"Sadece ve sadece sivil özgürlüğün ve hoşgörünün ve bütün vatandaşlarının kanun önünde eşitliğinin hüküm sürdüğü bir ülkede yaşamak..."
"Barış yalıları sadece konuşmakla bir yere varamaz. Harekete geçmeleri gerek. Askerlik hizmetini yerine getirmesi gerekenlerin, sadece yüzde ikisi kendilerini savaş karşıtı ilan etse, savaşmıyorum dese, hükümetler güçsüz kalır.
Faşist lider, netice ne olursa olsun, baş rolü sadece kendi oynamak ister. Örgütlü güce ancak örgütlü güç ile karşı konulabilir, bunun başka yolu yok.
Dünya kötülük yapanlardan ziyade, kötülüğe göz yumanlardan ve onu teşvik edenler yüzünden tehlikede. Sessiz kalırsam, suç ortaklığından vicdan azabı çekerim.
Huzursuzluk nefreti doğurur, nefret de şiddete yol açar, devrime hatta savaşa. Nitekim huzursuzluk ve kötülüğün nasıl yeni huzursuzluklara yol açtığı ortada.
Entelektüel ve bireysel özgürlüğe, tehdit eden güçlere karşı direneceksek eğer, bilincinde olmamız gereken şey, bizzat özgürlüğün tehlikede olduğudur.
Atalarımızın çetin mücadelelerle ile elde ettiği özgürlüğe neler borçlu olduğumuzun farkına varmalıyız.
Uluslar ancak tehlikeye ve sosyal çalkantıya maruz kaldığında, ilerici tedbirler almak ihtiyacı hisseder.
Tek umudumuz, mevcut krizin, daha iyi bir dünyaya yol açması...
Bu durum cesur mücadele gerektirir. Biz politika anlayışında bundan sonra, baştan aşağı köklü bir değişim yapmak zorundayız. Aksi takdirde insanlık kaybolmaya mahkum.
Savaş kazanıldı, barış kazanılmadı.
Direniş göstermeden boyun eğiyorlar. Şer güçler ile birlik oluyorlar. Bu politikacılara daha ne kadar tahammül etmeliyiz. İnsanlığın kaderi tamamen insanlığın ahlaki gelişimine bağlıdır.
Sevgili gelecek nesiller; Eğer bizim kadar bizden daha adil, daha barışçıl, genel olarak daha akılcı olamadıysanız, sizlere YAZIKLAR OLSUN!” - (Albert EİNSTEİN)