Güneşin batışıyla beraber sıcak hava yerini rüzgârlı havaya bırakmıştı. Tarlaya ektiğimiz ayçiçekleri gitgide büyüyor ve esen rüzgâra kapılarak şanlı bir bayrak gibi dalgalanıyordu. Kendi vaziyet-i halim durgun, sessizdi. Kafamda uğultulu sesleri susturamıyordum. Günlerdir içimde var olan bu duruma bir anlam veremiyordum. ‘’Ne oldu bu cıvıl cıvıl her yere neşe saçan, herkesin yüzünde güller açtıran kıza’’. Diyenleri duyuyor ve sadece durgun bir halde yüzlerine bakarak, susmayı tercih ediyordum. Gece yarısı kalktım ve çardağın merdivenlerinden yavaşça indim. Çardak çok büyük ve yüksekti aşağı inerken korkarak inmiştim.
Hissettiğim duyguları Kendime konduramıyordum. Lâkin artık kendimle yüzleşme vaktiydi. Sen kendi yüreğine sevgi ektin ve umut ederek bekledin. Artık gerçeği kabullen, yüreğine ektiğin sevgi tohumlarını sen filizlendireceksin. Çünkü her insan bu dünyada ne ekerse onu biçer. Ve sende ektiğin sevgi tohumlarını hislerinle duygularınla filizlendireceksin dedi içimdeki ses. Aman Allah’ım bu nasıl bir duygu sere yanı, kalbim bana neler anlatıyordu. Bir sevda bahçesinde açan kırmızı güllerin kokusunu tâ öte diyardan alıyordum. Sahi sevmek, sevilmek neydi? Benim hissettiğim duygular aşka dâir miydi?
Gönlüm bana sesleniyor ve susmuyordu. Çağlasın kelimelerin dökülsün kalbinin dimağına… Anılar koydum avucuna sevgi ırmakları akıttım gönlünün diyarına… Esen poyraz yeli yüreğime umut fideleriyle geldi. Kucak açtığım her an kalbimde buğuz eden sevdamız… Saçlarına ektiğim sevda gülleri sedâlarla ses verdi. Bir asır ruhumda yaşayacak sevdamız… Ve gönlümün gülleri asla solmayacak…
Gönlümün ses verişlerini artık susturmuyor, aksine daha çok bana aşkı sevgiyi anlatmasını istiyor dikkatle dinliyordum. ‘’Sen yârin bahçesinde açan ve hiç solmayan gülsün. Gönlünün kanadını koparmayan içinde cenneti andıran o his, ona duyduğun aşktan başkası olamaz. Bunu bilesin’’ Dedi içimdeki ses. Peki, aşk duygusu her an yaşanır mı? Ömrünün her demi seninle yaşar. Her zaman seninle var olur. Dikkat kesilmiştim içimdeki sese sadece kalbime kulak veriyordum. Yüreğim bir şiirle ses vererek anlatmaya devam etti.
Özlemler biriktirdin gönlünde,
Sevgiler ektin yüreğine,
Tohum attığım toprak senin kalbin,
Filizlenerek büyüyen ise bizim sevdâmız,
Aşkımızın her hecesini döşedim tüm benliğimize,
Her günümü güzelleştiren senin bendeki varlığın,
Ey sevgili yârim gel umut dolu yarınlara birlikte göz açalım…
Tüm kalbi hislerimi döküyordum birer birer… Cesaret sancağı altında ebediyen dursun ve sadece sevdiğimle var olsun. Kalemimin kelâmı susmasın tüm gönüllerde konuşsun istiyordum. Kalbimin sesi konuşmaya devam etti. Bu gönle karanfiller ektim ben filizlensin diye… Ruhuma seni işledim yegâne dursun diye… Tüm benliğimi sarsın, kelimelerle raks edercesine beni sana anlatsın diye… Karanlık gecenin ardından, kalbimde güneş açsın yeryüzünü umut fidanları kaplasın diye…
Aşkın seceresini işlemişti içimdeki ses. Yakıp kavurmuştu yüreğimi gönlümün her köşesini kaplamış ve ruhumda olan sevda ırmağı durmaksızın akmaya başlamıştı. Sevgiyle dökülen kelimeler benim kalbimden senin kalbine işlendi. Yüreğimden yüreğine seslenen aşk-ı derûn sevdâmın ses verişlerini sende duyuyor musun?