güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Trabzon Havalisinde Yaşayanlar Öz ve Öz Türktür – 6

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

4. Ordu Komutanı Cemal Paşa, 3 Temmuz 1915 tarihinde Başkomutan Vekili Enver Paşa'ya çok gizli ve kişiye özel olarak çektiği telgrafta "... 4ncü Ordu mıntıkaları dâhilinde göç ettirilen Ermenilerin mal, can ve namuslarının tamamen muhafazasını temin için tarafımdan lazım gelenlere en kati emirler verilmiştir. Diğer mıntıka ve vilayetlerde de meseleye lüzumu kadar ehemmiyet verdirmek ve göç ettirilen Ermenilerin güvenliklerinin sağlanması ve her türlü tecavüzden korunmalarını temin için bilhassa taraf-ı devletinizden kesin ve şiddetli emirler verilmesini istirham eylerim..." demektedir. Osmanlı yöneticilerinin verdikleri bütün emirlerde göç sırasında Ermenilere insanca davranılması ısrarla ve birçok defa bildirilmiştir. 15 Mart 1917 tarihinde, 4ncü Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın şifreli telgrafı buna bir örnektir: "C 14.3.333, Giden Ermenilerin araba ve hayvanlarını satınız. Fakat bu adamların zarar görmelerini kabul edemem. Aranızda teşkil edeceğiniz bir Satış Komisyonu vasıtasıyla bu araba ve hayvanların hakiki kıymetlerini tayin ediniz ve sahiplerine o suretle ödemede bulununuz”.

Ermeni meselesini daha iyi anlayabilmek için savaş esnasında Osmanlı Devleti'nin müttefiki olan Alman konsoloslarının yazışmalarına göz atmakta da büyük fayda vardır. 15 Mayıs 1915 tarihli Erzurum Konsolos Vekili Scheubner- Richter'in Alman sefiri Wangenheim'a gönderdiği telgrafta aydınlatıcı bilgiler bulunmaktadır. Konsolos, telgrafta Osmanlı Devleti'nin, Ermeni sorununu ele alışında hata yaptığını, Rusların bu hataları kullanarak Ermenileri kışkırttığını, Ermenilerin Türk yayınlarına kuşkuyla baktığı için tarafsız olmayan Rus kaynaklarından bilgilendiğini ve Ermenilerin, Rusları doğal koruyucuları olarak gördüğünü belirtmektedir.

Scheubner-Richter, Rusya'nın Ermeni olayında Almanya'ya karşı avantajlı olmasından belli ki rahatsız olmaktadır. Berlin, bir taraftan Osmanlı Devleti'ne destek verirken diğer taraftan da Ermenilere, kendilerinin yanında oldukları ve soykırıma karşı korudukları mesajını vermektedir. Ermenilere sempati beslediği telgraftaki dilinden anlaşılan Scheubner-Richter, bölgede bir katliam olması ihtimalinin oldukça düşük olduğunu belirtmektedir .

İstanbul'daki sefir Wangenheim'ın, Alman Şansölyesi Bethmann Hollweg'e gönderdiği Anadolu'da görevli misyoner Blank'ın ek raporlarını içeren telgraf Sevk Kanunu'nu konu almakta ve ilginç ifadeler içermektedir. Bu misyonerler Anadolu'yu Hıristiyanlığa ait kabul etmekte ve bu psikoloji ile hareket etmektedirler. Silahlı Ermeni çetelerinin faaliyetlerinden sivil Ermeni ve Müslüman halkı korumayı amaçlayan Sevk Kanunu'nu, "Orta çağa ait bir görüş"         olarak niteleyen bu

misyonerler, Türklerin bu duruma sevineceğinden bahisle " Türklerin gün ışığına çıkan şeytani sevinçlerini görseniz" gibi fanatik ifadeler kullanarak, bu ek raporlardaki çelişkileri ortaya koymaktadırlar. Blank, ne kadar fanatik olsa da bu raporlarda gerçeği yansıtan ifadeler kullanmıştır. Sevk ile ilgili verdiği bilgilerde yoğun güvenlik tedbirlerinin alındığını, taşkınlıkların önlenmesi için çaba harcandığını ve Türklerin, vurulması söylenen sokak köpeklerine acıyıp evlerine aldığını belirtmektedir.

Alman Belgelerinden anlaşıldığı kadarıyla Berlin'in, sefirlerin, konsolosların ve misyonerlerin bakış açıları bir bütünlük arz etmemektedir. Ermeni çetelerinin faaliyetleri, bu duruma karşı gelişen intikam saldırıları devletin uyguladığı sert tedbirler Sevk işlemini oldukça karmaşık bir hale getirmiştir. Bu sıkıntılı süreçte Alman politikası da farklı süreçlere girmiştir. Bir taraftan Osmanlı Devleti ile olan ilişkiler, diğer taraftan Rusya'ya ve Ermenilere karşı alınması gereken tavır Almanya'yı çok yönlü bir politika izlemeye sevk etmiştir.

5 Ağustos 1915 tarihinde Erzurum Konsolos Vekili Scheubner-Richter'den İstanbul Büyükelçisi Hohenlohe-Langenburg'a yazılmış telgraf tehcirle ilgili önemli bilgiler içermektedir. Buradan edindiğimiz bilgilere göre Trabzon vilayetinde gerçekleştirilen sevk işlemlerinde insanlara sadece birkaç saat verildiği ve eşyalarını satamadıkları, yola yaya olarak çıktıkları ifade edilmekte ve bu olaya dayanarak Alman Konsolos Vekili tarafından birtakım çıkarımlarda bulunulmaktadır. Konsolos'un ifadesi telgrafta aynen şöyle geçmektedir: "Trabzon'da da Ermeni erkeklerin neredeyse tamamının öldürüldüğü söyleniyor. Gerçekten de Erzincan'da bulunduğum sırada oradan geçmekte olan Ermeniler arasında neredeyse hiç Ermeni erkeğe rastlamadım."

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.