Oku ile başlayan bir medeniyetin insanlarıyız.
İlim Müslüman ın yitik malıdır nerde bulursa alır, İlim en uzak diyar olan Cin de bile olsa gidip onu alın diyen bir peygamberin ümmetiyiz.
İçinde bulunduğumuz hafta da kütüphaneler haftası.
Kütüphane haftası nedeni ile ilçemizde 17 Eylül üniversitesi konferans salonunda KÜTÜPHANE HAFTASI ETKİNLİKLERİ açılışı yapıldı. Birçok panel ve etkinlik ile konu kamuoyu ile paylaşıldı.
Tüm Türkiye de de anılmaya devam edilecek.
Yani kitapların, hayatımızın bir parçası olmasının anlamı anlatılacak.
Bu konuda yazılar yazılıp, yarışmalar yapılacak, Amenna… Bunların hepsi güzel.
Ama buna rağmen okuma oranımız az.
Üniversite öğrencisi, lise öğrencisi, ortaokul öğrencisi, ilkokul öğrencisi niye az kitap okuyor? Ebeveynler nerde ise hiç kitap okumuyor. Eğitimcilerimizin kitap okumaya bakış açısı ne durumda. Prof’tan Okutmanına, ilk okul öğretmenine, Diyanet işleri başkanından, müftüsüne, imamına, müezzinine kadar bu konuda ne düşünüp ne uygulama yapıyorlar? Ülkemizde okuma salonlarımız yok denecek kadar az. Kıraathaneler yok olmuş, onun yerine oyunhaneler en çok uğrak ve boş vakitlerini harcama yerleri haline gelmiş,
Buna rağmen yayınevleri bol bol kitap yayınlıyor.
Okura ulaştırabilmek için çeşitli yolları deniyor. Ama nafile,yine de istenen rakama hiçbir yayınevi ulaşamıyor.
Ama bunun bir sebebi olmalı..
Bana göre en büyük sebebi. Taa ilkokulda başlıyor. İlkokulda öğrencilerimize düzenli okuma alışkanlığını kazandıramıyoruz. Aşırı ders yükünden çocuklarımızı kitaplardan korkutuyoruz. Evlerimizin bir köşesini kütüphane haline getirmiyoruz.
Okullarımızın en güzel yerlerini kütüphane haline getirmiyoruz. Kütüphanelerimizi güncel eserler ile donatmıyoruz. Her şeye para buluyoruz. Ama konu kitap olunca, oraya bütçe ayıramıyoruz. Okuduğumuz kitapları tavsiye etmiyoruz. Çocuğumuza , kendimize, ne evimizde, ne okulumuzda, ne işyerimizde düzenli okuma saatleri ayırıp ilgi çeken kitaplar ile oralarını donatmıyoruz.
Meşhur bir söz vardır. Akan su iz bırakmaz, lakin damlayan damla mermeri bile deler. Okuma alışkanlığını düzenli yapmadığımız sürece yapılan tüm etkinlikler boşa gider.
Birde bu ülkede kitap düşmanlığı var.
Her değişim başında, en büyük düşman kitaplar sayılmış.
Bunu ta cumhuriyetin ilk yıllarına kadar götürebiliriz. Yok eserler Osmanlıca denmiş yakılmış, atılmış, yurt dışına satılmış, yok Arapça denmiş ha keza, seksen ihtilalını yaşamış biri olarak o dönemi iyi hatırlarım herkes evinde ne kadar değerli kitaplar varsa hepsini ya toprağa gömdüler, ya ateşte yaktılar… Aman başımıza bir bela gelmesin diye…
Birde kütüphaneler en gözde yerde olması gerekirken, kurumların en izbe yerlerinde.
İçlerinde güncel kitap yok. Gelen yok, giden yok. Zaten çoğu okulun kütüphanesi ya yok, ya da kapalı. Okulda durum böyle olursa dışarıda durum ne olur ki.
Belediyeler, kaymakamlıklar, devletin etkili ve yetkilileri, insanların en çok vakit harcadıkları, sahil boylarında, mesire yerlerinde kitap satışı yaptırmıyor. Buralarda güzel güzel kafe açıyorlar, açtırıyorlar, ama buralara insanların kolay ulaşacağı bir kitap satış yeri yapıp, hizmet ettikleri kitleye bu alanda hizmeti çok görüyorlar. Kitapçılar bu türlü yerlerden yer istediklerinde ise çok astronomik rakamlar istiyor. Dolayısı ile halk da kitaba kolay ulaşamıyor.
Yetkililer kitabın dostu olacağına, farkında olarak veya olmayarak kitaba düşmanlık yapıyorlar. Okuyucuyu seviyoruz diyorlar, ama okuyucunun önüne bir sürü engel koyuyorlar.
Okullara sık sık yazı gelir, kitap okumayı özendirin diye, yine aynı okullara sık sık yazı gelir, kitap satışı sakın yaptırmayın diye… Okul idareleri de iki arada bir derede kalır.
Aslında bu konuda yaşadıklarımı, bildiklerimi, gördüklerimi bir yazsam, hayretten küçük dilinizi yutarsınız.
Ama okuyan için de kitap en sadık dosttur, arkadaştır.
Kitap okumak, okuyan için, bir aşk tır, sevdadır.
Kitap okumak her türlü yasağa rağmen bir başkaldırıdır.
Kitap okumak eylemlerin en soylusudur.
Kitap ile kalp yumuşar, beyin gelişir,ülke medenileşir, insan huzur bulur.
Kitap insanın en tabii bir ihtiyacıdır, yemek gibi, su gibi, hava gibi ateş gibi…
Oku diye başlayan bir medeniyetin insanları olarak bol bol kitap okumalıyız.
Kitap okumak bizim en büyük işimiz, aşkımız, sevdamız olmalı.
Zaten en büyük işi kitap okumak olan her alanda başarıda sınır tanımaz.
HİÇ BİLENLE BİLMEYEN BİR OLUR MU?