Üç yanı denizlerle çevrili ama halkı yüzme bilmeyen, balık yemeyen, havası suyu güzel, yazları sıcak ve kurak, ormanları ateş içinde, yaylası ovası çorak olan ülkenin adı nedir?
İnsanları öpüşmeyip kafa tokuşturan, çalışanı - emeklisi geçim sıkıntısı içerisinde koşuşturan, insanları sabırlı, devleti derin, insanları “çok şükür, çok şükür!” diye söylenen Âdem oğullarının ülkesinin adı nedir?
Tarım ülkesi olduğu halde, buğdayını mısırını, pirincini, hatta hayvanın samanını bile başka ülkelerden alan bu ülke neresidir?
Gelenek deyip, düğünlerde konvoy düzenleyip korna çalan, sigarasının izmaritini, yediği şeylerin kabuğunu yere atan, doktoruna değil de hacı-hoca takımından şifa arayan insancıkların ülkesi neresidir?
Eğitimi paralı, öğretmeni dertli, öğrencisi sınav sorunlusu, çalışanı sendikasız, politikacısı yalancı, okumuşu çokbilmiş, leylekler gibi laf üreten aydını olan ülke neresidir?
Ülkesinde kan gövdeyi götürürken başka ülkelerin içişlerine karışan, yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran, ulusalcıların canına alı koyan, muhalif basını susturan iktidara sahip ülke neresidir?
Say, say bitmez, bu basit sorularımız. Sorularımız basit ve şikesizdir. Yanıtlarınızı almadan, Salim Cengiz’in bir şiiri ile bu basit yazımıza, biraz renk katalım.
Tanrım,
Hastalarına ilaç ve şifa
Borçlulara kazanç ve eda
Yoksullara gelir ve gıda
Devlete güç ve kudret eyle.
***
Yöneticilere akıl ve fikir
Milletimize mantık ve fikir
Memura direnç ve sabır
Emekliye hayırlı bir ömür.
***
Cengiz yazdı, yalvardı gönülden
Düşürme kimseyi halkın gözünden
Koru halkımı yeni bir krizden
Kim dönerse sözünden,
Yalancı siyasileri TAŞ EYLE…
Amin !