güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

Trabzon Havalisinde Yaşayanlar Öz Ve Öz Türktür – 6

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Ermenilerin, I. Dünya Savaşı'nda çıkarttıkları huzursuzluklar Osmanlı Devleti'ni radikal tedbirler almak zorunda bıraktı. 27 Mayıs 1915'te Talat Paşa'nın imzasıyla çıkan belgede Ermenilerin, bulundukları bölgelerden alınarak Diyarbakır Vilayeti'nin güneyine, Fırat nehri vadisine ve Urfa-Süleymaniye bölgelerine gönderilmeleri yöneticilere bildiriliyordu .

Bu araştırmada I. Dünya Savaşı 'nda Ermenilerin, Trabzon ve çevresindeki faaliyetleri ve Osmanlı Devleti'nin bu faaliyetlere karşı aldığı tedbirler incelenecektir. Bu bağlamda Ermenilerin, yabancı devletlerle ilişkileri ve Ermeni kilisesi'nin bölgedeki faaliyetleri de ayrıntılı olarak incelenmeye çalışılacaktır.

1915 Ermeni olayları bütün yönleriyle incelenmiş olmakla beraber konunun bazı yönleri yine de tam olarak ele alınamamıştır. Trabzon'da yaşanan olaylarla ilgili bir kaç çalışma yapılmış olmakla birlikte, konu bütün yönleriyle aynı çalışma içinde incelenmemiştir. Bu çalışma, arkalarına büyük devletlerin de desteğini alan Ermenilerin, İran ve Doğu Anadolu'nun önemli ihracat ve ithalat limanlarından birisi olan Trabzon'da hangi amaçlarla ve ne tür faaliyetlerde bulunduklarını ortaya çıkarması açısından da önemlidir.

Ermeni Sorunu, birçok ülkenin çıkarının çakıştığı çok yönlü ve karmaşık bir uluslararası sorundur. Türkiye'de ve Dünya'da birçok araştırmacı, tarihçi ve konu ile ilgilenen uzman, Ermeni Sorunu'nun değişik yönlerini ele alarak araştırmış ve çeşitli eserler yazmıştır. Bu tez çalışmasında da konunun özel ve küçük bir parçası ”I. Dünya Savaşı'nda Trabzon ve Çevresi'nde Ermeni Faaliyetleri" başlığı altında incelenmeye gayret edilmiştir.

Birinci Bölüm'de, Ermeni tarihi hakkında kısa bir bilgi verildikten sonra meselenin ortaya çıkışı, Ermeni komitelerinin faaliyetleri ve Osmanlı Devleti'nin tutumu ele alınıp incelenecektir. İkinci Bölüm'de, Trabzon ve çevresinin coğrafi ve iktisadi yapısı, tarihsel gelişmeler ile idari ve nüfus yapısı hakkında temel bilgiler verilecektir. Üçüncü Bölüm'de, 1878 Berlin Antlaşması ve ardından gelen 1895 Trabzon Ermeni Faaliyetleri, bölgeye Rusya'dan Ermeni göç ve iskânı ile bu gelişmeler içinde Ermeni Kilisesi'nin faaliyetleri incelenecektir. Dördüncü Bölüm'de, I. Dünya Savaşı'nın çıkışı ve savaş yıllarında Trabzon ve çevresinde yoğunlaşan Ermeni faaliyetleri ile 1915-1916 Trabzon ve çevresinden Ermenilerin sevki ile savaş sonrası bölgenin genel durumu ele alınacaktır.

BİRİNCİ BÖLÜM

ERMENİ MESELESİ'NİN ÇIKIŞI VE GELİŞMESİ

1.1. Ermeni Toplumu'nun Dinamikleri Ve Osmanlı Devleti'nde Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı

İlk olarak 1821 Mora İsyanı ile birlikte Anadolu'da yaşayan Rumlar sadece bir dini grup olmakla kalmayıp, siyasi bir topluluk olmaya başladılar. Gayrimüslim kitleler süreç içerisinde Osmanlı sisteminden kopmaya başlamışlar, başta Rusya, İngiltere ve Fransa'nın desteği ile siyasete soyunmuşlardı. Bu durum diğer milletlere de örnek olmuş Trabzon örneğinde görüldüğü gibi, Ermeniler de bu sürece yabancı kalmamıştır. Ermeni milletinin XIX. yüzyılın sonlarından itibaren meydana gelmeye başlayan isyan hareketlerinin temeli, yakın zamanda meydana gelen gelişmelerin bir ürünü olmayıp, iki millet arasında ilişkilerin kurulmaya başlandığı ilk zamanlara dayanmaktadır.

Bizans tebası iken Türk hâkimiyeti altına alınan çeşitli milletlerde "İstiklal Ruhu"nun sönmediği ve bunların daima batıdan gelecek bir yardımla kurtulacaklarına inandıkları da bilinmekteydi. Ona rağmen, özellikle Osmanlı Devleti'nin hâkimiyet dönemi başladıktan sonra, Ermeniler dâhil bu toplulukların özgün kimliklerini geliştirip muhafaza etmeleri ve adil, hoşgörülü bir idareyle her yönden geniş bir hürriyet ve huzur ortamında varlığını sürdürmeleri için gerekli düzenlemeler yapıldı.

Osmanlı yönetiminin, Ermenilerin dışarıyla, özellikle de Batı'nın Ortadoğu'daki uzantısı konumunda bulunan Venedik, Ceneviz, Maltalı, Floransalı ve diğer gayrimüslimlerle olan münasebetlerinde, serbest, düzenli ve çoğunlukla ferdi çıkar veya arzular doğrultusunda gelişen ilişkilere imkân tanıması, Ermenilerin gittikçe zenginleşmesini, kültür açısından çok yönlü ve batıya açık olarak gelişip, değişmesini sağladığı gibi, Avrupalıların işbirlikçiliğine hazırlanmasına da zemin oluşturmuştur.

Bir kısım Ermeni, daha XVI. yüzyılda Anadolu'da devlet aleyhine siyasi faaliyetler yürütmeye başlayacaktır. Bunlardan Avrupa'da öğrenim görüp, 1541'de Eçmiyazin Ermeni Katoligosu olan Salmaslı Stepanos, 1547'de patrikhanede gizli bir toplantı yaparak Ermeniler'in Osmanlı hâkimiyetinden nasıl kurtarılabileceğini   araştırır. Bunun için Avrupa'ya gönderilen, heyet, Papa'yı ve bazı devletlerin yöneticilerini ziyaret ederek, girişilecek bir ayaklanmada onların ne gibi yardımlarda bulunabilecekleri hakkında fikir sahibi olmaya çalışır. Fakat bu çalışmalardan bir sonuç çıkmamıştır.

Osmanlı Devleti'nin çok kültürlü yapısı, özellikle ülkenin zayıflamaya başlamasından itibaren dış güçler tarafından istismar edilmeye başlanmış, Osmanlı Devleti içindeki azınlıklar politik ve ekonomik amaçlar için birer araç olarak kullanılmışlardır. Batılılar önceleri tüccar veya diplomat, XVIII. yüzyıldan itibaren ise askeri uzman olarak Osmanlı Devleti'ne gelmeye başladıkça, Batı dillerini konuşup yazabilen ve Türkçe ile Arapça bilgisine de sahip olan eğitimli Rum ve Ermeniler onlarla gerçek kültürel alışverişlerde bulundular.

Avrupa'dan beklenilen destek alınamamış olmasına rağmen bir kısım Ermeni'nin, siyasi faaliyetlerini inatla sürdürdüğü görülmektedir. Osmanlı Devleti'nin tam manasıyla dünya devleti rolünü üstlendiği bir dönemde Eçmiyazin kilisesinin teşvik ettiği istiklal arayışlarının başarısızlıkla sonuçlanması doğaldı. Ama bu, Ermenilerin siyasallaşma çabalarından veya özellikle Papalık'ın onları Katolik yapma isteğinden vazgeçmesi için yeterli olmamış aksine, Avrupa modernitesiyle giderek yoğunlaşan ilişkiler bu yöndeki gayretleri daha da arttırmıştır.

İngiliz konsolosların hazırladıkları raporlarda Müslüman ahalinin büyük bir yükün altında sistematik olarak ezilirken, Hıristiyanların rahat bir hayat yaşadığı bildirilmekteydi. Bu tespit, Osmanlı idaresiyle ilgili Avrupa'daki genel kabule ters düşmekteydi. Ancak, Avrupalı devletlerin politikalarında bir değişiklik meydana getirmedi. Özellikle Rusya, İngiltere, Fransa ve Avusturya birlikte veya ayrı ayrı yaptıkları müdahalelerle Osmanlı Devleti'nde görünüşte gayrimüslimler lehine ıslahatların yürürlüğünü sağlamaya, gerçekte ise emperyalist emellerini temine yönelik faaliyetlerini sürdürdüler. Yalnız bu dönemde Avrupalı emperyalist devletler arasındaki denge Osmanlı Devleti'nin varlığı üzerine kurulmuştu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    logo
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.