güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

NEYDİK NE OLDUK

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Dağıldık evet,  dağıldık. Neydik Ne olduk örselendik, topyekûn harmanlanarak her bir yana savrulduk. Öyle bir savrulduk ki, toparlanamadık. Islah olmaz yüreğimizle öylece kalakaldık. Karanlıkların ardı sıra gelen yalancı bir dünyada kimimiz kibir deryasında boğulduk kimimiz ise, sahtelikler içinde kaybolduk. Benliğimizi yitirdik, özümüzü kaybettik, ben olduk, biz olmayı unuttuk. Bencilleşmiş bir dünyada yaşam sürmeyi tercih ettik. Aslında her şey aslımızda temelimiz sağlamsa hiçbir zamanda yanlış adımlar atmayız. Kurgularla sahtelikler içinde yaşantımızın olması bizleri bir yıkıntıya heyelan bölgesine götürmeye sebep oldu. Yanlış adımlar atmamız, yanlış kararlar almamız ve yanlışa sürüklenen yoldan geçmemiz özümüzü kaybettiğimizdendir.

Belki farkında olmadan birçok şeyi yıktık. Temeli sağlam atılmayan binalar gibi bizde yıkıldık, yerle yeksan olduk. Karsalanmış yüreğin mağdur bedeninde yaşadık. Biz, biz olmayı bırakmıştık. Artık vazgeçmiştik, her şeyden sadece ben demeyi tercih ederek karanlıklar içinde yüzerek hayata devam ettik. Terk etme diyarına doğru yol aldık. Asırlardır süre gelen manevi hazzı geçici heveslere kapılar açarak, yalan dünyanın hazzına değiştik. Nefsimizin körleşmiş, duygusunun önünü alamadık. Bizim nefsimizi yönetmemiz gerekirken; biz nefsimizin kölesi olduk. Katmerleşmiş kalbimizin sancısına ayak uydurduk. Nasırlaşmış nefsimize kulaç attık. Her şey bizim elimizdeyken; elimizin tersiyle öylece ittik. Biz insanoğlu öyle varlıklarız ki, her gördüğümüz şeyi ve her yapılanı doğru zannediyoruz. Gözümüz kör kulağımız sağır olmuş vaziyette seslenip ayaklandırmaya çalışsan ne fayda…

Artık kör olmuş yüreğin paramparça bir ruhun esiri kurbanı olduk.  Dağılmış parçaları bir araya getirmeye çalışsak ne fayda yosun tutmuş denizlerde gezinirken;  her yeri tozla kaplı bir limanın sığınağındayız. Hüzünle aşılanmış kalbimiz yoklarda yoksulluklarda kendimizi bir teslimiyet arzusunun ellerine bıraktık. Nefsimizin mağlubu olduk. Mücadele etmek varken yalancı dünyanın yalanla dolu bir dünyaya kendimizi teslim ettik,  kendi benliğimizi yitirdik. Savaşmayı tercih etmek varken; bu vazgeçiş nedendi bunu kendimize dahi anlatamaz iken, başkalarına nasıl açıklayabilirdik. İtiraf ederek savaşmayı mücadele etmeyi değil mağlup olmayı bir anda yıkılmayı kolay belledik. Nefsani arzuları yanlış gören biz değimliydik, şimdi o arzulara daha istekli olmak niye. Bir denizden boğulmadan çıkmayı yıkılmış bir hayattan sağlam binalar inşa etmeyi tercih etmek yerine, sonsuz hayatın zirvesine çıkarak adım adım ilerledik. Bize kolay gelen neyse onu seçtik her şeye bir bahane bulduk. Ruhumuz ölmüş bedenimiz ise canlı bir cesetti. Pişmanlıklar fayda etmiyordu artık. Tüm kapılara kilit vurduk. Tüm yolları kapatarak yüreği bağrında bir yaşama kendimizi hapsettik.

Kaçar’ımız yoktu artık bu hayata mahkûmduk, İdam taburesine doğru yol almıştık, mahkûmun son arzusu diyerek sorulduğunda ise, mahkûm sadece iki kelime kullanmıştı “Nefsani Arzu” ne kadar acı. Acılarla yanlışlarla doldurduğumuz bir hayatın mahkûmu olduk…

   

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.