SON DAKİKA
Hava Durumu

"Değişim Rüzgarları Estiğinde Ne Yapıyorsun?"

Yazının Giriş Tarihi: 07.12.2023 06:20
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.12.2023 19:49

Değişim rüzgarları esmeye başladığı zaman, ne yapıyorsun ya da ne yapmalıyız, bu değişim biz istediğimiz için mi oldu, bizim isteğimiz, planımız dışında mı oldu? Alacağınız aksiyonu bunun belirleyeceğini düşünüyorsunuz ya da hadi sizi de böyle zan altında bırakmayayım, ama çoğu insan böyle düşünür. Yani der ki eğer ben istiyorsam daha kolay değişirim ama benim dışımda gelişen süreçte eğer değişiyorsam veya dış etkenler nedeniyle isteyim dışında değişiyorsam, direnç gösterebilirim. Peki şöyle düşünün, kendi isteğinizle değişmek kolay mı, bırakmak kolay mı? Mesela anneden babadan ayrılmak, yeni bir işe başlamak, yeni bir okul, yeni bir şehir, evlilik olabilir, yeni bir hayat. Yani kendi isteğiniz oldu sonuçta ama kolay mı? Kolay mı alışıyorsunuz, kolay mı adapte oluyorsunuz? Çok kolay olmuyor değil mi, yani buradan şunu anlayabilir miyiz; aslında bu sandığımız kadar bizim istememize bağlı bir şey de olmayabilir. Yani değişime ya da değişime ayak uydurmak, çoğu şartta zor olabilir. Bırakmayı düşünün. Neden bırakmayı söylüyorum biliyor musunuz? Sadece değişmek yeterli değil, değişirken bir şeyleri kendimizden bırakıp yeni bir şeyleri heybemize koyuyoruz. Yani bir şeylerle vedalaşmadan yeni bir şeyleri almamız da imkansız değil mi?

E peki o zaman ben heybeme yeni bir şeyler koymadan önce bir şeyleri bırakmakta zorlanıyorsam, bırakamıyorsam, o da kalsın yenisi de gelsin diyorsam nasıl heybemin içindekileri değiştireceğim, nasıl oradaki o taze kan değişimini sağlayacağım? İşte önce değişim rüzgarlarını hesaplarken, değişim rüzgarı düşünürken ya da değişim rüzgarlarıyla karşılaştığınızda kimi insan duvarlar yapıyor. Kimi insan da ne yapıyor biliyor musunuz? Yel değirmenleri yapıyor. Ne kadar güzel değil mi yani, değişim rüzgarları eserken yel değirmenleri yapan insanları düşünebiliyor musunuz? Bunu sakın böyle hani krizi fırsata çevirmek gibi düşünmeyin. Yani bu yel zaten gelecek, bu değişim rüzgarı zaten gelecek, bari ben bundan enerji üreteyim, bundan güçleneyim, güç alayım, güç kazanayım...

Aslında birisi de kendini bu rüzgardan korumaya çalışıyor, bir çaba tabii koruyabileceğini düşünüyor, ama değişim zamanı geldiyse kaçınılmaz, inanın kaçınılmaz. Sadece bunu ayak uydurursak daha az sancılı, daha kolay, daha akıcı geçer süreç. Ama biz buna direnç gösterirsek, bu daha agresif, bu daha yorucu, bu daha yıpratacak bir kapıdır. Her zaman her türlü değişiminden bahsediyorum, yani dışarıda eğer siz kötü sonuçlanacak bir değişim gibi düşünüyorsanız diyelim ki dediniz ki bir kişinin huyu gittikçe kötüye gidiyor kötüye doğru, evdeydi yani değişti ama kötüye değişti. Orada da bir hayır vardır mutlaka emin olun. Bunu biz göremeyiz belki, o da göremez ama eninde sonunda ortaya çıkar. O hayır da şudur, mutlaka o onun tekamül sürecidir, onun olgunlaşma, onun gelişme, onun değişme sürecidir. Bir ders, bir sınav mutlaka vardır ve mutlaka o ona bir fayda getirecektir. En olumsuz şeyler bile mesela aşırı varlıktan yokluğa düşmek, işte kayıplar, işte aile iken bekarlığa düşmek gibi, o yüzden değişim rüzgarları esmeye başladığında akıllı olan yel değirmenleri inşa eder. Öyle yapmalıyız. Evren dediğimiz, yaşam dediğimiz bu büyük organizma eğer bizi o rüzgarı gönderdiyse buradan şunu çıkarmalıyız; zamanı geldi, vakti geldi, evet şimdi değişme zamanı, şimdi gelişme zamanı.

Şimdi buradan bu değişmeye direnç gösterenlerin, gelişmeye direnç göstermek olduğunu aslında anlamasını istiyorum. Ayrıca değişmeye direnç göstermenin çok matah bir şey olmadığını, çok iyi bir şey olmadığını, bizim böyle geleneklerimize, bizim köklerimize, aslımıza, özümüze ya da geçmişimize bağlı olmakla bir alakası olmadığını bilmenizi isterim. Yani bu bizim bir sadakat göstergemiz olmamalı. Değişime her zaman açık, yeni fikirlere, yeni oluşumlara, yeniliklere, yeni bakış açılarına, yeni deneyimlere, yeni tecrübelere her zaman açık olmamız lazım. Çünkü hayat, çünkü bu organizma bunun için var. Yani bizler eğer baktığınızda bu hayatta sadece belli bir yaşa kadar edindiğimiz donanım, tecrübe ve birikimle gelmiş olsaydık böyle yaşamak için gelmiş olsaydık sizce bu kadar nimet, bu kadar binlerce alternatif, binlerce varyasyon çok değişik bir şekilde bunun kıtlığını kullanmış olmaz mıyız? Yani bu kadar binlerce alternatif ne için yaratıldı o zaman? O zaman herkes kafasındaki düşünce, kalıp, bakış açısı, alışkanlık her neyse o prototiple doğar, yaşar ve ölürdü. O zaman gelişmek diye bir şey de olmazdı. Korkmamak, bizim aslında bu hayatı nasıl doya doya, sindire sindire yaşamak istediğimizi, yaşamamız gerektiğinin farkında olduğunuzu da gösterir.

Değişimden korkmamak, bizim aslında zayıf karakterde olduğumuzu ya da daha dirençsiz, daha dirayetsiz olduğunuzu düşünmediğinizi gösterir. Değişime ayak uydurmak bir güç, bir saat, bir uyum, bir vizyon göstergesidir. Değişime ayak uydurmak bir bakış açısı göstergesidir. Bize bu irade, bize bu imkanlar, bize bu akıl, bize bu nefis değişelim diye verilmiş. Her şeyden önce bize Allah bu aklı değişebilelim diye vermiş. Yoksa vermezdi, yoksa dediğim gibi sadece doğduktan sonra yaşamsal becerilerimizi elde ederdik ve bununla da ölürdük, değişmek olmazdı o zaman. Çünkü değişmek bizi gelişmeye götürür, değişmeden gelişemeyiz. Hiç gördünüz mü hiç değişikliğe uğramadan gelişen bir insanı? İmkansız. O yüzden duvarlar örmeye gerek yok, değişim zamanı geldiğinde ya da değişmemiz gerektiğinde ya da biz bunu idrak ettiysek, artık şartlar, ortam, süreç bize değişmeyi söylüyorsa ve zorluyorsa bunu aslında gelişmek için bir adım gibi görürseniz duvar örmek de istemeyeceksiniz zaten. Ama bunu kendinize bir tehdit,bunu bir erozyona uğrama, bunu bir deforme olma, dejenere olma gibi görürseniz doğal olarak bir savunma mekanizması geliştirip duvar örmek isteyeceksiniz.

Yani şunu söylemek istiyorum, değişime bakış açısını değiştirirseniz değişim zamanı geldiğinde alacağınız aksiyonu da ona göre değiştirirseniz. Sizi değişimden korkutanlar, sizi değişimden soğutanlar, size değişimle ilgili sanki bu bir kalpaklık, bu bir döneklikmiş gibi gösterenlerden uzak durun ya da hayatınızdaki bir değişim evresinde diyelim ki hayatınız, size göre tabii ki, o anda tahmininizden daha kötüye gidiyor ya da beklediğinizden, bu da bir değişim değil mi? mesela yokluklar, kayıplar, iflaslar, ölümlü kazalar, doğal afetler, hani burada da yeni bir hayata geçiyorsunuz ya da yeni bir iş yeni bir ekonomik düzen yeni bir sosyokültürel ortam değil mi?  Burada da onu sanki böyle bir kurban rolünde, bir kader kurbanı gibi değil de evet hayatımın bu aşamasındayım, bu evresindeyim, demek ki ben bu hayatı böyle yaşamalıyım, şimdi buna evrilmeliyim, şimdi saat değişim saati, değişim zamanı gibi bakarsanız orada kurban rolünden de çıkarsınız. Yani burada olumsuz gördüğünüz değişimden bahsediyorum. Hani imkanların değişmesi dediğim gibi çünkü hayat aynı düzlemde gitmez. Tabii ki değişeceğiz.

Dikkat edin değişime direnç gösterenlerin değişimini geciktirebildiği hiç görülmemiştir, aksine değişimleri mutlaka olur ama sancılı olur, ama zorlu olur. Çünkü evren bakar: "Değişmek istiyor musun?" "Hayır" "O zaman üzgünüm bunu ben yapacağım." Nasıl yapar biliyor musunuz? Başınıza gelen olaylarla yapar. Tecrübe edinmek zorunda olduğunuz olaylarla yapar ama illaki yapar. O yüzden değişmemiz gerektiğinde, değişim rüzgarları estiğinde her zaman duvar örenlerden değil yel değirmenleri yapanlardan olmak lazım. Hayatınız boyunca güzel, şifalı, verimli, kaliteli değişimlere yolunuzu açılması dileğiyle, sevgilerimle...

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
    logo
    Bandirma Yasam En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.