Kimin için yaşıyoruz ya da diğerleri için mi yaşıyoruz? Bu soru mutlaka ömrümüzün belli zamanları düzenli olarak, bakın bunu vurguluyorum, düzenli olarak kendimize sormamız, sorgulamamız gereken sorulardan biri olmalı. Şöyle ki; evet yaşıyoruz, evet belli bir koşturma içindeyiz, evet çabamız var, umutlarımız, hedeflerimiz, yaptıklarımız, yapmadıklarımız var, hayallerimiz, almak istediğimiz şeyler, gitmek istediğimiz yerler, başarmak istediğimiz şeyler var...
Peki biz bunları neye göre belirliyoruz? Yani biz bunları neye göre oluşturuyoruz? Bu yazının ilk cümlesi aslında bunu kastediyor. Yani ben bir şey başarmak istiyorum, bunu toplumun saygısını, sevgisini, itibarını, alkışını almak için mi yoksa gerçekten bunun bana hitap eden bir şey olduğunu bildiğim ve kendimi gerçekleştirmekte benim için çok önemli bir şey olduğunu düşündüğüm için mi istiyorum? Ya da bir şey giyinmek istiyorum, bir şeyi çok beğendim, bunu neden beğendim? Son zamanlarda trend olduğu için mi, toplumun onayını aldığı için mi, herkesin böyle şeyleri zaten beğeneceğini bildiğim yani garanticilik için mi, ya da prestij, itibar gibi belli toplumun gözüne girmemi gerektiren faktörler için mi istiyorum? Evleniyoruz, çocuk sahibi oluyoruz, bundan sonra da diyoruz ki "işte şimdi sırada bir yazlık almak var, şimdi sırada çocukları yurt dışında okutmak var, şimdi sırada emekli olmak var, şimdi sırada emekli olduktan sonra bir daha çalışmamak var" gibi sanki bu sıralama herkes için aynı.
Hiç dikkat ettiniz mi ama neye göre ve kime göre yani bizler evlendik, çocuk sahibi olmak zorunda değiliz. Eğer istemiyorsak bizler emekli olduktan sonra çalışmamak zorunda değiliz ya da bizler bir sahil kasabasında yazlık almak zorunda değiliz. Aile tipi arabalar, bahçeli müstakil evler, herkesin istediği, herkesin isteyeceği şeyleri sırasıyla yapmak zorunda hiç değiliz. Aslında bu yazıda kastettiğim şu olacak; çok ciddi bir şekilde sanıyoruz. Evet doğru okudunuz, sanıyoruz yani. Kendimiz istediğimizi sanıyoruz, bunu yapmanın, almanın sahip olmanın, bizi mutlu edeceğini sanıyoruz, bunu isteyenin kendimiz olduğunu sanıyoruz...
İşte bu sanmalar zaten bizi zor durumda bırakıyor. Çünkü bunları yapmaya başladıktan sonra gerçekten tatmin olmadığımızı fark ediyoruz, mutlu olmadığımızı fark ediyoruz, işte orada büyük bir hayal kırıklığı, belki depresyon, belki özgüvensizlik gibi negatif dürtüler, duygular, sanrılar hissetmeye, yaşamaya başlıyoruz. İşte o yüzden bir şey istediğimize, gerçekten onun bizi mutlu edeceğine ya da bunun gerekliliğine emin olmadan bir şeyleri hedef belirlemek, sahip olmak, edinmek, onun için çaba, zaman, emek, enerji tüketmek oldukça sağlıksız, oldukça yanlış.
Çünkü hayat gerçekten tahminimizden çok daha kısa. Attığımız her adıma, yaptığımız her eylemi salt, sadece kendimiz için, sadece kendimize hizmet etsin diye bizi mutlu edeceği için yapmamız lazım. Buna çok dikkat etmeliyiz ki gerçekten yaşamın, yaşamanın, yaşamın anlamının ne olduğuna da böylece daha vakıf olalım. O yüzden başkaları için yaşamak sadece el alem ne der diye değil, kendimiz için istediğimizi düşündüğümüz şeylerin gerçekten bizim için olup olmadığına emin olmaya da çok dikkat etmeliyiz. Hiç kimse için değil sadece kendiniz için tüm çabanız, tüm amacınız, tüm mutluluğunuz bunun için olsun.
Sevgilerimle...