güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

YAVUZ DEVRİNE KADAR OSMANLI DEVLETİ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:46

Bu rivayeti kuvvetlendiren bir olguda son devirde bazı Avrupa devletlerinin Haliç’i temizlemek istemeleri ve bu işi Haliç’ten çıkacak buluntuların kendilerine verilmesi şartıyla yapmak istemeleridir. Bu oldukça dikkat çekicidir. Rivayetleri bırakıp mantıklı düşünürsek hakikaten Bizans devletinin hazinesi ne olmuştur. Acaba muhasara sırasında halka mı dağıtıldı. Yoksa daha sonra alınmak üzere Cenevizlilere mi verildi bilinmemektedir. Bilinen saray ele geçirildiğinde devlet hazinesi yoktur. Bu konuda tüm kaynaklar susmakta ancak rivayetler konuşmaktadır.

Şehirden de fazla bir ganimet elde edilmemiştir. Ancak Trakya ve Anadolu’daki aileler için alınan pene kadın ve erkek esirler en büyük ganimeti oluşturmuştur. Zaten Fatih Osmanlının Rumlar kadar medeni olduğunu göstermek için veya onları kazanmak için, Hıristiyan toplulukların kilise emlaki, halka uygulanan kanunları ve halkça uyguladığı görenekleri paranın altına almıştır.

Patrik bizzat II. Mehmet tarafından tayin edilerek kendi cemaatinden özel vergiler toplama yetkileri verilmiştir. Buna rağmen İstanbul’daki duyunun ve ilim adamları burayı terk edip İtalya’ya gittiğinden Fatih isteğine ulaşamamıştır. O İstanbul fethiyle buradaki aydın tabakadan istifade etmeyi İtalya’da başlayıp Avrupa’da gelişmelerle Rönesans temeli bir devreyi Osmanlı devletinde başlatmayı düşünmüştür. Bu düşünürlerin ve sanatçıların Avrupa’ya kaçışı Fatih’in bütün teminat ve kolaylıklarına karşın kaçışı İslam ve Türk bir hanedana ve yöneticiye itimat edememelerinden olmalıdır.

Fatih önceki dönemde toleransla sağlanan Osmanlı – Rum yakınlaşması fetihle bozulmuş. Bu işbirliğin sağlandığı mekânlar bu zaferle yıkılmıştır. Fatih Bizans’ı almakla Bizans saray entrikalarının Osmanlı sarayına da sıçramasının bir oranda sebebi olmuştur. Daha sonra görülecek olan kardeş katili, evlat katili gibi olaylar hep Bizans sarayı usullerinin derin ile olacaktır.

Bizans alınınca devletin toprak bütünlüğü sağlanmış ve devlet imparatorluk haline gelmiştir. Ayrıca trevet yollarının denetimi Osmanlılara geçtiğinden Avrupalılar Coğrafi keşiflere girişeceklerdir. Yine İstanbul’dan kaçan aydın tabakalarının da büyük etkisiyle Rönesans başlamıştır. Coğrafi keşiflerinde Rönesans’a katısı büyüktür. Bu ilimlerin büyük katkısıyla Reform gerçekleşecektir.

Toplar sayesinde en büyük şato olan İstanbul fethedilince feodali derin sonu gelecektir. Avrupalılar aynı yılda derebeylerini yok edip kudretli milli krallıklar duyuracaklardır. Bu nedenle orta çağın sonu yeniçağın başlaması gerekecektir. Bu nedenle Fatih çağı aşan bir padişahtır. Fatih İstanbul fethinden sonra Balkanlar’da Sırbistan, Eflak, Boydan, Bosna, Arnavutluk, Mısra yarımadaları gibi yerleri ele geçirmiştir. Anadolu’da Trabzon Rum İmparatorluğu’nu ve yabancılar elindeki Anadolu yerleşim yerlerini, Çandaroğulları Beyliği topraklarını, Karamanoğulları Devleti topraklarını ülkesine katacaktır.

Böylece artık Anadolu’da Türk Beyliği sayısı iyice azalacak Anadolu Osmanlı devletine bağlanacaktır. Bunlar bittikten sonra Fatih gelecekte Osmanlılar için tehlike olacak Ruslarla arasında bir tampon devlet olacak Kırım hanlığını ele geçirmek işlemini gerçekleştirmiş hareketlerini Ruslarla kapayacaktır. Bu icraatıyla fatih ne kadar ileri görüşlü olduğunu göstermektedir. Bütün bunlardan sonra Anadolu’da olan üç dini bir devlet idaresinde birleştirerek hiç değilse Büyük Roma İmparatorluğu’nu topraklarını kendi idaresinde toplamak fikrini gerçekleştirmek için harekete geçmiştir. En başarılı vezirleri arasında yer alan Kırım Hanlığını Osmanlı’ya bağlayan Gedik Ahmet Paşa komutasında bir donanma ve orduyu İtalya’ya göndermiştir. Napoli Krallığı’nın toprağı olan Otranto liman ve kalesini ele geçirmiş ve bir üs olarak hazırlanmasını sağlamıştır. Kendisi hazırlaması emrettiği bir sefer hazırlıkları sırasında ölmüştür. Tarihçiler bir suikast sonucu öldüğünü kanaatinde olup özel doktoru Yahudi asıllı Yakup Paşa’nın Fatih’i zehirlediği bunun için Venedik’ten rüşvet aldığını belirtirler. Onun ölümü ideallerinin yarım kalmasını doğurmuştur. Şayet ölmeseydi İtalya fethedilip Roma ile birleştirilerek Osmanlı idaresine girmiş olabilirdi. Hatta bizzat İtalya’da bunu beklemekteydi. Fatih’e taraf ülkelerden Floransa resmi bulunan madalyonlar bile bastırılmıştır. Ancak bu ölüm Fatih’in işlerini yarım bırakmıştır. Eğer o yaşasaydı. Hicaz suyolları meselesinde Mısır Memluk Sultanlığıyla başlayacak bir savaşla burasını da Osmanlı’ya bağlayıp Kudüs’teki Yahudi Hanlığı, Kahir’deki İslam Halifeliği İstanbul’daki Ortodoks Patrikliği’ni ve Roma’daki Katolik Papalığı emri altına alarak tüm din ve mezheplerin birleştiği bir imparatorluğu gerçekleştirilirdi. Fatih’in doğuyla ilgisi sadece Mısır’la değildi. İran’daki Akkoyunlu devletini de yakın takibe almıştı. Timur özentisi içindeki Uzun Hasan Otlukbeli’de yenip tehlike olmaktan çıkarmıştı. Fatih ünlü kanunnamesini yaparak Osmanlılara ilk yazılı anayasa diyebileceğimiz bir yasalar topluluğu bırakmıştır. O öldüğünde Osmanlı devleti her yönüyle tekemmül etmiş bir Türk İslam ağırlıklı imparatorluktur. Üstelik İstanbul başta olmak üzere mimari eserlerle süslenmiştir. Avrupa’dan getirdiği sanatçılarla İstanbul’da Rönesans hemen bir atılım başlatmaya çalışmıştır. Bu amaçla belki niye resmini dahi yaptırmıştır. Ama Hıristiyan taassubu ve Hıristiyanların Osmanlı hanedanından ürkmesi, Osmanlı Türk camiasını hazır olmaması Fatih’in bir suikast ile ölümü bunu başlatmamıştır. Devamı yarın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.