Gizli gizli propagandalarla gizli gizli yayılma çalışmalarıyla kitlelerini genişletirken eğitimin içine yerleşmeye devlet dairelerine yerleşmeye yönelmişlerdir. Bunu sağlayabilmek için bir yandan dernekler partiler kurarken bir yandan da oluşturdukları tarikat grupları ve cemaatlerle dokularını sıklaştırıp pekleştirmeye yönelmişlerdir. Onlar bu gizli çalışmalarını ve gelişmelerini sürdürürken ne yazık ki Kemalist ve Laik kesim başarıya ulaştıklarını düşünüp onlara karşı tedbirlerinde gevşeme göstermişler adeta uykuya dalmışlardır, gaflete düşmüşlerdir.
Cumhuriyete ve Laik sisteme Kemalist sisteme bekçi olarak Mustafa Kemal tarafından görevlendirilen Türk gençliği ve Türk Silahlı Kuvvetleri Gençliğe Hitabeyle kendisine verilen talimatı unutmuş Cumhuriyetin, Laikliğin ve Kemalistliğin düşmanlarına karşı mücadele hazırlığından ve gücünden gevşemeler göstermeye başlamıştır. Bunda Mustafa Kemal’in gençliğe rehber bıraktığı Türk öğretmeninin ve eğitimcisinin rolü ve suçu mutlaka mevcuttur. Türk Silahlı Kuvvetleri de kendisine havale edilen görevi tam anlamıyla yapıp yapmadığı tartışılabilecek bir görüntü verme durumundadır.
Bütün bunların sonucunda Derviş Mehmetlerin, Şeyh Rızaların, Mustafa Sabrilerin ve daha nice benzerlerinin nesilleri çocukları ve torunları babalarının yapamadığını yapacak durum ve mevkilere yükselme imkânını elde edebilmişlerdir. Bu durumun en basit göstergesi Mustafa Sabrilerin, Şeyh Saitlerin, Şeyh Rızaların isimlerinin aklanıp bazı bina ve yerlere verilmeye çalışıldığını aksine Menemen Olayındaki mahkeme başkanı Mustafa Muğlalı gibi şahısların isimlerinin verildiği yerden alınması uygulamalarıdır.
Milli ve ulusal günlerin kutlanmasının engellenmesi Kurtuluş Harbinde rolü olanların küçümsenmesi gibi uygulamalarda bu ispatın farklı görüntüleri olarak değerlendirilebilecek durumlardır. Bugün devlet sistemi her ne kadar irticayı iç tehdit olmaktan çıkardım dese de Laik, Kemalist, Cumhuriyetçi nesil olarak bu grubun yaratacağı tehlike ve tehditleri göz ardı etmemeli, onlara karşı uyanık olmalı, onlarla her türlü mücadeleye hazır olunması gereklidir kanaatindeyim. Yoksa bence mücadeleyi hiçbir zaman elinden bırakmayan Derviş Mehmetlerin, Şeyh Saitlerin, Şeyh Rızaların torunları karşısında daima hezimeti, yenilgiyi bunun sonucunda acı ve üzüntüyü sürekli yaşamak zorunda kalacağımız muhakkaktır.
Bu bilgilere ilaveten hemen şunu da ilave etmek işyerim ki Osmanlıcı, yeni Osmanlıcı hilafetçi, saltanatçı yahut ta bunlara benzer yeni rejimler peşinde koşanlar şeriatçılar tarikatçılar, cemaatçiler, Emeviciler, Arapçılar hedeflerinde başarılı görünümlerine rağmen hala faaliyetlerini sürdürüp Atatürk Türkiye’sinin getirdiği rejim ve sistemler karşısında daha fazla başarılı olmak için çalışmalarını sürdürmekte hamleleriyle kendilerine uygun zeminler oluşturma çalışmalarını sürdürebileceklerdir diye düşünmekteyim.
Bu kesimler bir yandan da Atatürk ilke ve inkılapları karşısında Atatürk yenilikleri karşısında kazanımlarını kuvvetlendirebilmek için kurtuluş savaşı şehit ve gazilerini Cumhuriyet döneminin önemli ulusal bayram ve günlerini de unutturmak için ellerinden gelen her türlü anma ve kutlama etkinliklerini de engellemeyi sağlamak için çalışmalarını gösterebilmektedir düşüncesindeyim. Nitekim bu tür olaylardan birisi de Menemen Olayı bu tür şehitlerden biriside Mustafa Fehmi Kubilay’dır düşüncesini taşımaktayım.
Son zamanlarda ulusal günler ve bayramlar kutlamalarında yaşanılan hafifsemeler, engellemeler sınırlı kutlamalar anma etkinlikleri arasına Mustafa Fehmi Kubilay’ın şehit edildiği 23 Aralık tarihide girmiş gözükmektedir. Bu davranışın sebeplerinin başında esas gayenin irticaya karşı direnen devrimcilerin başında gelen Mustafa Fehmi Kubilay’ında unutturulmak istenmesi pekâlâ olabilir düşüncesindeyim. Şeyh Rızaların Şeyh Saitlerin Mustafa Sabrilerin iade-i itibarlarının gerçekleştirildiğini veya gerçekleştirilmesinin düşünüldüğü bir Türk toplumunda Kurtuluş Savaşı şehitlerinin gazilerinin devrim şehitlerinin itibarsızlaştırılmalarını düşünüp gerçekleştirmeye çalışanların bulunma ihtimali bile ne kadar tuhaf ne kadar garip bir durumdur.
Menemen Olayının 94. yıldönümünü geçirdiğimiz bugünlerde Kubilay başta olmak üzere Hasan ve Şevki Beylerin bu olay öncesi ve sonrası tüm devrim şehitlerinin önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhlarınız şad, yeriniz nur, mekânınız cennet olsun. Laik, Cumhuriyetçi, Kemalist kitle ve mensupları kısacası tüm Türk Milleti irticanın yaratacağı gericilerin sebep olacağı her türlü faaliyete karşı uyanık olsun ki Kubilay gibi yeni devrim şehitleri verip Kubilay Anıtı gibi yeni anıtlar oluşturmaya mecbur kalınmasın.