güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

YAKIN TARİHİMİZDE ROL OYNAMIŞ İZLER BIRAKMIŞ ÜNLÜ ASKERİ VE SİVİL GEMİLERİMİZ

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Bu gemimizin bu sefere çıkışının sebebi görünüşte bir iadeyi ziyaret olarak görülürse de aslında bu gemimizin sefere çıkışının arkasında Abdülhamit 2’nin Japonya sahasında İslam dinini yayma buradaki İslam kitlelerine taşımakta olduğu İslam halifeliği fitrinin gücünü gösterme çabası yatmaktadır. Çünkü 2. Abdülhamit’in Osmanlı Devleti’nin zayıflayan askeri gücü nedeniyle artık Osmanlı Devletinin asker ve silah kullanarak genişleme, yayılma gerçekleştirmesinin mümkün olmadığının farkına varmıştır.

Hatta Avrupa Hıristiyan dünyasının bazı İslam topraklarının bile kendi imparatorluğundan kopardığını gördüğünden kendisinden yeni parçaların koparılmasını engellemek ve dünya üzerinde kuvvetli kalabilmek için İslam birliğini kendi taşıdığı halifelik etrafında kendi merkezli olmak üzere gerçekleştirmekle mümkün olacağını düşünmeye başlamıştır. Bu yüzdendir ki kaybolan Osmanlı sultanının gücü yerine İslam halifesi olarak dünya kontrolünü ele geçirme çalışmasına giriştiğini görmekteyiz.

Bunun içindir ki dünyanın neresinde az da olsa bir İslam topluluğu mevcut ise orayla ilgilenmeye oraya temsilciler göndermeye oralardaki Müslümanları kendisiyle bağlantıya yöneltmeye çalışmaya başlamıştır. Nitekim Hint Müslümanlarıyla Çin Müslümanlarıyla Orta Asya sahasındaki Kırım ve Rusya işgalindeki topraklardaki İslam kitleleriyle elimizden çıkmış Afrika sahasındaki İslam topluluklarıyla ilgilenmeye başlamış, oralarda kendi halifeliğini öne sürüp kabul ettirme çalışmalarına girişmiştir. Abdülhamit’in bu çalışma sahaları arasında Japonya da vardır. Nitekim Japonya’ya gönderdiği misyonerler vasıtasıyla Müslümanlığı yaymaya ve buralardaki Müslümanları sahip olduğu hilafet makamı vasıtasıyla koruma ve yönlendirmeye çalıştığını görmekteyiz. Bu nedenle de Japon İmparatoruyla iyi ilişkiler gerçekleştirmeye çabaladığını görmekteyiz. Nitekim bunun neticesi olsa gerektir ki iki devlet arasında iyi ilişkiler görülmeye başlamış ve bunun neticesinde Japon İmparatorunun amcasının bir savaş gemisi ile 1887 de İstanbul’a gelerek 2. Abdülhamit’i resmen ziyaret ettiğini görmekteyiz. Yukarıda belirttiğim sebeple 2. Abdülhamit’in Japon İmparatorunun amcasının gerçekleştirdiği bu ziyarete cevap mahiyetinde bir iadeyi ziyaret yapılması çalışmasının gerçekleştirilmesini istediğini görmekteyiz. Aslında da daha öncede belirttiğim gibi bu iadeyi ziyaretin ana amacı 2. Abdülhamit’in taşımakta olduğu hilafet makamının gücünü Japonya’da da hissettirmek istemesi Japon Müslümanlarını kendi hilafetine bağlamak istemesiydi.

 Ama bunun yanında gerçekleştirilecek bu iadeyi ziyaretin Osmanlı donanmasına mensup bir savaş gemisi aracılığıyla yapılarak denkleştirilmesi de düşünülmüştü. Çünkü böyle davranılırsa hem Japon İmparatorluğunun gerçekleştirdiği ziyarete ayniyle cevap verilmiş olacak yani onların bir oranda gerçekleştirdiği kendi deniz güçlerinin sergilenmesine karşılık bir gövde gösterisi cevabı verilmiş olacak hem de Osmanlı donanmasının denizlerde bitmediği gösterilecek ve sömürgeci devletlere karşı Osmanlı Bayrağı okyanuslarda da dalgalandırılarak onlara da bir gövde gösterisi yapılacaktı.

Tabi bu arada bu geminin Japonya’ya kadar sürecek yolculuğu sırasında uğradığı ülkelerdeki Müslüman halklara da sahipsiz olmadıkları Osmanlı halifesinin kendileriyle ve dünyanın her tarafındaki Müslümanlarla yakından ilgilendiği ilan edilmiş olacaktı. 2. Abdülhamit Bu iş için Haliç’e kapattığı donanmasından en uygun gemi olarak Ertuğrul Firkateynini seçmiştir. Bu seçişte geminin hem yelkenli hem buharlı bir gemi oluşu yanında esas belirleyici unsurun geminin taşıdığı adın Osmanlı hanedanının ilk atasının adını göstermekte olmasının payının büyük olduğunu düşünmekteyim. Ne var ki onun tespit ettiği geminin kendisinin vereceği görevi başarıyla yerine getiremeyecek durumda olduğunu belirten yetkili bazı çevrelerin raporlarına 2.  Abdülhamit’in aldırış etmediğini görmekteyiz. Onun bu davranışı yapmak istediği icraatla uygun hareket etmediği izlenimini vermektedir. Bir başka deyişle 2.Abdülhamit hayatındaki bütün iyi niyetli girişimlerinde uğradığı başarısızlığı yaşadığı kötü sonu bu seyahatte da yaşayacaktır.

Çünkü istediği hedeflediği işlerle icraatlarla uygun ortam olup olmadığına burada da dikkat etmemiştir. Elinde daha sağlam gemiler olmasına rağmen bu çürük gemiyi göndermesi Ertuğrul Faciasının baş etmeni olarak onun başarısızlık hanesine yazılacak bir durumdur. Osmanlı yöneticileri Kanuni’den başlayarak doğu denizlerini hiçbir zaman tam manasıyla tanımamışlar ve bu sahalardaki kullanmak istedikleri donanma veya gemilerinin bu sahaların şartlarına uygun olup olmamasına gereken önemi vermemişlerdir. Devamı yarın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.