güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Ülkemizde İslam Etkisinde Kalan Toplum Kesiminin Kadına Bakış Açısı

Yazının Giriş Tarihi: 10.03.2021 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.03.2021 00:05

 

Sözün kısası dünya kadın günün kutlandığı 8 Mart ta dahil olmak üzere son günlerde yaşanan pek çok kadın cinayeti bize göstermektedir ki toplum olarak dünya kadın gününü kutlamayı hak eden bir toplum durumunda değilizdir. 8 Mart dünya kadınlar gününü milat kabul ederek kadınlarımıza bütün haklarını kullanabilecekleri erkeklerle eşit hak sahibi olabilecekleri bir toplum bir dünya vermek mecburiyetinde olduğumuzu artık idrak etmeliyiz. Gerek milat öncesi durumda gerek Mustafa Kemal devrinde dünya milletlerine örneklik ettiğimiz kadın hakları konusunda erkek kadın eşitliği konusunda sahip olduğumuz örneklik durumuna tekrar yükselmeli bu konuda laik olduğumuz yeri alırken kadınlarımıza erkeklerimiz karşısında laik olduğu yeri mutlaka vermeliyiz. Annemizin de eşimizin de kızımızın da hatta öğretmenimizin de yeri geldiğinde canımızı emanet edeceğimiz doktorumuzun da önüne çıkıp hak arayacağımız yargıcında kadın olduğunu olabileceğini unutmamalı toplum olarak kadına gereken önemi vermeliyiz.

Bütün bunlardan sonra ne yazık ki beklenmesi gereken kadın hakları konusundaki iyileşmenin aksine ülkemizde kadınlara karşı katliama varacak şekilde kadın öldürülmelerinin arttığını gördüğümüzü söyleyebiliriz. Toplumun bu konuda tepkilerine rağmen yönetim kadromuz kadınlarımızın öldürülmesinin önüne geçilmesi konusunda başarılı icraatlar yaptığını söyleyebilmemiz oldukça zordur. Evet, kadın öldürülmelerinin önüne geçilmesi konusunda etkili kanunlar ve kanun uygulamaları yeterli oranda TBMM’den çıkmaktadır dememiz oldukça zordur. Gerçi devlet olarak dünya toplumlarıyla birlikte kadın hakları konusunda birlikte kararlaştırıp imza altına aldığımızı söyleyebileceğimiz bir İstanbul Sözleşmesi mevcuttur. Medyadan öğrendiğimiz kadarıyla siyasetçilerimizin ve yöneticilerimizin bazıları radikal İslamcıların yahut İslam’ı siyasetlerine alet etmek isteyen siyasetçilerin bazı parti yöneticilerinin hatta ülke yönetiminde etkili olan bazı kesimlerin İstanbul Sözleşmesi’nden ülke olarak ayrılmamızı istediklerini öğrenmekteyiz. Eğer İslam’ı kadın hakları yönünden kadını ikinci sınıf vatandaş durumuna sokmak isteyen siyasetçilerin ve parti yöneticilerinin bu istekleri ülke yönetimini etkisi altına alıp etkilemesi gerçekleşirse ülkemiz İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarsa kadınlarımızın haklarının ortadan kaldırılması öldürülmelerinin artması şüphesiz daha fazla olacaktır. Ülkemiz kadınları erkeklerle eşit olmak Atatürk’ün kendilerine vermiş olduğu hakları korumak ve erkekler eliyle katledilmelerini durdurmak önlemek istiyorlarsa İslam kaidelerini bahane edip kendilerini kafes ve peçe arkasına itmek ikinci sınıf bir vatandaş yapmak fikrine sahip olan radikal veya ılımlı İslami anlayışı benimseyen parti ve siyasetçilere reyleriyle destek vermekten ülke iktidarı için onları seçmekten vazgeçmeleri gerekmektedir.

Şunu da vurgulamak isterim ki İslami kaideleri kadını ikinci sınıf vatandaş yapmak kadınları bu yolla erkeklerin oyuncağı ve malı durumuna sokmak isteyen bu anlayıştaki siyasetçilere ve partilere rey vermemek destek olmamak İslam’a karşı olmak demek değildir. Çünkü gerçek İslam kadına ve kadın haklarına değer veren bir dindir. Bunu en açık örneğini Hz. Muhammed eşleri ve çevresindeki kadınlarla ilişkilerinde ve uygulamalarında açıkça ortaya koymuştur. Bu konuda yukarıda gerek İslam tarihi gerekse Türk tarihi açısından örneklemelere yer vermiş bulunmaktayız. Bu nedenledir ki Osmanlı devri yahut Emevi devri dönemlerinin kadın hakları anlayışına sahip siyasetçilere particilere ve yöneticilere kadınlar olarak da toplum olarak da karşı çıkmalı Atatürk’ün inkılaplarıyla kadınlarımıza kazandırılan hakların korunmasına bütün gücümüzle çalışmalı yardımcı olmalıyız.

Gerçi bütün bunlara rağmen gerek hukuk alanında gerek güvenlik kuvvetlerinin icraat uygulamalarında sevindirici yeni uygulamalarda ülkemizde görülebilmektedir. Bunlardan en barizlerinden biride akıllı telefonlar vasıtasıyla KADES programı ismiyle adlandırılan şiddet gören kadınlara güvenlik kuvvetlerinin en seri şekilde yardımına imkan veren uygulamadır. Sözün kısası kadınlarımız yani Türk kadını ülkemizdeki gerici çevrelerin radikal veya ılımlı İslamcı çevrelerin bütün engellemelerine karşı çıkma çabalarına karşılık bu güne kadar kendilerine verilmiş haklara sahip çıkıp medeni hukuk sahasında ticari sahada siyasi sahada kendilerine yeni haklar talep etmeye bunları elde etme çalışmalarına devam etmelidirler. Bunun en kolay yolu ise kadın hakları konusunda kadınlarımızın teşkilatlanmaları ve kadınlara mahsus dernek ve cemiyetler oluşturmalarıdır. Bu cemiyetler vasıtasıyla her sahada ortak mücadeleye devam etmeleridir.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.