BARIŞ OYUNU...

Saldırgan, Selçuk Tengioğlu...

Bu kişi 2004 yılında iki evladını öldürmüş müebbet hapse mahkum olmuş bir evlat katili. Üstelik hırsızlık ve tehdit suçlarından sabıkalı. 2020 yılında, yani ülkede adaletin bozulduğu bu iktidar döneminde şartlı tahliye ediliyor...

Ve bu kişi elini kolunu sollayarak protokol kapısından geçip, devletin gözü önünde ülkenin Ana Muhalefet Partisi Başkanına yumruk atabiliyor...

Ve bütün bunlar barışçıl söylemlerle yapılan önemli bir cenaze töreninde...

Ve bu şaşırtıcı, asla kabul edilemez hareket ve davranışlar bütününde yaşanan sahnede şoklar zinciri devam ediyor.

Sırrı Süreyya Önder’in Türk Bayrağına sarılı tabutu önünde Abdullah Öcalan’ın mektubu okunuyor.

Murat Ağırel bir yazısında şöyle anlatıyor bu durumu:

"...40 bin kişinin katili terör örgütü PKK’nın başı Öcalan'ın mektubu, üstelik Abdullah Öcalan'ın mesajı olarak takdim edilerek okutuluyor."

Adam sanki sivil Toplum örgütünü başı…

"…Ve bu da yetmedi cenazeden sonra, yürüyen kalabalık sokaklarda "Abdullah Öcalan'a özgürlük" sloganları attı... "

Barış denince sınırların tartışıldığı, üniter devlet yapısının sorgulandığı, milli kimliğin kriminalize edildiği, Cumhuriyet devrimlerinin birer birer yok edildiği ve terörle ilişkisi var diye hapse atılan belediye başkanları ve adaletin yok edildiği, Anayasa mahkemesine uyulmadığı bu zaman diliminde yapılan barış söylemleri...

Herkes bilmeli ki bugün iktidar ve çevresinin barış diye ağızlarına sakız ettiği bu söylemin içinde, 40 bin kişinin katilini serbest bırakmak ve devamında terörsüz Türkiye hikayesinin sonucu olarak tek amaç Saray saltanatını devam ettirmek var.

Kısacası, haktan, hukuktan ve adaletten başka barış yoktur. Bu güne dek yapılanlar, barış adına baştaki siyasi sınıfların, siyasi oyunundan başka bir şey değildir. Anayasayı değiştirme oyunudur. Artık yeter. Lütfen aklımızla alay etmeyi bırakın...