Her zaman ciddi yazılar yazmak , hem yazarı hem de okuyucuyu yorar. Hele bizim gibi saçı sakalı kırlaşanların tansiyonunu yükseltebilir. Allah tezinden korusun, altıyüzevler mahallesinde ikametgah kurarız.
Saçı sakalı kırlaşan dedik ya, işte böyle biri berbere gitmiş, demiş ki:
Berber sakalı dipten kazıyıp adamın önüne dökmüş, ve
Hal böyle olunca bilgeler söyle der bu konu için :
-Sakal elden gittikten sonra geçmiş ola! İster ak olsun ister kara…
* * *
Adamın parasını çalmışlar hemen mahkemeye koşmuş.
Kadı sormuş?
-Tanığın var mı?
-Tanrı şahidimdir.
Kadı , zabıt katibine:
-yaz, demiş ;duruşmanın gelecek ayın son çarşambasına ertelenmesine ve davacının vereceği adrese göre şahide davetiye çıkarılmasına karar verildi.
* * *
Efendim bu günkü toplumumuzun 2 önemli görev hastalığı var .Birincisi akıllı telefon denilen şey , diğeri kedi köpek beslemek . Duyduğumuza göre kedi- köpek konusunda o kadar ilerlemişiz ki bu konu kitaplara konu bile olmuş. İlhan Selçuk yıllar önce “bitpazarı” köşe yazısında söyle yazmış:
“sokak köpeği kendisini zehirlemek üzere gelen belediye görevlisine bakıp dile gelir.
-Ey zavallı , dedi ;etin kilosu dört yüz liraya (o zaman ki fiyat) ve sen evde çokluk çocuğa bir köfte yediremezken , bana zehirlide olsa köfte yadirmeye çalışıyorsun…”
Aynı olay günümüzde yaşansa , bizim ülkede isen hayvan düşmanı ilan edilirsin, Avrupa’da yaşıyorsan ve Dinin de onlara göre ise, aforoz edilirsin !
Evet bu günlük bu kadar .Madem yazımızın çoğu bölümleri Rahmetli İlhan Selçuk ‘tan , o zaman yazımızın başlığı da rahmetlinin yazısından olsun.
“BİTPAZARI”