güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

YAVUZ DEVRİNE KADAR OSMANLI DEVLETİ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:46

Fatih tarafından yapılan kanunname Fatih öldüğünde uygulanma imkânı bulamamıştır. Bu nedenle Cem Sultan ile II. Bayezid arasında bir taht kavgası başlamıştır. Bu taht kavgası sonucunda yenilen Cem hem tahtını hem ülkesini kaybedip Rodos Şövalyeleri, Papalık ve Fransa Krallığı esaretlerini yaşamış hayatı romanlara konu olmuştur. Vatan hasretiyle vatan dışında ölen bu şehzade sonunda buraya getirilerek gömülmüştür. Onunu elinde tutan Papalık ve Hıristiyanlar II. Bayezid’i şantajla sefer yapamaz hale getirmişler ve para almışlardır. Zaten savaşı sevmeyen II. Bayezid kendini dine vermiş ve bu yüzden sofu lakabını kazanmıştır. Buna rağmen Avrupa’da bazı yerleri fethetmiştir. II. Bayezid’in sofuluğunu macerayı sevmesi Osmanlıları bazı imkânlardan etmiştir. Onun yerinde Fatih hatta Cem olsaydı. Başka türlü değerlendirilecek fırsatları kaçırmıştır. İspanya’daki Endülüs Müslümanlarıyla direk ilgilenmemiş ancak ona resmen Osmanlı denizini Kemal Reis ilgilenerek bu Müslümanları Kuzey Afrika’ya taşımıştır. Hâlbuki bu Müslümanlar denizciydi. Organize edilebileceklerdi. Hıristiyanların Senjan Şövalyeleri (Malta Rodos Şövalyeleri) gibi Osmanlı’ya faydalı olabilirlerdi. Yine bazı kaynaklar Kristof Kolomb’un Amerika seferi için II. Bayezid’e müracaat ettiğini belirtirler. Bu müracaat desteklenseydi bugün Amerika Osmanlı (Türk) hiç değilse İslam denetiminde olurdu. Maalesef bunun macera gördüğünden II. Bayezid bununla ilgilenmemiş İspanya devleti ilgilenince bu imkânı kaçırmıştır.

Bayezid dindarlığı ve hali selimliği o kadar ileri götürmüştür ki sağken oğulları arasında taht kavgası başlamıştır. Bu arada İran’da Osmanlıların aleyhine Sünnilik dışı kitleleri, Şii kitleleri organize ederek İran’da tankat kökenli Safevi Hanedanı doğmuş ve Osmanlı’nın Asya topraklarına göz koymuştur. Anadolu’da bir Şii propagandası sürdürmüştür. Bugünkü Anadolu Şiiliğinin köklü temelleri o zaman atılmıştır. Taht kavgalarından II. Bayezid’e rağmen galip çıkan ordu üzerindeki denetimini ve hâkimiyetini yitiren II. Bayezid’in yerini alan I. Selim fikir olarak babasından ve dedesinden farklıdır. Dedesi gibi savaşçı biri olan I. Selim’in ana amacı tüm İslam doğu dünyasını emrinde birleştirmektir. Bu nedenle yapacağı icraatlar doğuya yönelik olmuştur. Batı yönünde yapılmış tek bir icraat yoktur. Buna mukabil deniz aşırı topraklarla ilgilenmiştir. Örneğin Cezayir’deki Oruç ve Hayrettin kardeşlerle ilgilenmiştir. Bu nedenle I. Selim devrinde Osmanlı Devleti’nin doğuya doğru gelişme ve genişlemesi başlamıştır. Yavuz Selim tahta geçtiğinde tehlike İran’daki Safevi İmparatorluğu ile saltanat kavgası başlamadan önce bu tehlikeyi en iyi fark edilebilecek yerde görev yapmak I. Selim’e düşmüştür. Trabzon’da sancak beyi olan I. Selim Safevi tehlikesini ve Anadolu’daki Safevi yayılma tetik ve propagandalarını çok iyi görmüştür. Onun bu özelliğini dile getiren rivayet halinde bir hikâye bu durumu çok güzel nakletmektedir. Rivayetlere göre Trabzon Sancak Beyi I. Selim tebdil kıyafet ederek yakınındaki tebrize gitmiştir.

Rivayetlere göre I. Selim çok iyi satranç bilmektedir. Şah İsmail’de satranç meraklısı ve ustasıdır. Bu nedenle sarayda sık sık satranç müsabakaları düzenlenmekte usta satrançlılarla onları saraya çağırıp oyun oynamaktadır. Tebdil gezen Yavuz Selim’in de satrançta usta olduğu meydana çıkınca saraya davet edilmiş ve Şah İsmail’le satranca oturmuştur. İlk el Şah İsmail yenilmiştir. İkinci oyunda Selim yenilmiştir. Ancak üçüncü oyunda Selim galip gelince Şah İsmail ona bir tokat atmıştır. Bir anda nereye olduğunu unutan Selim hançerine el attıysa da durumu hatırlayarak kulağını çekip kendini sakinleştirerek hakareti sineye çekmiştir. Hatta bu olayı hatırlamak için, unutmamak için kulağına küpe taktığı söylenir. Ve rivayet edilir ki halk arasında kulağına küpe olsun deyimi buradan doğmuştur. Şah İsmail yaptığı bu hakaretten nadim olup misafiri olan meçhul satranççıyı mükâfatlandırarak yaptığı unutturmak istemiş ve yüz altın bir kesede vererek onu memnun etmiştir. Bu kadar olayları yerinde görüp, değerlendirerek hareket etmeyi kendine düstur edindi, diyebileceğimiz Yavuz Sultan Selim nedense bu özelliğin gereği olan ileri görüşlülüğü sergileyememiş. Bugün biz Türklerin başına bela olan pek çok milli sorun onun devrinde yapılan icraatlarla ortaya çıkmıştır.

Nitekim Anadolu’daki Alevilere karşı giriştiği katliamlarla bugün ülkemizde lokal olaylarla kendini hissettiren, Alevi, Sünni sürtüşmesinin temelini o atmıştır. Yine düzenlediği Mısır seferi ile Sünni İslam dünyasının başı olan Halifelik makamını kendi şahsında Osmanlı Padişahlığıyla birleştirerek Anadolu merkezli devlet yönetiminin Şiilere karşı öteleyici bir yönetim izlemesini o başlatmıştır. Onun başlattığı devlet yönetimine Sünni ağırlıklı hakimiyeti, sürdürme geleneğini bugün devam ediyorsa o başlatmıştır diyebiliriz. Bunun yanında onun İran’daki Şii Safavi devleti ile olan düşmanlığı Osmanlı devletinin doğu Türkleri ile bağlantısının kopmasını getirmiştir. O başında bulunduğu devletin Arap asıllı toplum haline getirirken Türk milletini adeta Araplara hizmet eden bir topluluk haline sokan icraatında başlatıcısı olmuştur. Devamı yarın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.