Adam yıllardan sonra şehre iner. Manavın birinde ilk kez gördüğü bir meyve ilgisini çeker ,
Ne olduğunu sorar:
‘İncir’ der manav,’Tadına bakabilirsin.’ Bak bakalım beğenecek misin ?
Hayatında ilk kez incir yiyen adam :
“çok güzelmiş” der
İki kilo incir alır ve köye döner . aylar sonra bir iş için tekrar şehre inmek zorunda kalınca , yine aynı manava uğrar. Tadını beğendiği ve aldığı incirin ismini hatırlayamadığı için , en iyisi tarifini yapayım der ve:
“Dışı deri , içi sarı ,sapı ince, karnı iri , arı bal katmış sanırsın , varsa ondan ver der manava.”
Manav biraz düşünür ve bu tarife göre bir kilo patlıcan sarıp verir adama .
Adam , patlıcanları aldığı incirlere benzetemiyor ama , “Ben görmeyeli daha da büyümüş demek ki!” diye düşünür.tadına bakmak için patlıcanlardan birini iştah ile ısırması ile yüzünü buruşturması ve yere tükürmesi bir olur.
Adam patlıcanları manava geri iade eder; “kusura bakma ama hemşerim sen boylarını uzatmış ve tadını da kaçırmışsın !”
Beyler ister kıssadan hisse çıkarın ister çıkarmayın , bu fıkranın yazılış amacı gerçekten çok önemli .
Niye mi?
Huyumuz kurusun , birileri demiyor açıkça herkesin anlayacağı şekilde söylemek gerekirse neredeyse 3 ay oluyor , halen Belediye
Başkanı ve Yardımcılarına “hayırlı olsun “ ziyaretleri devam ediyor . adamlar ziyaretçi karşılamaktan gerçek işlerine yoğunlaşamıyorlar. İşin diğer tarafı da bu ziyaretçilerin çoğu kızına , oğluna iş arama kurnazlığı ile ilgili ziyaretler olmasıdır.
Bana dudak bükmeyin “ sana ne?” demeyin lütfen kendinizi onların yerine koyun ve biraz düşünün .ev sahipleri şikayetlerini açıkça söyleyemezler .Ben bu konuda ara buluculuk yapıyorum . Mantıklı düşünürsek bu ziyaretler fıkramızdaki gibi ;”İŞİN TADINI KAÇIRDI !”