1950 Lİ YILLAR VE 2016

“Basın üzerindeki baskı metotları çeşitli şekillerde uygulanmaktaydı. Bunun için devletin ‘mali’ imkanları da kullanılıyordu…”

“… İktidarı öven gazetelere, resmi ilan desteği, kredi kolaylığı, kağıt, tahsis gibi olanaklar sağlanırken , iktidarı eleştiren gazetelerin imkanları çeşitli şekillerde daraltılıyordu.

Devletin radyosu ,sadece hükümetin demeçlerini haber veriyor, muhalefetin sözünü bile etmiyordu…”

Yeni ulus Gazetesinin sahiplerinden Nihat Erim günlüklerinde ise, “Menderes’in demokrasiye ve siyasi ahlaka en feci suikastı, gazetelere ettiği muameledir. Resmi ilanlar, kredi, döviz kolaylığı yolundan gazeteler satın aldı. Piyasaya bir sürü satışsız gazete çıktı. Bunlar ayda 10 bin 20 bin liralık resmi ilanlar aldılar. Resmi ilana muhtaç olmayan zengin, nispeten satışlı gazeteleri ise değişik usullerle boyunduruğa aldılar.”

Günümüze dönecek olursak Doğan grubunun başın gelenleri biliyorsunuz. ATV ve Sabah grubunun el değiştirme senaryosunu da hatırladınız heralde!

Neyse, biz yine Altan Öymen’in  “Öfkeli Yıllar” adlı kitabına dönelim.

“…İktidarın kurduğu sistemin ortaya çıkardığı yeni gazeteciler çevresinde “resmi ilan gazeteleri, besleme gazeteler” gibi isimlerle anılır. Fakat hangisiyle anılırsa anılsınlar, özellikle bazılarının yayın hayatına atılışlarında dönemin iktidarının basını yönlendirme usullerini gösteren ilginç örnekler vardır. Klasik ifadeyle “HAVUÇ VE SOPA” politikasıydı… Benim istediğimi yapanı desteklerim, yapmayanı kösteklerim” politikasıydı.

“HAVUÇ SOPA” politikasının günümüz iktidarında da uygulandığına her gün şahit oluyoruz. Yazarların görevlerinden kovulmaları, yayın organlarına yapılan baskılar veya kapatmalar. Yeni olarak Cumhuriyet Gazetesine yapılan demokrasi dışı hareketler ve yazarlarının göz altına alınışı…

İleri demokrasiden bahsedenlerin, 1950’li yılların benzer görüntülerini yaşatmaları asla tasvip edilemez.

“Demokrasi bizim için bir araçtır.” “Taraf olmayan bertaraf olur” diyen zihniyetten de sağlıklı demokrasi  beklemek zaten hayalcilik olur.

Umarım bu istibdatvari hareketlerden dönülür. Umarım, asla tasvip etmediğimiz “havuç-sopa” politikalarından bir an önce vazgeçilir.

Esen kalın.