SON DAKİKA
Hava Durumu

VELAYET DAVALARINDA BİLİNMESİ GEREKENLER!

Yazının Giriş Tarihi: 11.10.2023 00:10
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.10.2023 22:56

Çocuğun gelişimini ve geleceğini her anlamda güvence altına almak velayete dair davalarda öncelikli ve en önemli olan amaçtır. Bu sebeple bu amacı yerine getirmek için mahkemeler söz konusu velayeti kime vereceğine karar verirken ilgili tarafların ve idrak çağındaki çocukların görüşlerini dinler, uzmanlar tarafından hazırlanan sosyal inceleme raporlarını inceler ve toplanan tüm delilleri dikkatli ve detaylı şekilde değerlendirirler. Çocuk idrak yaşında veya idrak yaşını geçmiş ise muhakkak hakimin isteği doğrultusunda uzman psikolog ve pedagog tarafından dinlenecektir. Uzmanlar tarafından düzenlenen sosyal inceleme raporunda çocuğun kimle yaşamak istediği dikkate alınacaktır.

Velayet davalarına bakan mahkemelerin karar verirken dikkate aldığı kriterler ve ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/2-2448 e. 2018/1131 k. Sayılı ve 23.5.2018 tarihli kararında açıkça ifade edilmiştir. Buna göre; "Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğurabileceği onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Bu kapsamda, çocuğun cinsiyeti, doğum tarihi, eğitim durumu, kimin yanında okumakta olduğu, talepte bulunanın çocuğun eğitim durumu ile ilgilenip ilgilenemeyeceği, sağlığı, sağlık durumuna göre tedavi olanaklarının kimin tarafından sağlanabileceği gibi özel durumuna dair hususlar göz önünde tutulmalıdır. Velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde ana babadan kaynaklanan özelliklerin de dikkate alınması kaçınılmazdır. Bu nedenle, mahkemece çocuğu başkasına bırakma, ihmal etme, kaçırma, iradi olarak terk etme, yönlendirme hususları ile tarafın velayet talebinin olup olmaması, şiddet uygulaması, sadakatsizliği, ekonomik durumu, mesleği, yaşadığı ortam, kötü davranışı, alkol bağımlılığı, sağlığı, dengesiz davranışları dikkate alınmalıdır. Mahkemece, açıklanan özellikler yanında mümkün oldukça çocuğun alıştığı ortamın değiştirilmemesine, kardeşlerin ayrılmamasına özen gösterilmeli, velayetin verileceği taraf yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olup olmayacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delil olup olmadığı veya hemen meydana gelecek tehlikenin varlığının ispat edilip edilemediği ve maddi durumun iyiliğinin tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmeyeceği hususu da mutlaka değerlendirilmelidir." ifadelerine yer verilmiştir.

Boşanmada Kusurlu Olan Eşe Velayet Verilir mi?

Çocukların velayeti çiftler arasındaki boşanma davalarında eşlerin en çok anlaşmazlık yaşadığı konulardan birisidir. Söz konusu tarafların anlaşamadığı hallerde mahkeme tarafından velayet ilgili çocuğun üstün menfaati göz önüne alınarak karara bağlanır. Buna göre çocuğun velayetine karar verme konusunda mahkemenin geniş takdir yetkisi mevcuttur. Yerleşik Yargıtay kararlarında; "Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velâyet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir."

Anlaşılacağı üzere hakim boşanmada kusurlu olan eşe velayetin verilmesine -çocuğun üstün yararı bunu gerektiriyorsa karar verebilir. Boşanmadaki kusur durumu çocukların velayetini tek başına etkileyecek bir kıstas değildir. Aynı şekilde ekonomik durumu daha kötü olan eşe velayetin verilebildiği gibi boşanma davasında ağır kusurlu olan eşe de çocuğun velayeti verilebilmektedir.

Velayetin Kaldırılması Davası Nedir?

Velayetin kaldırılması davası anne ya da baba tarafından velayet görevini ağır şekilde kötüye kullandığı, velayet altındaki çocuğa karşı görevlerini aşırı şekilde ihmal ettiği ve çocuğa karşı sorumluluklarını savsakladığı durumlarda gündeme gelir.

Türk Medeni Kanunu 348. maddesinde velayetin kaldırılması ile ilgili olarak "Çocuğun korunmasına dair diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hâkim aşağıdaki hallerde velayetin kaldırılmasına karar verir: 1. Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi. 2. Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması. Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır. Kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar." düzenlemelerine yer verilmiştir.

Velayet Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme Nedir?

Aile mahkemeleri müşterek çocuğun velayetinin değiştirilmesi davası, velayetin kaldırılması davası gibi velayete ilişkin tüm davalarda görevlidir. Ancak eğer söz konusu yerde aile mahkemesi yoksa görevli olan mahkeme Asliye Hukuk mahkemesi olur. Velayetle ilgili davalarda yetkili olan mahkeme ise talepte bulunan davacının ya da ilgili olan davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Konuyla ilgili Yargıtay kararı verilmiştir; "Dava 16.02.2016 tarihinde, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır. Bu sebeple; artık davacının müşterek çocuğun velayetinin babadan alınıp kendisine verilmesi yönündeki talebi, bir "çekişmesiz yargı" işidir ( HMK m. 382/2-13 ). Çekişmesiz yargı işlerinde de, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiştir ( HMK m.384 ). Velayetin kaldırılması veya ebeveynlerden birinden alınarak diğerine verilmesine, yahut kaldırılan velayetin iadesine dair davalardaki yetki konusunda, Türk Medeni Kanununda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, Hukuk Muhakemeleri Kanunundaki "çekişmesiz yargı ile" ilgili genel yetki kuralı burada da uygulanacaktır. O halde, davacı kendi oturduğu yer mahkemesinde de bu davayı açabilir." (Yargıtay 2. hukuk dairesi E. 2019/2532 K. 2019/4235 T. 8.4.2019)

Sizin de sorularınız varsa ‘nazliess77@gmail.com’ mail üzerinden sorularınızı gönderebilirsiniz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.