Sonuç olarak hazar devleti dediğimiz Musevi devletinin tebaası olarak yaşamak Türk ırkını yukarıda anlattığımız süreç içerisinde belirtilen şekilde birbiriyle yakınlaştırmış iki toplumun birbiriyle daha rahat anlaşmasını sağlayabilmiştir.
Hristiyanlarla Müslüman Araplarla rahat anlaşamayan Musevi toplumu bu nedenle İslam Türk devletleri bünyesinde özellikle Osmanlı devleti bünyesinde çok daha rahat yaşayabilmişlerdir. Bu nedenledir ki Osmanlı imparatorluğu toprakları üzerinde 1. Dünya harbi sonrasında kurulan kurtuluş savaşı vererek vücut bulan Türkiye Cumhuriyeti ile batı devletlerinin Arapları zorlaması ve Musevileri desteklemesi neticesinde kurdurdukları İsrail devleti orta Doğu’nun monarşik yapılı devletleri içerisinde demokratik birer cumhuriyet olarak yaşarlarken birbirleriyle yakın ilişki ve işbirliğine yönelmişler Musevi ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları birbiriyle uyum içerisinde olabilmişlerdir.
Ülkemizin son döneminde değişen cumhuriyet sistemimizin Arap toplumlarıyla devletleriyle ilişkisi özellikle Filistin sorunu bu iki cumhuriyeti karşı karşıya getirip münasebet ve ilişkilerini soğutmuşsa da son dönemde ülkemizin içine girdiği ekonomik sorunlarımızın dış siyaset alanındaki yalnızlığımızın ülke yönetimimizi tekrar İsrail devletiyle münasebete girip yakınlaştıracağını düşünmekte bunun işaretlerini hissetmenin mümkün olduğunu düşünmekteyim.
Sözün kısası İsrail devletiyle Türkiye Cumhuriyeti arasındaki münasebetlerin Hazarlardan itibaren Türk ve müsavi toplumlarının birlikte yaşamalarının tarihsel getirisi olarak bugün de gelecekte de devam edeceğini düşünmekteyim.
Şunu da belirtmek isterim ki İslam Türk toplumu içerisinde yaşamış önemli görevlerde bulunmuş, hatta devlet kurmuş Musevi Hazar kökenli daha sonra İslamlaşmış Türk kavmi içinden çıkmış şahsiyetler de olduğunu söyleyebiliriz düşüncesindeyim. Benim düşünceme göre Ortadoğu bünyesinde Eyyubi devletini kurmuş Selahaddin Eyyubi de Hazar kökenli Türk topluluklarından bir aşirete mensup bir şahsiyet olduğu söylenebilir.
Belki de Emevî halifesi Mervan zamanında hazarlardan esir olarak alınıp Azerbaycan’a yerleştirilen Türk kavmine mensup Musevilikten döndürülüp Müslüman yapılmış bir aşirete mensup kökenli Selahaddin Eyyubi’den bahsedilebilir kanaatindeyim. Çünkü Selahaddin Eyyubi’nin mensubu olduğu aşiret Azerbaycan sahasından Suriye sahasına inmiş bir aşiret olması muhtemeldir. Babasının Musevilerde çok kullanılan bir isim olan Eyyüb ismini Selahaddin Eyyubi’nin de Yusuf ismini taşıması bu kanaati kuvvetlendirebilecek bir durumdur.
Zaten Selahaddin Eyyubi’nin de taşıdığı Kudüs fatihi olma aşkı da Yahudi dini için önemli olan Kudüs’e sahip olma isteği de onun Musevilikten dönme İslamlaşıp Azerbaycan’dan Suriye sahasına inmiş bir şahsiyet olma ihtimalini kuvvetlendirebilecek bir durumdur.
Hazar Türklerinden olup Türk İslam tarihinde büyük rol oynamış şahsiyetlere örnek Selahaddin Eyyubi’nin gösterilmesini doğurabilir kanaatindeyim. Zaten Selahaddin Eyyubi’nin devlet kurmasından sonra ordusunun temelini Kafkasyalı Türklerden oluşturması da bunu doğrular mahiyet arz etmektedir.
Üstelik Musevi dinini oluşturan Musa peygamberin ve Yusuf peygamberin mısırla olan bağlantısı da Selahaddin Eyyubi’nin onlarla aynı yolu izleyip bir müddet mısırda faaliyet göstermesi de devletini de burada kurması da bu kanaatleri kuvvetlendirebilir düşüncesindeyim.
Şunu da belirtmek isterim ki bugünkü Musevi toplumu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin zaman içerisinde komşu olma ihtimalinden bahsedilmesi de bu iki toplumun dost veya hasım olarak zaman içerisinde ilişkilerini devam ettireceği şeklindeki düşünceyi kuvvetlendirmesi muhtemeldir.
Sonuç olarak İsrail devleti halkı ile Türkiye halkı bir zamanlar beraber yaşamış Osmanlı devleti bünyesinde hatta Türkiye Cumhuriyeti bünyesinde ortak yaşam sahibi olmuş kitlelerdir. Bugünkü İsrail devletinin vatandaşlarının pek çoğu zamanla Türkiye’de yaşamış İsrail’in kuruluşundan sonra İsrail’e göç edip İsrail vatandaşı olmuş kişilerdir. Umarız İsrail vatanları ile Türkiye vatandaşları arasında geçmişte gösterdikleri dostluk ve ilişki gelecekte de sürebilsin.