Anne ben geldim. Senin yüreğini öpmeye geldim. Kabul eder misin? Yeniden benim gönlümü mesud eder misin? Örgülü saçlarının kokusunu, şefkatini, merhametini çok özledim. Bedenin burada ama ruhun başka diyârda... Kim bilir ruhunda ne fırtınalar kopuyordur. Susma anne, içine akıtma zehrini, kaleme al kelâmını. Yarana değil, yaradana sarıl! Konuş Rabbimle, ona sığın. Herkes kendisinin aynasıdır. Yüreği sevgi ve merhamet dolu kalbine ne oldu? Hatırlar mısın bilmem, benim ufacık bir yerim ağrısa koşturarak gelirdin, sanki benim değil senin canın acıyormuş gibi...
Ölü toprağıyla yıkanmış hırkanı çıkar üzerinden, bak şimdi de benim canım acıyor. Sen kıyamazsın benim canımın acımasına, hüzün yağmurlarıyla besleme beni, yeniden masum çocuksu dallarıma dokun. Çehrene süzülen gözyaşları yüreğimi tarumar etti. Kimler öldürdü ruhunda açan çiçekleri? Ben senin gölgende filizlenen bir fidandım. Sen ise kocaman bir çınar ağacı, senin dallarını kim budayarak kırdı? Sen muhabbetinle ve nasihatlerinle hayatıma lezzet katan insansın. Susma anne, hadi yeniden konuşalım. Kapatma kalbinin kapılarını kilit vurma. İncinen yüreğini sevgimle ben onarırsam, kanayan yaran kabuk bağlar mı? Sıla kokan baharlarla geldim sana, biçare gönlümün sesine ses ver.
Göçmen kuşları gibi göç etme diyârımdan... Ben sana hasretim yokluğun benim gurbetim. Yeniden çağlasın mutluluğun, tüm kâinat şahit olsun. Gök kûbbenin önünde ettiğim duâlar kabul olsun. Her incinen kalbin kanadına dokunsun. Ah bir bilsen, ben sensiz ne haldeyim. Yanında yörende sanıyorlar beni, bilmiyorlar ki sen başka âlemdesin. Açsan kalbinin kapılarını, sarsan beni sevgi yumağıyla, inci mercan akıtsan yüreğimin dimâğına...