Kara tahtam, beyaz tebeşirimle
Sınıfımda insanlığın geleceğine
Hükmederim.
*
İnsan beyninin mimarıyım
Uğraşım onu şekillendirmektir.
*
Neler yaratmadım ki ben;
Dünyaya hükmeden krallar,
Evreni avucunda tutan bilginler,
Hep benim eserimdir.
*
Sokrat’a savunmasını ben öğrettim
Çağlar açıp çağlar kapayan padişahlar
İlhamlarını benden aldılar.
*
Kim ne almak istediyse onu verdim
Bilgi pazarı kurdum insanlara.
*
Hangi şekle girmedim ki ben
Gerekirse aktör oldum
Sınıfımda karşı koydum padişahlara.
*
Gerektiğinde işçi gerektiğinde çiftçi
Oldum,
İnsan beynini işlemede.
*
Tüm medeniyeti ben yarattım
Tahtam ve tebeşirimle.
*
Son çağın en büyük yaratıcısı
Dünyayı hayran bırakan
Halkının kalbinde yatan
Ulu Önder Başöğretmen
Atatürk’e
Daha okul sıralarında
“ Sen Mustafa Kemal’sin” diyerek
Geleceğini belirledim.
*
Kanımla anıtlaştırdım İzmir’de
Belki zaman içinde kendimle savaştım.
Ama avucumda tuttuğum, temsilcisi olduğum
Bilimin ışığını söndürmedim.
*
Çağların yolcusuyum
İçim kan ağlarken dahi öğrencilerime
Gülerim.
İşte!...
BEN ÖĞRETMENİM
Neceddin Yaşbek böyle anlatmış dizelerinde öğretmeni.
Derler ki, kelebek çiçekle, kadın duvakla süsünü tamamlar. Ruha ve bedene şekil veren, insanoğlunun gelişmesinde, toplumun geleceğinde insanlık mimarı olan öğretmenin damgası vardır.
Derler ki, öğretmenine önem ve değer vermeyen bir toplumun geleceği aydınlık olamaz. Derler ki, Milli Eğitimi ıslah edecek, çağın yeniliklerine eş kılacak olan öğretmendir.
Neler demezler ki 24 Kasımlarda. Ama gelin görün ki; öğretmen mazlum, öğretmen rotasyon belasında, öğretmen KPS tuzağında ve öğretmen siyasilerin iki dudağı arasında…
Örnek insan olması istenen öğretmeni, asgari geçim şartlarında tutarak, Milli Eğitimin Milliliğini yok ederek, Milli Eğitim Şuralarını hiç ederek, yılda bir gün süslü sözler söyleme kandırmacılığı yapanlara “ YUH” olsun diyerek, “ Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun” tümcesini kaldırıyor ve emekli bir öğretmen olarak; “ TÜM ÖĞRETMEN KARDEŞLERİME SELAM OLSUN” DİYORUM…