güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Trabzon Havalisinde Yaşayanlar Öz ve Öz Türktür – 6

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Taşnaklar, Rus Çarlığı'nın "böl, parçala, yönet" politikasının Kafkaslardaki uygulayıcısı olmuştur .

Taşnakların Baş-Gyarninsk birliği komutanı Yarbay Melik-Şahnazarov'un ayrı bir Ermeni tümenine gönderdiği 7 Kasım 1918 tarihli acil damgalı raporunda ise, bölgenin bütün köylerini bombaladıklarını, 30 Türk köyünü ele geçirdiklerini ve geri kalan 29 köyü de bombalamak amacıyla harekât izni istediğini iletmektedir. 1938 yılında Ermeni tarihçi Lalayan'ın yayınladığı bir başka raporda, Taşnak subayı 1920 yılında Beyazıt-Vaaram bölgesinden şunları dile getirmektedir:

"Basar-Geçar’daki Türk nüfusu ayırt etmeden imha ettim. Bazen kurşunlara yazık olmasın dersin ya. Bu köpeklere karşı en etkili yol, çarpışmadan sonra sağ kalanları toplayıp kuyuların içine tıkmak ve bir daha dünyada bulunmamaları için yukarıdan ağır kayalarla ezmek. Ben de öyle yaptım. Bütün erkekleri, kadınları ve çocukları topladım, benim tarafımdan atıldıkları kuyuların içinde kayalarla ezerek hepsinin hayatına son verdim. ’’

Taşnaklar, bastıkları köylerde çeşitli işkenceler uyguladılar. Ermenilerin içinde bulunduğu parasal krizi bu şekilde aşmaya çalıştılar. Valilerin hazırladığı raporlarda Müslümanlara yapılan saldırılar ve yağmalama olayları geniş bir şekilde yer almaktadır.

Taşnak kaynakları, Ermeni köylülerinin Ermeni hükümetinin zorbalıkları altında yaşadıklarını açıkça ortaya koymaktadır. Taşnak Hükümeti Komiseri V. Agamyan'ın ordudan kaçanları engellemek bahanesiyle açılan soruşturma veya mahkeme olmadan insanları cezalandırdığı ve kurşuna dizdiği belgelerde görülmektedir. Ermeni gönüllü birlikleri, Ermenistan ve çevresinde anarşi ve yağma faaliyetleri yürüttüler. Taşnaklar, 1918 yılında 35 yaşına gelmiş bütün erkekleri askere çağırmış ve Türkiye'ye karşı savaşmaları içi gönüllü birliklerini tekrar kurmuştur.

Komitelerin faaliyet alanları genelde Anadolu vilayetleri olmuştur. Trabzon'da faaliyet gösteren Ermeni komitesi de Hınçak ve Taşnak komiteleriyle işbirliği halinde çalışmıştır. Bu komiteler Trabzon vilayetinde 1890'lı yılların başlarında teşkilatlanmaya başlamıştır. Komitelerinin merkezi konumundaki Trabzon'da komiteye gerekli talimatları içeren mektuplar yazan Trabzon Avusturya Konsolosluğu hizmetindeki Bedros Marmiyan hakkında tahkikat yapılması Trabzon vilayetine bildirilmiştir .

1915 Şubat ayında Tiflis'teki Bütün Ermenistan Milli Kongresi'nde Taşnaksütyun Partisi'nin askeri kanat temsilcisinin yaptığı konuşmayı içeren belge şöyledir:

"Bilindiği gibi, Rus hükümeti savaşın başında Türk Ermenilerini silahlandırarak, savaş için hazır hale getirmek amacıyla hazırlık gideri olarak 242 bin 900 ruble verdi. Gönüllü birliklerimiz Türk ordusunun savunma hattını yarıp, ayaklananlarla birleşerek cephe ve cephe gerisinde anarşi yaratmak ve bununla birlikte Rus ordularının geçişini ve Türk Ermenistan 'nın ele geçirilmesini sağlamak zorunda. ”.

Taşnak komitesinin faaliyetleri Anadolu’nun pek çok şehrinde olduğu gibi Trabzon’da da etkilerini göstermiş ve yapılanmasını gerçekleştirmiştir. Anadolu ve Tiflis komiteleriyle irtibatı bulunan Trabzon Ermeni Komitesi'nin üyelerinin isimleri Babıâli'ye bildirilmesine rağmen yakalanmaları konusunda kayıtsız ve gevşek kalındığına dair Zabtiye Nazırı Nazım Paşa şikâyette bulunmuştur. Komite üyeleri bölgedeki Ermeni tüccarlar vasıtasıyla bölgeye silah ve zararlı yayın sokmaktaydılar. Trabzon'da ortaya çıkarılan Ermeni komitesi reisi, üyeleri ve bazı şahıslara İstinaf Mahkemesi tarafından çeşitli cezalar verilmiştir. Reislerine idam, dört kişiye ömür boyu hapis, yirmi iki kişiye ise on beşer sene kalebendlik cezası verildi.

Taşnak komitesi yeni kurulan devletin başına geçmiş ve Ermenileri daha zor durumlara sokmuştur. Yeni kurulan Ermenistan demokratik bir cumhuriyet gibi görünse de Kaçaznuni'nin şu ifadeleri durumun böyle olmadığını ve Taşnakların, ittihatçı kültürle Ermenistan'ı yönetmeye çalıştığı açıkça ortadadır:

"Gerçekte bizim parti hem yasama organını hem de hükümeti kendi kontrolü altına almak istiyordu. Açıkça bir diktatörlük ilan etmeye cesaretimiz (ve de imkânımız) yoktu. Ermenistan’da ittihatçı bir çizgi (demokratik yönetim bayrağı altında parti diktatörlüğü) izlemeye çalışıyorduk. Hâkimiyet, resmen parlamentoya ve onun kurduğu hükümete, fiilen ise partiye ve onun organlarına aitti ”.

Kaçaznuni, yaptığı stratejik planlarda Güney Kafkasya'da başarılı olamadıklarını dile getirmektedir. Dünyaya açılabilecekleri tek ülke olan Gürcistan ile sorunlar yaşanırken Azerbaycan ile de savaş halindeydiler. Bu durumda bile Taşnak yönetiminin Müslüman ülkelerdeki faaliyetleri kabul edilemez bir görüntü içermektedir. Kaçaznuni, bu durumu şöyle ifade etmektedir: "Müslüman bölgelerde idari yöntemlerle düzen sağlayamadık; silah kullanmak, ordu sevk etmek, yıkmak ve katliam yapmak zorunda kaldık, hatta bu konularda da başarısız olduk ki bu da hiç

kuşkusuz iktidarın prestijini sarstı" .

Kaçaznuni, Güney Kafkasya'da Ermenistan'ın iyice yalnızlaştığını, Gürcistan ve Azerbaycan ile ilişkilerinin çok kötü olduğunu ve bu durumdan kurtulmak için Rusya'nın siyasetini desteklemenin bir zorunluluk olduğunu ifade etmiştir. Bu durumu "EDP Taşnaksütyun'un yapacağı bir şey kalmadı. " diyerek özetlemektedir.

Bunun üzerine Taşnak partisinin kendi varlığına son vermesini en mantıklı yol olarak görmektedir. Rusya ile dost olabilmek için Ermenistan'ın kendisinin Bolşevik olması gerektiğini düşünmektedir.

Türkiye Ermenileri, birçok kez Taşnakların kendilerini temsil etmeye hakkı olmadığını vurgulamışlardır. Ermeni tarihi üzerine birçok önemli eser vermiş olan Prof. Leo, Ermeni milli hareketinin, Türkiye Ermenilerine Transkafkasya'dan sokulduğunu veya büyük devletler tarafından dayatıldığını, yoksa nesnel şartların ürünü olmadığını belirtir. Yıllar sonra Rus Çarlığı'nın Kafkasya Valisi Vorontsov- Daşkov, "Ermeni meselesi diye bir şey yoktu, Ermeniler arasında herhangi bir ayrımcılık yoktu, meseleyi biz kendimiz yarattık" diyecektir.

Kaçaznuni, arkadaşına hitaben yazdığı metinde Taşnak yönetiminin faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan durumu şöyle özetlemektedir:

"Sevr Antlaşması imzalandığında biz hala bazı ümitler besleyebilirdik. Bugün aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Üzerinde bir tek Ermeni’nin yaşamadığı Ermeni vilayetlerini Türkiye’den kim talep edecek? Türk ordularım ve Kürt aşiretlerini oradan kim kovacak? Türkiye Ermenilerinin dünyanın her tarafına dağılmış olan sefil kalıntılarını kim toparlamalı, evine geri getirmeli, yıkılmış ülkeyi kalkındırmalı, iş ve yaşam imkânını kim sağlamalıdır? Uzun sınırları kim korumalı ve Türklerin ülkemizin içlerine dolmalarını kim engellemelidir? Biz hem Bolşeviklerin hem de Türklerin düşmanı olan İtilaf devletlerinin kampındaydık. Türkiye’den "denizden denize" Ermenistan talep etmekteydik... Hem Kilikya'yı, hem Harbert’i, hem Sivas'ı hem de Trabzon 'u ".

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.