güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Türk Dünyasında Şehit ve Şehitlik Anlayışı Osmanlı Hanedanında Şehit ve Gazi Görüntüleri

Yazının Giriş Tarihi: 06.07.2021 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.07.2021 00:04

Ülkemizdeki terör olayları terör hareketleri nedeniyle görülen şehit olma şehit düşme hareketleri toplumumuzu zamanlarda toplumu daha derinden duygular yaşamaya verilen can kayıpları halkımızın şehitlik ve şehit kelimeleri üzerinde daha duygusallaşmasına neden olduğunu düşünmekteyim. Gerçi daha önceki dönemlerde de şehitlerimiz olsa da son 10 yılda terör olayları ve mücadeleleri çevremizdeki ülkelerin yarattığı terör sorunları nedeniyle askeri açıdan pek çok şehit vermemizi ortaya çıkarmaya, ağırlık kazandırmaya sebep olmuştur düşüncesindeyim. Hemen hemen toplumumuz her gününü şehit haberleri ve şehit defin törenleri ile karşılayıp, kapamakta, ülkemizin hemen hemen her yerleşim yerine bir şehit acısı düşmekte, şehitlerin aileleri ve toplumumuz üzüntülere boğulmakta daha bu acılar kapanmadan yeni şehit haberleriyle, yeni acılar toplumumuzu üzmeye, huzursuz etmeye devam edebilmektedir düşüncesindeyim. Bu şehitler ve şehit olmalar toplumumuzda şehit kavramı üzerinde tereddütler ve tartışmalar yaratma durumunu göstermeye başlamış görünmektedirler kanaatindeyim. Öyle ki halkımız artık kime şehit denileceğini, kime şehit denilmeyeceğini ayırt etmede zorlanacak bir durum yaşamaktadır düşüncesindeyim. Şehit kavramı o kadar genişletilmiştir ki, şehit tabiri o kadar kapsam genişlemesine uğramıştır ki kaza sonucu ölenlerden başlayarak görev sırasında ölenleri de kapsayacak şekilde uğradığı kapsam genişlemesi eski dönemlerin şehit kavramını adeta silme durumuna gelmiş görünmektedir. Eski dönemlerde vatan müdafaası yolunda savaşlarda düşmanla mücadele ederken ölen bireylere şehit denirken, bugün artan terör olayları nedeniyle canlı bombalar kullanılarak yapılan toplumsal suikastlar, tam tabiriyle katliamlar neticesi hayatını kaybedenler toplumsal olaylara müdahale ederken yahut adi suçlularla yapılan mücadelelerde hayatını kaybeden güvenlik güçlerinin verdiği kayıplarda şehitler listesine eklendiğinden şehit kavramı oldukça kapsam genişlemesi aksettirmeye başlamıştır. Bu yüzdendir ki Türkiye Cumhuriyeti’nin murisi Osmanlı dönemindeki şehit kavramıyla, şehitlik kavramıyla bugünkü şehitlik kavramı farklılık göstermiştir. Osmanlı Döneminde kuruluştan yıkılışa kadar yaşanan savaşlar, yaşanılan fetihler ve toprak kayıpları ordumuza ve onları yöneten kadrolara büyük can kayıpları yaşatmış, şehit kadrolarını arttırmıştır. Bunlar yetmezmiş gibi gerek merkezde yani İstanbul’da gerekse taşradaki eyaletlerde yaşanan isyan olayları da Osmanlı ülkesinin adeta bir şehitler diyarı, bir şehitler memleketi olmasını getirmiştir düşüncesindeyim. Hele Anadolu’muz yaşadığı Celali isyanları nedeniyle ve üzerinde yaşanılan vatan müdafaası gereği gerçekleştirilen savaş ve çarpışmalarla tam bir şehitlik, tam bir şehitler toprağı olmuştur. Zaten Anadolu’nun bu durumunu Mehmet Akif’in “şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda” mısrasından da anlamak mümkündür. Osmanlı döneminin asker ve tebaa açısından bir şehitler memleketi olduğu dönemde yani Osmanlı döneminde Osmanlı hanedanının gazilik ve şehitlik rütbelerine ermiş bireylerine baktığımızda şu gerçeklerle karşı karşıya kalırız.

Osmanlı devletinin kuruluş dönemi yöneticilerinin yani hanedan açısından yönetici durumundaki beylerin, padişahların kuruluş devrine ait olanlarının hemen hepsi tartışmasız gazi padişahlardır, beylerdir. Çünkü gazilik unvanının savaşa bizzat girip, savaşı yaşayarak savaştan sağ çıkan bireylere verilen unvan olduğu düşünülürse Fatih’e kadar olan Osmanlı padişahlarının hata Kanuni’ye kadar olan Osmanlı padişahlarının bir istisna ile tamamı savaşlara katılmış, savaşı bizzat yaşamışlardır. Bunun bir istisnası 2. Beyazıt’ı söyleyebilmek mümkündür. Çünkü bu padişah Osmanlı ordularının başında savaşa katılmadığı gibi yanılmıyorsam kardeşi Cem ile yaptığı saltanat mücadelelerinde de ordusunun başında yer almamış savaşı komutanları vasıtasıyla gerçekleştirmiştir. Bu padişah için belki oğlu Yavuz ile gerçekleşen mücadelesinde ordusunun başında yer aldığını söylemek mümkünse de diğer hanedan üyelerine bakılarak onun gaziliğinden söz etmek tereddüt yaratacak bir durum göstermektedir düşüncesindeyim. Osmanlı hanedanının yaratıcısı kabul edilen Ertuğrul Gazi’nin zaten adından da anlaşılacağı üzere gazi olduğu tartışmasızdır. Çünkü bugün diriliş dizisinde aksettirilen senaryo sahneleri gibi olmasa da Söğüt ve çevresini Domaniç yaylası ve çevresini Osmanlı hanedanına ve Kayı boyuna yurt yapabilmesi için çevresindeki Bizans ve Anadolu’ya etki eden Moğol güçleriyle Anadolu’daki Türkmen beylikleri ve oymaklarıyla mücadeleler yaşadığından gaziliğini tartışmak imkansızdır. Onun yerini alacak olan oğlu Osman Bey, Osman Bey’in yerini alan Orhan bey, ondan sonra Osmanlı beyliğinin başına geçen 1. Murat hepsi Osmanlı hanedanına mensup gazi beylerdir. Ancak bu savaşlar sırasında bu çarpışmalar sırasında Osmanlı yöneticisi olan beylerden hiç birisi şehit olamamıştır. Bizzat savaşa katılmalarına karşılık Osmanlı hanedanı beylerden savaş sahasında hayatını kaybedip şehit olan tek birey 1. Murat’tır. Kazandığı Kosova Savaşı’nın bitim döneminde kendisine bir şeyler söylemek bahanesiyle yaklaşıp onu hançerleyen bir Sırplının yaralamasıyla savaş sırasında hayatını kaybeden bu padişahımızın somutlaşmış hatırası olarak günümüz Kosova’sında hala ayakta duran içerisinde bu padişahın tahmit sonucu ortaya çıkan iç organlarını gömülü bulunduğu türbe Meşhedi Hüdavendigar diye anıla gelmektedir. Devam edecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.