güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

UNUTANLAR DA UNUTULMAYA MAHKÛMDUR

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Değerli okurlarım,

Gazetemiz Yaşam’ın Güney Marmara’da Yaşam’ın öldürülene kadar editörü olan Cihan Hayırsevener bundan 9 sene önce, 18 Aralık gününde kendisine sıkılan hain kurşunların isabeti neticesinde aramızdan alınmıştır. Cihan Hayırsevener şüphesiz Bandırma’ya dışarıdan gelip, Bandırma’nın sosyal yaşamını, kültürel yaşamını, ekonomik yaşamını, medyasını etkileyebilen insanların ne ilkiydi, ne de sonuncusuydu. Şüphesiz Bandırmamız sürekli dışarıdan gelenlerin takviyesiyle yaşamında ilerlemeler kaydetmiş, daha önceden Bandırma’da yaşayanlar dışarıdan gelenleri hemen bağrına basmayıp, yadırgamışlar hatta bir müddet cephe almışlardı. Şunu da belirtmek isterim ki, Anadolu’nun bir parçası durumundaki Bandırma topraklarında ilk yerleşimi yapanlar da Anadolu’ya bugünkü tabiriyle Güney Marmara’ya dışarıdan gelenler olmuşlardır. Bandırma’nın kurucusu olarak ister Anadolu kavimleri olsun, ister Balkan kavimleri olsun bir başka deyimle ister Traklar, ister Misyalılar Bandırma’nın kurucuları olsun sonuç yine aynıydı. Çünkü Anadolu zaten Asya veya Avrupa üzerinden gelen göçlerle iskan edilmiş bir topraktır. Bu yüzden Bandırmamızın kurucusu olarak bazıları Dolionları, bazıları Trakları, bazıları Misyalıları göstermektedir. Hemen şunu eklemek isterim ki, ilkçağ ortaçağ ve yeni çağ dışında Bandırmamız ancak Osmanlı’nın son dönemlerinde büyükçe bir yerleşim yeri olmuştur. Ve işte, o zaman Bandırmamıza dışarıdan gelenler Bandırmamızın yaşamını değiştirmede etken olmuşlar ve isimler bırakmışlardı. Mesela, Haydar Çavuş, Bandırmamızda bir külliye oluşturmuş, Bandırma’nın kültürel yaşamında, İslam yaşamında bir öncü olmuştur. Ama Bandırma’da uzun süre kalmamış, farklı rivayetlere göre İstanbul’a dönmüş, sonu ve mezarı meçhul bir şekilde ortadan kaybolmuştur. Ondan sadece bugün bir cami ve bir mahalleye verilen adı kalmıştır. Yine kendisi gibi İstanbul’dan gelen sürgün bir paşamız, Paşabayır’a yerleşmiş, yaptırdığı konakta yarattığı moda sayesinde Bandırma’da ilgileri üzerinde toplamış, o da Haydar Çavuş gibi affa uğrayıp, İstanbul’a döndüğünde geride bıraktığı konağıyla yaşadığı mahalleye Paşabayır ismini bırakıp, çekilip gitmiştir. Bu gibi gelip gidenleri çoğaltmak mümkündür. Her biri şüphesiz kendince izler bırakmıştır. İşte bunlardan birisi olan Cihan Hayırsevener de 1998 yılında Bandırma’ya gelmiş, o Bandırmayla tanışırken, Bandırma’da onunla tanışmak durumuyla karşılaşmıştır. Cihan Hayırsevener’in Bandırma’ya gelişi, İstanbul’daki yaşamının getirdiği monotonluğu, sıkıntıyı üzerinden atmak maksadıyla yaptığı bir feribot gezisi neticesinde olmuş. Bu gelişi sonrasında İstanbul’da tanışıp görüştüğü Banses gazetesi sahibi Sadi Bilten’le vardığı fikir birliği neticesinde, Banses gazetesi bünyesinde ortak çalışmaya karar veren bu ikili icraatlerini birleştirince Cihan Hayırsevener Bandırma’ya gelmiş ve icraatlerine başlamıştır. 98 öncesi yaşamında doğma, büyüme Kasımpaşa çocuğu olan Cihan Hayırsevener şüphesiz medya sahasında, ajans sahipliği, ulusa gazete bünyesinde çalışmalar gerçekleştirmiş, yurdun çeşitli yerlerine yaptığı gezilerle bilgi ve görgüsünü arttırmış bir kişi olarak ulusal medyadan yerel medyaya geçmiş. Bandırma yerel medyasında bir yandan taze bir kan olurken, bir yandan durgun, köhne lokomotif olma özelliğini kazandırmıştır. Banses’deki yaşamından sonra kısa sürelerle Bandırmamızın farklı gazetelerinde çalışıp, katkıda bulunan Cihan Hayırsevener, 2000 yılında bugünkü gazetemizin ilk başlangıcı olan Güney Marmara’da yaşam gazetesini aylık, 15 günlük fasılalarla yayınlamaya başlamıştır. Kendisiyle tanışmam Banses gazetesindeki çalışmaya başladığı günlerde olmuştur. Ve bir daha ölene kadar onun çalıştığı gazetelerde ve onun gazetesinde yazılar yazmaya devam ederken, arkadaşlığımızı da devam ettirmiştik. Bu özelliğimiz dolayısıyla kendisini yakından tanımak imkanını elde ettiğim için onun gibi başarılı, çalışkan, fedakar, ilkeli bir gazeteciyle birlikte kalem oynatma imkanını bulduğumdan tanrıya şükretmekteyim. Bu değerli insan, Bandırma’ya yerleştiği andan başlayarak, Bandırma’nın ve Bandırmalının dostu olmuştur. Bandırma’nın siyasi camiasıyla, yönetici camiasıyla olduğu kadar halk tabakasıyla da, fakir fukara ile de yakından ilgilenen her seviyede insanın dertleriyle ilgilenip, kaleminin onların dertlerinin çare bulmak adına kullanan bu değerli şahsiyet hakikaten Bandırma için bir yön verici, bir uyarıcı olmuştur. Özellikle yerel yöneticilere gerek seçimleri sırasında, gerek uygulamaları sırasında tenkitleriyle, tavsiyeleriyle yol göstericilik yapmaya imkan vermiştir. Bandırma’daki her faaliyete katılmış, her sosyal aktivitede yer almaya özen göstermiştir. Girişkenliğinden daha fazla yazılarıyla, kalem oynatışıyla dikkat çeken Cihan Hayırsevener Bandırma halkının ilgisini çekmiştir. Bandırma halkını kötüye kullananların düşmanlığını da kazanmıştır. Bu gibi şahsiyetler soyguncular, vurguncular, üç kağıtçılar, göz boyayanlar onun uyarıcı yazılarıyla bir bir toplumun gözünde açığa çıkıp, aşikar olduklarından rahatsız olmaya başlamışlar onun ve onun gazetesinin amansız düşmanı olmaya başlamıştır. En az onlar kadar ona düşman olan bir grupta yazı yazmada, gerçek gazetecilik yapmada onun yanında yaya kalan yerel medya unsurları, patronları, köşe yazarları ve muhabirleri de aynı birinci grup gibi ona düşman olmayı görev bilmişlerdir. Çünkü onların çoğu ya bir patronun kapısını yağlamayı, ya bir siyasetçinin ardına düşüp onun dalkavukluğunu yapmayı yahut da en azından en az zararlı olan fotoğraf çekip, fotoğraf satarak, gazetede çektiği fotoğrafı yayınlayarak birilerinden sızdırabilecek tarzda gazeteciliği tercih edecek tarzda görülen özelliktedirler.

Tabi şüphesiz Bandırma medyasının tamamı böyle değildir. Gerçekçi gazetecilik yapma özelliği insanlarda oldukça az sayıda bulunmaktadır. Sözünü ettiğim medyacılar Cihan Hayırsevener’e cephe alanlar birinci gruptakilerdir. Bu gruplaşmalar olurken kendini Bandırma ve Bandırmalıların bilgilendirilmesi, uyandırılmasına adamış olan Cihan Hayırsevener sanki farkında değildir. Tabiri caizse, savaşlarda arkasına hiç bakmayan ve bu yüzden çok çabuk şehit edilen Hz. Hamza misali Bandırmalıların sorunlarına ve dertlerine bakmaktan kendi etrafından dönen haltları, oluşan düşman gruplarını görememiş, belki de görmeye tenezzül etmemiştir. Kent meclisinde görev almış, Balıkesir camiasında görev almış,Bandırma’nın bütün sorunlarında öncü olmayı görev bellemiştir. Ama o ne kadar icraatlarında başarılı olmaya çalışıyorsa, düşmanlarıda onun aleyhindeki çalışmalarını o oranda hızlandırmışlardır. Hatta geldiğinde ona dost görünen pek çok meslektaşı bile ona cephe alıp, ona düşman olmaya yönelmiştir. Bu sonuncu düşmanları onun aleyhinde yazar ve çizerken, bir yandan da fiili saldırılara, yumruklaşmalara da yönelmişlerdir. Ama bütün bunlar dostlarının bütün uyarıları nedense Cihan Hayırsevener’i Bandırmalıları bilgilendirme çalışmalarından döndürememiş, gerginliklere yer yer tehditlere rağmen kalemini doğru bildiği yolda kullanmaya devam etmiştir. Büyüklerimiz su uyur düşman uyumaz demişler. Nitekim bu ulu söz gerçekleşmiş. Düşmanları nihayet 18 Aralık 2009 tarihinde bu değerli arkadaşımız, gazetemizin yönetmeni ve editörü, değerli kardeşim Cihan Hayırsevener’i  gazetesine dönerken, kurşunlamışlar. Kaldırıldığı Güven Karahan Devlet Hastanesi’nde yapılan müdahaleler yetersiz kalınca, Bursa’ya sevkedilen değerli arkadaşımız hayatını kaybetmiştir. İşte 18 Aralık tarihi bu değerli yayın yönetmenimizin, bu değerli kardeşimin menfur emeller uğruna katledilişinin, aramızdan alınışının yıl dönümü tarihidir. Bizler Yaşam gazetesi camiası olarak bu değerli kardeşimize, yönetmenimize tanrıdan rahmet diliyor, ruhun şad olsun diyoruz. 18 Aralık tarihli şehadeti ile Bandırma’mızın ve Balıkesir’imizin ilk basın şehidi olma özelliğini kazanan Cihan Hayırsevener’e karşı çok sevdiği Bandırma ve Bandırmalılar nedense, hiçte refah göstermemişlerdir.  Ne Bandırma Belediyesi, ne de gazeteciler cemiyeti bu değerli şehidin hatırasını yaşatmak uğruna herhangi bir icraat gerçekleştirmeye girişmemişler, bırakın girişmeyi, yönelmemişlerdir. Oysa Bandırma’mızın ve Balıkesir’imizin ilk basın şehidi olan Bandırma’yı çok sevip, Bandırma uğruna her şeyi, her türlü fedakarlığı çekinmeden, kalemiyle, fikriyle, yeri geldiği zaman bedeniyle yapmaya çalışan Cihan Hayırsevener’ i Bandırma unutturmamalıydı. Oysa bugünkü durum bu düşüncemin tam aksi bir görünüm sunmaktadır. Hatta ne tuhaftır ki daha cenaze töreninden başlayarak, Bandırmalıların pek çoğu, Bandırma’nın önemli bir kısmı bu değerli arkadaşımızı sahipsiz bırakmayı tercih etmektedir. Cenaze törenine sadece zamanın belediye başkanı ve yardımcıları katılmış, Bandırma’nın ve Balıkesir’in ilk basın şehidine ilçe müftüsü bile bulunmamış veya bulunamamıştır. Bu terslikler daha sonra da sürmüş, camiamızın müracaatına kampanyasına rağmen nedense, aslında Cihan Hayırsevener’in arkadaşları olan yerel yöneticileri gerekli ilgiyi gösterip, şehrimizin bir meydanına bu aziz şehidin adını vermek, bu yolda adını yaşatmamak yoluna yönelmemişlerdir. Sanki birileri ölümünden bu yana onu unutmak ve unutturmak istemektedirler. Oysa pek çok basın şehidinin başka yerlerde adları yaşatılmaktadır. Basın şehidi arkadaşımızın isminin yaşatılması bakımından bütün partilerin birleşmesini beklemekteyim. Çünkü bu arkadaşımız yazılarıyla hiçbir zaman partiler açısından taraftarlık gütmemiştir. Pek çok köşe yazarına yazı yazma imkanını tanımıştır. Ama ne tuhaftır ki gazetemizin yaptığı kampanya ile oluşturulan, isminin bir sokağa veya caddeye verilmesi konusunda belediye bünyesinde oyalayıcı taktiklerde bulanan, engellemeye yönelen, gazetesinde kalem oynatmış kişilerde mecliste yapılan oylamada boy göstermiştir. Sanki tüm Bandırma Cihan Hayırsevener’i unutturmaya, unutmaya gayret gösteren bir tutum içerisine girmiş bulunmaktadır. Ve hala bu tutumu sürdürüyorlar dersem yanılmam. Artık Bandırma olarak bu tutumdan vazgeçelim. İlk basın şehidi olan arkadaşımın adını bir sokağa veya bir caddeye vererek, ona sahip çıkalım düşüncesindeyim. Bunları göz önünde tutarak bizde en azından şehidimize sahip çıkalım ismini ebedileştirelim. 9. yıl dönümünde dualarla ismini yad ederken sana Yaşam gazetesi camiası olarak tanrıdan rahmet diliyor, ruhun şad olsun aziz şehidimiz diyorum. Sevenlerin ve bir avuç arkadaşın seni unutmadığını, unutturmak isteyenlerin gözlerine sokarcasına seni anarak ve seni yad ederek ortaya koyacaktır. Ruhun şad olsun.

Bu değerli şehidimizin önemli bir özelliğini de vurgulamak isterim. Gazeteci olup, gazeteci camiasının öldürülmesinde suçlu bulunduğu ilk şehit olma durumu da söz konusudur. Bütün bunlardan sonra bu değerli gazeteci arkadaşımızı ama kendi suçlarını gizlemek isteyen kitlenin ama ölümünde hiçbir suçu olmadığı halde ona vefasızlık gösterip adının ebedileştirilmesi için hiçbir çaba göstermeyen sağlığında iş birliği halinde bulunup ölümünden sonra onu unutup istemeyerek de olsa unutturulmasına, unutulmasına hizmet edenlerin bilmesi gerekir ki ona karşı izledikleri bu tutum er geç kendileri için de gerçekleştirilecektir. Onlar da ikbalden düştükten sonra veya ölümlerinden sonra unutulmaya Bandırma’da esameleri söz konusu olmayacak duruma mutlaka düşeceklerdir. Çünkü vefasızlık gösterenlerin vefasızlıkla karşılaşması kaçınılmazdır. Halkımızın meşhur sözüdür. Eden bulur sözünü ettiğim davranışlar da bulunanlar da ettiklerini bulacaklar, birileri de onları unutturacak. Bu değerli arkadaşımızı unutturmaya çalıştıkları Bandırma günü geldiğinde onları da unutacaktır.

Sözlerime son verirken Balıkesir’imizin ve Bandırmamızın ilk basın şehidi olan bu arada belki de Türkiye’nin basın camiası çerçevesinde şehit edilen ilk basın şehidi olan Bandırma sevdalısı değerli arkadaşımız Cihan Hayırsevener’i saygı, hürmet ve minnettle anıyor, kendisine ve kendisi gibi basın şehidi olan tüm şehitlerimize Tanrı’dan rahmet diliyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.