Küçüklüğümde her halde ilkokul 1 veya 2. sınıfta olsa gerek, köy çocuğu olmadığımız için merkeze yakın köylerin birinde Kazları ilk gördüğümde, güzel hayvanların kanat çırparak uçtuğunu da izleyince çok şaşırmıştım.
Benim, bugünkü yazımda bahsedeceğim ‘Kaz’lar ise biraz daha farklı…
Gerçekte insan ama sürekli çok uzun yıllardır ‘Kaz’ gibi yolunan, yolanların ara sıra değiştiği, ama ‘Kaz’ların hep sabredip, ‘Belki bu sefer yolmaktan vazgeçerler kardeş’ diye sabrettiği cinsten…
Hani her köşe başında, gelen zamlardan sonra konuştuğunuz; ‘Bilader, yine kümesteki Kaz’lar yolunuyor’ diye başlayan, ondan sonra …. devam eden, galiz küfürlerin eklendiği cümlelerle süren konuşmalardaki ‘Kaz’ları, ağırlıklı olarak da tarım ve hayvancılığı yazacağım.
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Çetin isyan ediyor.
Diyor ki; Birlik Başkanı Çetin, ‘Tarım Kredi Kooperatiflerinde satılan et ve süt fiyatlarının yüzde 20-30 aşağı çekilmesi, tarım ve hayvancılık da kangren olan sorunu çözmez, sadece pansuman eder.’
Başkan Çetin, tarım ve hayvancılıkta yaşanan büyük sıkıntıların, yakın gelecekte en büyük sorun olarak karşımıza çıkacak gıda krizinin yaşanmaması için, hem üreticiyi hem tüketiciyi memnun edecek, radikal adımların atılmasını istiyor.
Süt ve hayvan üreticilerinin, girdi kalemleri olan mazot, gübre, yem ve elektrikte vergilerin ya tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istiyor.
Üreticilere 8-10 çeşit farklı başlıklarda yapılan desteklemelerin de güncel enflasyon oranlarında arttırılmasını ve verilen desteklerin gerçek üreticiler tarafından alınıp alınmadığının çok sıkı takip edilmesi gerektiğini anlatıyor.
Balıkesir başta olmak üzere Türkiye, bana göre Allah’ın bizlere bahşettiği en güzel coğrafyalardan…
Düşünsenize, kutuplarda yaşıyorsunuz Eskimo’sunuz.
Çekilmez, dondurucu soğuklarla geçen bir hayat.
Ya da Arabistan’dasınız. 45-50 derece çöl sıcağında..
Biz de ise öyle değil.
Batısı ayrı bir güzel, denizler, ovalar…
İç Anadolu desen başlı başına güzel.
Güneydoğu’su, Karadeniz’i, Doğu Anadolu’su..
Rabbim her bölgeye has, ayrı bir zenginlik vermiş.
Yerin altında da, üstünde de hatta denizlerin dibinde de…
Ama biz ne yapıyoruz?
Kendimize has, bence dünyada eşi benzeri olmayan ve uzun yıllardır devam eden garip bir şekilde, fakirden daha çok vergi, zenginden daha az vergi ve kişiye özel vergi aflarıyla, sürekli hazır, elimizin altındaki, kümeste bekleyen asgari ücretli, çalışan, kamuda çalışan, emekliden ise vergileri peşin peşin alıp yolmuşuz.
Milyarlarca lira vergilerini ödemeyenler için ise özel yasalar ile aflar çıkartıp, sonra da ‘Hepimiz Kardeşiz’ türküsü çağırıyoruz.
Pandemiden önce başlayan, tarım ve hayvancılıktaki dışarıdan ithalat sevdası, yapılmayacak diye açıklamalar yapılsa bile hala devam ediyor.
Mesleğe ilk başladığımız yıllarda, yani 25-30 yıl önce dünya’da tarımda kendi kendine yeten 7-8 ülkeden biri olan Türkiye, son birkaç yılda samanını bile ithal etti.
Küçükbaş, büyükbaş hayvan ithalatlarını saymıyorum bile…
Enerjide dışa bağımlılığı azaltamazsan, yeşil enerjiye dönemezsen, tarım ve hayvan üreticisinin üzerindeki girdi hammaddelerinde vergiyi kaldırmazsan veya düşürmezsen, bu iş düzelmez…
Kalıcı pansumanlar ile de hasta kurtulmaz…
Asıl mevzuya dönersek, kümesteki ‘Kaz’larda artık yolunacak tüy kalmadı…
Çiftçi, hayvan üreticisi, asgari ücretli, çalışan, çalışmayan, işçi, emekli, memur kısacası dar gelirliler de yolunacak tüyler bitti.
Kala kala 3-5 tüy kaldı…
Onları da yolarsanız, ‘Kaz’lar yaşayamaz ölür…
Bana sorarsanız, artık kümestekiler bıktı, can çekişiyor, biraz da kümesin dışındakilere bakın…
Vesselam…