güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TRABZON VE HAVALİSİNDE YAŞAYANLAR ÖZ VE ÖZ TÜRKTÜR -3

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Sürmene hakkında bu bilgilerden sonra şunu özetle vurgulamak isterim ki sürmene tarihi Trabzon tarihi ile iç içe geçmiş hatta özleşmiş bir tarihtir. Bu nedenle diyebilirim ki Trabzon’u tanımak için Sürmene’yi tanımak şarttır.  Şurası da bir gerçektir ki Sürmene kültürü Trabzon kültürüne kaynaklık teşkil eden temel teşkil eden bir kültürdür. Ayrıca bu yazıları derleyen biri olarak Sürmene kökenli olmanın Trabzon tarihi açısından Sürmene’ye ağırlık vermem de etkisi olduğu da muhakkaktır. Bu nedenledir ki sürmene tarihini bir kez de Sürmene’nin temsilcisi olan Sürmene Belediyesinin ağızından resmi internet sitesinden burada verilen bilgiler doğrultusunda aktarmak isterim. Bu amaç ile belediyenin internet bilgisine baktığımızda şu bilgilerin verildiğini görmekteyiz.

“Sürmene’nin tarihini Doğu Karadeniz Bölgesinin genel tarihi içinde ve onunla bir bütün olarak ele almalıyız. Karadeniz kıyısı boyunca sahile paralel olarak uzanan dağlar doğuya doğru gidildikçe sahile daha dik olarak iner. Sahilde yerleşimi mümkün kılacak düz alanlar yok denecek kadar az, bol yağmur nedeniyle dağlar orman  ve sık bitki örtüsü ile kaplıdır. Vadilerde oluşan dereler sahilden iç kesime ulaşım için doğal bir geçiş yolları oluşturmaktadır.   Bölge kültürünün, batı dünyası ile ilk tanışmasına dair efsaneler,genç bronz çağı dönemine atfedilen ve mitolojik Yunan kahramanlarının yolculuklarını anlatan öykülerdir. Eski Yunan mitolojisinde önemli bir yer tutan bu öykülerde Doğu Karadeniz sahilleri ‘KOLCHİS’,burada yaşayan insanlarda ‘KOLCHİ’ adıyla anılır. Eski Yunan denizcilerinin bu yolculukları zamanla ticari faaliyetlere dönüşerek bölge sahillerinde Pazar yerlerinin kurulmasına yol açtı.                                                                                       

MÖ.500 yıllarında bu Pazar yerleri kolonici tüccarlara ait iskelelere dönüşmesi ile Xenophon tarafından yazılan Anabasis adlı eserde Doğu Karadeniz bölgesinde TRAPEZOS isimli ilk yunan kolonisinden bahsedilmektedir.                                                                         

Daha sonraki çağlara ait tarihsel kayıtlarda Tzani adıyla anılan Doğu Karadeniz dağlı yerlileri ile karşılaşan Yunanlılar bunlarla dost olarak sahillere ulaşmayı başarmalarına rağmen daha sahilde yaşayan Kolşi’lerle pek dost olamamışlardır. MÖ. 335 yılında kendi parasını basan yunan kolonisi Trapezos uzunca bir süre serbest bir ticaret bölgesi olarak bölgenin yerli halkıyla batı dünyası arasındaki köprü olmuştur.                                                                                                  

MÖ. 114 yılında Anadolu’da Romalılarla egemenlik mücadelesine giren İran menşeli Mithridat VI Trapezos ve çevresini hakimiyeti altına alır. Fakat bir sonraki yüzyılda egemenlik tekrar Romalılara geçer. Fakat bu egemenlik değişmelerinden bölgenin yerli halkı etkilenmediği sonraki asırlardaki kayıtlardan anlaşılmaktadır.    MS.I yüzyıla ait bir haritadan geliştirildiği düşünülen Tabula Peutingeriana isimli bir Roma yol kılavuzu,muhtemelen günümüzdeki ile ilişkili gibi görünen yerleşime dair en eski bilgiyi içermektedir. Bu belgede geçen HYSSİLİME adının bugünkü Sürmene olduğu söylenebilir. Bu belgeye göre Trapezunte’den sonra Hyssilime  daha sonra da Opiunte gelmektedir ve Hyssilime; sahilde Trapezunte ile Opiunte arasında bir Roma askeri istasyonu olarak görülmektedir.   MS.550 yıllarının başında gemiyle Traapezus’dan doğuya seyahat eden Prokopius, ‘Trapezunt bölgesinden SUSURMENA köyüne ve Rize denilen yere varılır ’ bilgisini seyahatnamesine ekler. Prokopius, TZANİKA memleketi olarak adlandırdığı bölgenin yüksek kesimlerine yaptığı gezilerde seyahat namesinde anlatmıştır.

Trabzon çevresinin dağlık kesimine ve yerli halkına dair oldukça sağlam bilgiler içeren bu notlara göre asırlar önce Xenophon’nun izlediği güzergahi kullanarak Bayburt tarafından bugünkü Soğanlı dağlarını aşan Prokopius Sürmene ve Of yaylalarının bulunduğu yerleri gecerek Trapezus’a ulaşmıştır. Bu yolculuğu sırasında bugünkü Sürmene, Of yaylaları ile ilgili gözlemleri ve orada karşılaştığı dağlı yerlilerin yaşam biçimleri ile ilgili aktardığı bilgiler bölgenin bugünkü kültürel dokusunun kökleri ile ilgili önemli ipuçları vermektedir. Bu tarihlerden sonra Doğu Karadeniz bölgesi genellikle Bizanslıların hakimiyeti altında olmasına rağmen zaman zaman İranlılar, Avarlar arasında hakimiyetler değişmiştir.

İslamiyet’in ortaya çıkması ile güçlenen Araplarla Bizanslılar arasında savaşlar devam etmiş ve 715 yılında Müslüman Arapların Anadolu’ya yaptıkları seferde Trbzon’uda kısa bir süre hakimiyetleri altına almışlardır. Araplarla Bizanslıların mücadelesi X. Yüzyıl sonuna kadar devam etmektedir. Bu tarihten sonra Anadolu’ya Türk akınları başlamıştır. Malazgirt savaşı ile Anadolu’ya giren Türkler Anadolu’da bazı bölgelerde hakimiyet alanları oluşturmaya başladı.

Malazgirt savaşı ile Bizans içinde başlayan karışıklıklar sonucu Gürcistan kraliçesi Thamar’ın yardımıyla Trabzon’da Trabzon Rum İmparatorluğu Kommenos hanedanı tarafından kurulur (1204 1222). Bu tarihten sonra Trabzon yöresi ve Karadeniz bölgesi bir çok Türk boylarının akınına uğramış bazen hakimiyet sağlanmış bazen savaşlar kaybedilmiştir. Trabzon’un Türkler tarafından kesin alınışı  1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından gerçekleştirilir.   Sürmene kelimesine ‘Sürmene’ olarak ulaşılabilen en eski kaynak 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethinden sonra idari bölümde  bir nahiye ismi olarak gösterilmiştir. Humurgan ismi ise 1583 yılında Trabzon Sancağı  Mufassal Tapu Tahrir defterinde Zaruha (Soğuksu,Orta, Çamlıca,Çarşı mahalleleri) köyünün bir mahallesi olarak gösterilmektedir. 1832-1834 yıllarında yaşanan Tuzcuoğlu isyanlarından sonra yanarak tahrip edilen Sürmene çarşısı (Halanik şimdiki Zeytinli mahallesi) dağıtılarak Manahos deresi vadisindeki köyler için bu vadinin ağzındaki Humurgan köyünde haftanın bir günü pazar kurulmaya başlandı.     

Tuzcuoğlu isyanından sonra 1854 yılında yayınlanan vilayet nizamnamesine göre; Sürmene bir nahiye ve bu nahiyeye bağlı 69 köy olarak yeniden teşkilatlandırılmış 1870-1871 tarihine kadar nahiye olarak Of kazasına bağlı olan Sürmene 1871-1872 ‘den itibaren merkez kaza olan Trabzon’a bağlanmış 1873 yılında ise kaza olmuştur. 1876 yılında belediye açılarak faaliyete geçmiştir. 1903-04-05 tarihlerinde yayınlanan Trabzon salnamelerinde bütün kazada 26.930 ev,29 han,390 dükkan 340 mağaza, 163 değirmen ve büyük küçük 318 fırının bulunduğu yazılmaktadır.     

Hükümet konağı Trabzon salnamelerine göre Araklı konak önünde bulunuyordu ve yaz mevsiminde Sürmene’ye (Gölansa’ya;şimdiki devlet hastanesi civarına) taşınırdı. Bu taşınma işlemi kaymakamlık, nüfus,ve tapu daireleri için söz konusu idi. Daha sonra kurulan Askerlik şubesi, telgrafhane, ve belediye çarş’i kebirde kurulduğu için bunların taşıması söz konusu değildi. Bu durum 1914 yılına kadar devam etti.1915 yılında I.dünya savaşı nedeniyle ilan edilen seferberlik esnasında resmi dairelerin dağınıklığı sorun yarattığı için bugünkü hükümet konağının bulunduğu arsada  kırmızı tuğlalarla tek katlı bir bina yapılarak buraya taşınmıştır. Bu bina 1916’daki Rus işgalinden önce evrakları Ordu’ya nakledilerek askeriye için fasulye deposu yapılmış daha sonrada yakılarak Rusların binayı kullanması engellenmiştir.  

Cumhuriyetin ilanından sonra 1926 yılında yine aynı yerde Arap kaymakam diye tanınan kaymakam Saadettin Goloğlu tarafından hükümet binası inşa edilmiştir.   

Sürmene ilçesi; 40 derece 55 dakika enlem, 40 derece 05 dakika boylam koordinatlarında ,Trabzon ilinin 36 km. doğusunda Trabzon_Rize karayolu üzerinde ve doğusunda Of, batısında Araklı, ilçeleri,kuzeyinde Karadeniz ve güneyinde Köprübaşı ilçesi ve Gümüşhane ili ile komşudur. ilçenin yüzölçümü 473 kilometrekare iken Köprübaşı beldesinin ilçe olarak Sürmene’den ayrılması üzerine yüzölçümü yaklaşık olarak 312 kilometrekare kalmıştır.

İlçe nüfusu 2000 yılında yapılan sayımda 37.044 olarak tesbit edilmiş olup belediye dahilinde yaşayan nüfus ise 17.029 olarak belirtilmiştir. Bu nüfus sayıları yaz ve kış aylarında oldukca fazla miktarda değişkenlik göstermekte olup yazın bu nüfusun 60-70.000 civarına çıktığı tahmin edilmektedir.  

İlçemiz gerek konumu gerekse sosyal yapısının diğer ilçelerden farklı olması dolayısı ile bir cazibe merkezi durumundadır. Belediyemizin yapmış olduğu alt yapı çalışmaları %95 bitmiş durumdadır ve buna bağlı olarak gerçekleştirilen üst yapı çalışmaları (cadde, tretuar düzenlemeleri, sanat yapılar) çevre belediyeler ve gezmeye gelen misafirlerimizden büyük takdir almaktadır.”

Bugüne kadar verdiğimiz bilgiler ile Trabzon ve ahalisinin ilk çağlardan günümüze Türk kökenli olduğunu vurgulamış durumdayız. Hakikaten Trabzon ve ahalisi ilk çağdan ve günümüze gelene kadar orta asyalılar turhaniler tarafından iskana uğramış onların yerleşim yeri olmuştur. Trabzon ve ahalisinin Osmanlı döneminde ki kabaca ikinci  mahmut döneminde ki devri yaşamına kadar getirdiğimiz tarihi bundan sonra bazı farklııklar göstermiştir. Çünkü ikinci mahmut döneminden Cumhuriyet dönemine kadar geçen devrede Trabzon ahalisi Osmanlı merkezine saltanatına sıkı sıkıya bağlı kalmamış isyanlar, el değiştirmeler yaşanan bir saha olmuştur. Bu nedenle diyebilirim ki Trabzon ahalisinin İstanbul’a yani merkeze bağlı son dirayetli valisi hazinedar süleyman paşa yada bir başka adıyla kuğuzade Süleyman paşa olmuştur. Bu nedenledir ki yazı dizimizin ikinci bölümünü kuğuzade Süleyman paşanın hayatı ve hayatı hakkında ki bilgiler ile başlatmak durumunda kalacağız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.