İşimiz geçim değil, seçim… Tabii, seçim deyince de şimdiye dek, aday nasıl birisidir, beceri ve birikimi var mıdır? diye sorgulamadan sandığa gider, partimizin ambleminin üzerine basarız mührümüzü!
Bu oylama işlevinde, ilginç olaylar da oluyor bizim siyaset sahnemizde. Bir zamanlar, Ecevit’in sağ kolu Prof. Turan Güneş, MYK seçiminden sonra, İnönü’ye “Paşam haberiniz var mı?” der ve arkasından:
“Bu seçimde bana bir oy çıktı!..”
İnönü bir kahkaha atar:
“Kim vermiş sana bu bir oyu?”
Turan Güneş “Şimdi söylesem şaşarsınız” der ve ilave eder:
“Seçimden sonra bütün arkadaşlarıma sordum. Hepsi de “ben verdim” dedi. Oysa o bir oy ben kendi kendime vermiştim!”
Bu anekdotu aktarırken, oyum sana deyip de bir başka adaya veya başka partiye oy verenlere duyuralım dedik…
Şimdi gelelim asıl meseleye. CHP için ittifak konusu yatınca, eğer başka bir arayış içine girilmezse, CHP’nin hali berbat olur diyenlere, 26 Mart 1989 yerel seçimlerinden örnek vermek istiyorum. İktidarda ANAP vardır. ANAP lideri tek başına iktidar olmanın şımarıklığını yaşamakta, hatta “Anayasa’yı bir kez delmekle, bir şey olmaz!” gibi laflar etmektedir. Muhalefette SHP vardır.
Ve 26 Mart 1989’u akşamı sandıklar açılır:
SHP %33 oranında oy alarak, başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere 652 belediyeyi kazanır.
ANAP %24 ve 570 belediye
DYP %23 ve 550 belediye
RP %9 ve 74 belediye
DSP %6 ve 37 belediye
MCP %3 ve 24 belediye
Bu sonuçlarla halk iktidarın kulağını çekmiş, iktidarın vurdumduymaz hareketlerine, muhalefetteki SHP’ye oy vererek, gerekli ihtarı, uyarıyı yapmıştır.
Halkımız bu kez de “kulak çekmek!” hareketi yapar mı? Bekleyip göreceğiz…