Türk Milletine Can Düşmanı Olan Milletler Hangileridir?

Biz Türkler dünya üzerinde en fazla hareket eden yaşadığı sahaları sık sık değiştiren eski sahalarını terk edip yeni yurtlar vatanlar sahibi olan bir millet olarak biliniriz. Bunun sebebi biz Türklerin atlı bozkır kültürünü en tipik örneği ile yaşayan millet olmamızda aramak gerekir. Çünkü at sayesinde sık ve süratle yer değiştirebilmiş toplumsal yaşamımız özgürlüğümüz tehlikeye girdiğinde yaşadığımız yerleri terk edip kendimize yeni yurtlar yeni vatanlar arayıp bulmuş oralarda yeni devletler oluşturmuşuzdur. Ama şüphesizdir ki bizimde her millet gibi tarih sahnesine çıktığımız ilk yurdumuz mevcuttur.

Yıllardır yapılan araştırmalar tespitler bize genellikle Asya kıtasının ortasını ilk vatan olarak göstermiştir. Orta Asya dediğimiz bu ilk yurdumuz ismimizle de anılarak perçinlenmiş Türkistan adını verdiğimiz bugün doğu ve batı Türkistan dediğimiz bu topraklar bizim asıl vatanımız olarak tespit edilmiştir. Türk tarih sahnesine bu sahada çıkmış belki bir oranda benzetme olacak ama Kurt, at, koyun, keçi gibi hayvanlarında yaşam sahası olan ortaya çıkış sahası olan bu saha biz Türkler için anavatan telakki edilmiştir.

Efsanelerimize bakıldığında Kurtla ilgili geyikle ilgili keçiyle ilgili atla ilgili pek çok efsane destanlarımızı süslemekte yazısız edebiyatımızın ürünlerinde yer almaktadır. Nitekim Oğuz Kağan efsanesinde Ergenekon efsanesinde göç efsanesin de bozkurt efsanesin de alageyik efsanesin de hep bu görüntüler tespit edilebilmekte biz Türklerin hele hele oğuzların anavatanı olarak gösterilen bu sahada olduğu dile getirilen saha olarak gösterilmektedir. Nitekim bizimle ilgili akraba görülen kavimlerde de Kurt Geyik gibi hayvanlarla ilgili yahut onlarla ilgili görülen hayvanlar göze çarpmaktadır.

Mesela Moğollarda ata olarak sarı bir köpek kabul edilirken kendilerini ayrı gören Kürtlerin efsanelerinde de kurt veya köpekle ilgili olgular İtalyanların Romus Romulos efsanesinde kurt, Almanların efsanelerin de kuzey kavimlerin efsanelerin de geyik motifi karşımıza çıkabilmektedir. Bütün bunlar bir yana biz Türkler insan olarak tarih sahnesine çıktığımız hiçbir zaman rahat bırakılmamışızdır. Bizi düşman kabul edip ortadan kaldırmaya anavatanımızdan sürmeye çalışan bizi egemenlikleri altına almaya çalışan kavimler olmuşlardır. Bazen bize galip gelmiş bizi vatanımızdan etmişler.

Bazen bize hakim olup yönetimleri altına alabilmişlerdir. Bunların bir kısmı bizim gibi atlı göçebe kültüründen olmuş bir kısmı ise yerleşik nizam yaşayan milletlerden olmuştur. Atlı göçebe yaşayan milletler bize hakim olmuşlarsa da bizden kültürce geri olduklarından kısa zamanda bizim etkimize girmiş bizim kültürümüzü benimseyip bizleşmişlerdir. Bunun tipik örneği Moğollar olmuştur. Sarı ırktan olan Moğollar uzun süre hakimiyetimizde yaşamış Cengiz dönemizden başlayarak bir müddet milletimizi hakimiyetleri altına almışlardır.

Ne var ki yeni millet olduklarından kurdukları devletin adı Moğol devleti olmuş gerek yöneticisi gerek halkı Türklerle evlilikleri nedeni ile Türkleşmişler zamanla adeta Türk olmuşlardır. Bu birliktelik doğuda kalan Türk milletlerine görünüş açısından değişiklikler getirmiştir. Bunun sonucu olan kurulan bazı devletlerin Türk devletimi Moğol devleti mi olduğu tartışmalı hale gelmiştir. Nitekim altın ordu devleti Timur devleti gibi devletler Babür devleti Moğol devletimidir Türk devletimidir. Tartışıla bilecek durumdur.

Ama biz Türkler için bizi anavatanımızdan uzaklaştırmaya doğu Avrupa’daki topraklarımızı elimizden alamaya çalışan bu konuda tehlike oluşturan asıl iki büyük millet vardır. Bunlar Çinliler ve Ruslardır. Büyük hun devletinden yani Metehan’dan başlayarak bugüne kadar Çin milleti ve Çin’de kurulan milletler sürekli biz Türkler için tehlike yaratmışlar bizleri kendileri için tehlike görmüşlerdir. Bunun sonucunda bizi durdurmak yenmek için büyük setler kaleler yapmışlar büyük ordular oluşturmuşlar ama başarılı olamamışlardır.

Çünkü sürekli akan bir suyu nasıl bir yerde hapsetmek mümkün değilse sürekli sahip oldukları at sayesinde durdurmaları mümkün olmamıştır onun üzerine Çinliler ve yöneticileri şöyle bir taktik uygulamışlardır. Türk devletleri sürekli feodal ve federal yapıda olduklarından federal yapıyı oluşturan birimleri birbirine karşı baştaki yönetime karşı kışkırtmayı ve Türk ülkesinde huzursuzluk çıkarmayı esas almışlar kendileri de bu duruma müdahil olarak Türk devletlerini yıkmışlardır. Devam edecek…