BOŞVERİN, BİZİM MİLLİ KURU FASULYEMİZ VAR!

Çok şükür bu yılbaşını yine enseyi karartmadan karşıladık. Emi de ne karşılama, ne karşılama…

Bir taraftan dolar düştü diye, davullu zurnalı oynarken, hatta bir dolarları da yakarken, iğneden ipliğe gelen zamları umursamadan girdik yeni yıla…

Umut, fakirin ekmeği olduğu için, ne umutlarla beklediğimiz yeni yıl da, hayatımıza daha adımını atar atmaz, zamlarınla kararttı yine yaşam dünyamızı…

Fazla kafa şişirmeyeyim de, bu yılbaşında yılbaşını birilerinin nasıl kutladığına bir göz atalım da, övünelim mi, üzülelim mi, kısmını sonraya bırakalım…

Şimdi sizlere öyle yemekler sayacağım ki sıkı durun bakalım!

Amerikan usulü ıstakoz,

Ekose eteklikli levrek balığı,

Kanada usulü deniz suyunda pişmiş pavurya,

Kaftanlı İskenderun karidesi,

Sirtaki usulü pilaki,

Helsinki sakalı Rus salatası,

Biber patlıcan dolması,

Çerkez tavuğu,

Koç kellesi (haşlanmış),

Assoda (Arjantin usulü dana pirzola),

Marsilya usulü salçalı ıstakoz,

RCD usulü amberbu pilavı,

Türkmen böreği,

Şam işi kazandibi,

Bağdat işi dondurma,

Yaaa!

Ne haber sizlerden!

Yemek diye bunlara deniz işte!

Gördünüz mü cebi şişkin, ensesi kalın olanların nasıl yılbaşı kutladıklarını…

Neyse, biz bu yemeklerin hepsinden vazgeçtik de “Ekose eteklikli levrek balığı”nı çok merak ettik…

Ne menem bir şeydir acep?

Yiyeceğimizden değil de meraktan!

Acaba için de AYVA da var mı?

Rahmetli Hasan Pulur hocam bir devlet büyüğünün köşkünde böyle bir yemek yendiğini uzun uzadıya bir güzel anlatır. Bendeniz de bu güzelliği biraz değiştirerek, biraz alıntı yaparak, sizlere aktararak, zamlarla kararan kafanızdaki bulanıklığı başka yönlere çevirerek dağıttırmaya çalıştım…

Boş verin, bizim milli kuru fasulyemiz var.

Tabii onu da alıp yiyebilirsek…

Esen kalın.