“Sürmene Tarihi
Arazinin engebeli ve gür ormanlarla kaplı olması, bölgenin bol yaftış almaş, ve bunun gibi birçok doğal aksaklıklar sebebiyle bölgede arkeolojik çalışmalar yapılamamıştır. Ancak Türk Tarih Kurumuzun yapmış olduğu araştırma sonuçlarınagöre bölgede 31 sun’i ve 3 tabi mağara olduğu tespit edilmiştir.
Sürmene kazasının bulunduğu bulunan maden ocakları cüruflarının bolluğu bu bölgede bol miktarda maden işletmeciliğiyapıldığının bu kanıtı niteliğindedir. Aynı zamanda Sürmene’nin kurulduğu yerin doğal şartlarına bakınca tarıma elverişsiz yüzey şekilleri sebebi ile bölge insanının geçim kaynağını sağlamak için yeni olanakla) aradığını da söyleyebiliriz. İnsanlar geçimlerini sürdürmek için ticaret ve madencilik yapmaya başlamışlardır.
Anadoluda Hitit Çağı döneminde Hititlerin Karadeniz’deki madencilikle ünlü kavimlerle iyi ilişkiler kurdukları bilinmektedir. Mezopotamya'nın sağından kuzeye doğru uzanan ülkelerden geçip
Karadeniz’in sahillerine ulaşan tarihi ticaret yolunun Hitit’ler için çok önemli olduğu, Karadeniz’in
kuzeyine Yunan ve Perslcr gelmeden buradaki patika yolunun Hitit’ler tarafından yapıldığı sanılmakladır. Burada madencilikle ünlü kabile Halybler’le ilişkiler kurduklarım görüyoruz.
Hu bölgenin Özellikle sürekli işgallere yağmalara uğramasının sebebi bölgedeki önemli ticaret yollarına hâkim olmak Yeraltı zenginliklerini ele geçirmektir. Eskiçağlardan beri bu bölge yukarıdaki
sebeplerden dolayı sürekli işgallere maruz kalmıştır.
Yunan kolonicilerinin M Ö.VIII.yüzyılda Ege ve Akdeniz sahillerine egemen olduktan sonra nüfus
fazlasını yerleştirmek, hammadde ve pazar ihtiyacını gidermek için yeni yayılım alanları aramışlar-
dır Hu arayış içinde Karadeniz’e gelip buralarda koloniler kurmuşlardır. Kimmerler’in M.Ö.VII.yy.’
da Karadeniz'in kuzeyinden gelip Anadolu’yu istila etmeleri, Karadeniz’deki kolonizatör devletlerin
yıkılmasına sebep olmuştur. Yunan Kolonileri yıkıldıktan sonra bölgede güçlenmeye çalışan Milet
Kanalizasyonu vardır (MÖ 650) Persler döneminde ise Pont Satraplıgı olarak yönetilen bölge şu sınırlar içerisini kapsamaktaydı; Yozgat, I r/urum, Erzincan, Gümüşhane, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Çorum, Amasya. Tokat ve Sivas bölgesini içine alan büyük bir Satraplıktır.
Pontus Devlet, aslında ileri sürüldüğü gibi Yunan kökenli bir devlet değildir. Bunun aksine Yunanlılar bölgeyi Poniuslardan geri almak için onlarla çok kanlı savaşlar yapmışlardır bunların en önemlileri V Mıthradatcs döneminde yapılmıştır.
Roma döneminde; Trabzon un sınır bölgeler için önemi büyüktür Özellikle Roma nın doğu sınırı
Rize'ye çekilince hem Trabzon'un buna bağlı olarak da Sürmene'nın önemi çok fazla artmıştır. Bu
dönemde İran’la yapılan savaşlarda doğudaki askerî üs olarak büyük öneme sahip olan Sürmene yeniden inşa edilmiştir. Askerî üs olarak kurulan şehir özellikle stratejik noktaları el altında tutmak için stratejik bir noktada kurulmuştur. Zamanla Karadere’nin taşıdığı alüvyonlarla tabı liman şekline gelen ona bataklık şeklini almıştır batılı yazarların yazdığı sıtma hastalığı da buradan ortaya çıkmışın Bizans Dönemi; bu dönemde Trabzon ve çevresindeki kaleler onarılmıştır. Justımamıs (S27 v,s,
zamanında bölgenin önemi üzerinde durulmuştur. Justinianus döneminde Trabzon’a bol ve sürekli su temini için su kemerleri yaptırdığını görüyoruz. Bizans döneminde buralara gönderilen valiler ve seçkin komutanlar tarafından yönetilmişlerdir. Bizans, özellikle bu bölgeyi elde tutmak için çeşidi dirilten ayetler öne sürmüştür. Stratejik noktalarda bulunan kalelerin dibinde yalan ya da kale duvarlarında kanları bulunan sürgün edilmiş ve daha sonra öldürülmüş keşişleri kullanmıştır. 528 yıllarında Trabzon ve çevresinde yaşayan Can izan Sanni adlı kavimlerin henüz Bizans hâkimiyetine girmedikleri görülüyor. Bu dönemde yapılan İran savaşlarında saldırı yeri olarak Sürmene nin kullanılmayarak Rize’nin kullanılmasının da sebebi arkadan gelebilecek olan olası bir saldırıdan korunmaktır.
Anadolu'da Türk hâkimiyeti dönemi; Bu dönemde Türkler Trabzon'u hâkimiyetleri altına almamışlardır Burada büyük etken Trabzon'daki yöneticinin denge politikası izleyerek Türkmen beylikleri arasındaki çalışmayı iyi kullanmasıdır. Trabzon valileri bu dönemde Bizans’tan bağımsız hareket ediyorlardı. Bu dönemde Türklerle Trabzon valileri savaşmamışlardır. Sürekli anlaşmalar imzalayarak varlıklarını devam ettirmişlerdir.
Trabzon İmparatorluğu Döneminde; İstanbul ihtilalle çalkalanırken İmparator Manuel Kommenos mı (1143 1 ISO) ölümünden sonra tahta varisi küçük olduğu için İmparatoriçe Maria'nın oğlu geçer Yaşı küçük olduğu için İmparatoriçe tarafından İmparatorun yeğenlerinden biri olan Aleksius Komnenostı seçer. Bu seçim Komnenos ailesi mensuplarını ve diğer kimseleri huzursuz eder. Komnenos sülalesi son olarak darbe girişiminde bulunmuşlardır. Karadeniz'de vali olarak görev yapan Andronikos Komnenos, 11. Aleksius'u kurtararak yönetime el koymuştur. Ancak daha sonra Aleksius’u öldürerek
tahta geçmiştir ki bu kişi Bizans'ı yöneten son Komnenos sülalesi mensubudur. Andronikos 1185'de çıkan ayaklanma sonucunda halk tarafından zalimce öldürülmüştür. Bizans tahtına bu tarihten sonra Angelos hanedanı mensupları geçmeye başlamıştır. Bunların ilki II. İsaakios’dur.
İstanbul’daki ihtilal sırasında Andronikos’un oğlu Manuel de gözlerine mil çekilerek öldürülmüştür. Manud'in iki oğlu da hapse attırılmıştır. Andronikos'un kızlarından biri olan Gürcistan kraliçesi Thamar bu iki kardeşi İstanbul’daki hapishaneden kaçırarak Doğu Karadeniz bölgesine getirmiştir.
Kaçırırken de yüklü bir Bizans mücevher hâzinesini de götürmüştür. Bu olaylardan sonra İstanbul da sular durulmamış baştaki aile kendi arasında ayrılıklara düşmüştür İsaakios ağabeyi taralından tahttan indirilerek gözlerine mil çektirilmiştir. Hapisten kaçarak halıya sığınmış. Bu dönemde batıda doğu üzerine hazırlanan bir haçlı seferi vardır. Isaakios’un kışkırtmalarıyla İstanbul a gelen ordu İsaakios u tekrar tahta geçirmiştir. Halk bu durumu kabullenmeyince yeni bir isyan çıkmış oldu. İstanbul surları dışında bekleyen Latin ordusu her türlü mukavemete vararak İstanbul u işgal etmişler ve Latin hâkimiyetine almışlardır. İşgalden sonra 3 gün ülkede katliam yapmışlardır. 1204 yılında Latin hâkimiyetine giren İstanbul'dan göç eden bazı kesimler
Bizans m hâkimiyetinin devam ettiği bölgelere giderek buralarda devlet kurmuşlardır. Trabzon da Bizans hâkimiyetinin devam ettiği yerlerden biriydi; ancak burada, bu işgalin 18 yıl öncesinde bir devlet kurulmuştur. Komnenos'ların iki veliahtı Gürcistan'dan aldıkları ordu ile Trabzon üzerine yürüyerek Nisan 1204 yılında burayı ele geçirmişlerdir. İki kardeş buradan batıya ilerleyerek Karadeniz bölgesini sahil boyunca hâkimiyetleri altına almışlardır.
Trabzon Rumları ile Selçukluların karşılaşması Anadolu Moğollar tarafından istilası döneminde olmuştur.Moğollar Kırım sahillerindeki Suğdak'ı işgal etmeye başlayınca oradan sürekli Anadolu ya göç başlamıştır. Trabzon Rumları güçsüz kalan yağma etmiştir. Bunun yanında Karadeniz dek, Türk tüccar ve ticaret gemilerin, yağma etmeler, sebebi ile 1228 yılında Trabzon karadan ve denizden Selçuklular tarafından kuşatılmıştır. Denizde çıkan fırtına sebebi ile deniz kuşatması kaldırılmak zorunda kalındı. Karada da büyük bir yağmur başlayınca dereler taşmış bentler yıkılmış ve ordu zor durumda kalarak geri çekilmek zorunda kalmıştır.