AMANIN KELLE KELLE

Efendim, öküz küpünün içindeki samanı yemek için başını küpten içeri sokmaya çalışır. Ancak boynuzları nedeniyle kafası küpe girmez, sıkılır kalır…

Etraftakiler, öküzün küpten başını kurtulmak için debelendiğini görünce, bir çare ararlar…

Temel, ”Ben bu işi çözerim” der, baltayı alır, öküzün boynuna indirerek kafasını kopartır. Öküzün gövdesi yerde kafası ise küpün üzerinde aynı vaziyette duruyor.

Temel çevresindekilere dönüp şöyle der;

“Artık küpü kırabilirsiniz!”

1990’lı yıllarda bir gazeteci bu fıkrayı Sayın Demirel’e anlatır. Demirel güler ve ;

“Bu Trabzon Valisinin fıkralarından biri mi?

“Hayır, efendim, biraz önce burada Sayın Yalım Erez anlatmıştı…”

Kısa bir süre geçer, bu fıkrayı gazetecilere anlatan Yalım Ezer ’inde siyaset arenasında kafası koparılır…

Siyasetçiler bu gibi şeylere alışıktır. Siyasi arenada kafası kopanların sayısını say say bitmez.

Affedersiniz, konumuz “KAFA-BAŞ” üzerine iken, yine siyasete girdik. Hemen tornistanlıyorum.

Efendim, Yağmur Atsız, “ Ömrümün ilk 65 Yılı’nda babası Nihal Atsız’ın insanların kafataslarını nasıl ölçüp, “ Siz Türksünüz! “ya da “Siz Türk Değilsiniz!” diye ayırdığını ince humor’la anlatır.

Nihat Atsız’ın kafatası ölçme aleti büyükçe bir pergeldir. Bu aletin ayakları iç bükeydir. Sap tarafında da pergelin ayaklarına göre hareket eden gösterge vardır.

Atsız, kafatasını ölçeceği kişiyi oturtur, önden yandan iki ölçü alır. Sonra “gereği düşünüldü” derecesine kararını açıklar;

“oooo, hanımefendi en iyimser tahminlerimi bile fersah fersah aşacakölçüde, neredeyse, saf bir Türksünüz, yüzde 98 virgül bilmem kaç…”

Yahut da;

“Hiç ummadığım kadar endişe verici… Siz aslen nereliyim demiştiniz?”

Yağmur Atsız, babasının bu kafatası ölçme faaliyetine titizlikle ve on yıllar boyunca devam ettiği anlatılır.

Yıllar sonra, antropolog Prof.Dr. Mehmet Yaşar İşçan “Tempo” dergisinde Türklerin kafatasının ölçüsünü vermiş…

Nasıl ölçülüyor?

Şöyle; “Burnun ucundan kafasının arkasına kadar bölüm 155mm, bir kulaktan öteki kulağa (kafasının üstünden) 182mm geliyorsa, siz gerçek bir arı ırk ve saf Türksünüz.”

Ve sonradan anlaşıldığına göre, Nihal Atsız’ın “Kafatası Ölçüyorum!” diye uzun yıllar milleti bir güzel işletmiş. Bugünün kafatası ölçümcüsü, Prof. İşcan da “Nihal Atsızın kafatası ölçümlerini bilimsel bulmadığını” söylüyor.

Hasan Pulur Hocam 18.06.2006 tarihli yazısında bir başka güzel anlatır bu olayları ve sonunda şöyle der.

“Prof. İşcan bunları bilseydi, böyle demezdi. Ne bilimseli, işletmenin alası”

Yaa, işte böyle. İçinizde küçük meraklanma uyandıysa, hemen bir metre alın, başlayın kafatasınızı ölçmeye! Yahut “Türk, Kürt, Çerkez, Gürcü, Laik, Antilaik…” gibi ayrımcılık, ırkçılık yapanlara “Kafatasınızı mı ölçtünüz?” diye soruverin.

Bugünde sohbetimizin sonuna geldik diyoruz ve günümüz dünyasında halen “ırkçı” söylemlerde bulunanlara “Kafatasıcılık” selamı gönderiyoruz!

Tabi anlayanlara…