kardeşim var. Bu kadar patlamalar, çatlamalar arasında, insanda akıl mı kalır? Hal böyle olunca da böyle absürt fıkralar yazılır.

            Uzun lafın kısası, bu cartlamalar arasında AB rüyası ile ilgili tartışmalar daha çok sürecek gibi…

            En iyisi biz AB hayali olanlara bir fıkra ile yanıt verelim.

            Topal karıncaya Bağdat’ta rastlamışlar:

            -Hayrola nereye böyle?

            -Hacca gidiyorum.

            Bakıp gülmüşler:

            -Bu halle mi, bu ayakla mı?

            -Evet.

            Bizimki de o hesap...