güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TRABZON HAVALİSİNDE YAŞAYANLAR ÖZ VE ÖZ TÜRKTÜR – 6

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:47

Trabzon Vilayetiyle ilgili nüfus verileri bile tek başına yukarıdaki iddiaları destekler mahiyettedir. Nitekim Okur ve Usta’nın, Şemseddin Sami’nin Kamusü’l-a’lam isimli eserine atıfla verdikleri bilgiye göre, 1894 yılında bugünkü Rize, Trabzon, Giresun, Gümüşhane, Ordu ve Samsun illerini kapsayan Trabzon Vilayeti’nin toplam nüfusu 1 milyon 71 bin olup, bunun kabaca 870 bini Müslüman, 157 bini Rum ve 52 bini de Ermeni vatandaş-lardan oluşmaktaydı. Yine aynı kaynağa göre, söz konusu Müslüman nüfusun büyük bölümü Türk iken, 55 bin kadarı Laz ve Gürcülerden, 60 bin kadarı da Çerkezlerden oluşmaktadır. Bu kaynağa göre vilayet içindeki Laz, Gürcü ve Çerkez nüfusu 115 bin kişi ile toplam nüfusun yaklaşık % 10’una (10.7) tekabül etmektedir. Oysa 1927 yılı nüfus sayımında, 1894 yılı Trabzon Vilayeti’nin kapsadığı bugünkü altı ilde* yaşayan ve anadilini Lazca, Gürcüce ve Çerkezce olarak belirleyen nüfusun toplamı 33 bin 834 ve bu illerin 1 milyon 666 bin 261 olan toplam nüfusu içerisindeki payı da sadece % 2’dir. Dolayısıyla üç gurubun 1894’teki 115 bin kişilik nüfusu 1927 yılında kabaca 33 bine ve toplam nüfus içerisindeki % 10’luk payı da % 2’ye gerilemiştir. Her ne kadar Laz, Gürcü ve Çerkezlerin ilk olarak Kafkaslar bölgesinden Trabzon Vilayeti civarına geldikleri ve zamanla buradan bütün Türkiye’ye yayıldıkları söylenecekse de, bu kadar büyük fark ülke içi göçlerle değil, ancak zikredilen kendini ifade etme durumuyla açıklanabilir.

Zikredilen değerlerdeki farklılaşma göçlerle açıklanmak istendiğinde bu kez Türkiye geneli ile ilgili veriler fikir verici olacaktır. Bu durumda bile, 1894 yılından 41 yıl sonra, takip eden ilave göçlere ve doğal nüfus artışına rağmen, 1935 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin tamamında Lazca, Gürcüce ve Çerkezceyi konuşanların toplam sayısının 248 bin kişi olarak verilmiş olması son derece dikkat çekicidir. Bu rakam ancak Trabzon Vilayeti dışında bu üç guruptan kimsenin yaşamadığı varsayılırsa makul karşılanabilir. Oysa en azından Çerkezselerin 1829’dan itibaren önce Balkanlara ve ardından tekrar geri gelip Anadolu’nun geneline ama özellikle Orta Anadolu’ya yerleştikleri ve Türkiye’nin diğer illerinde yaşayan Çerkezlerin Trabzon’da yaşayanlardan çok daha fazla olduğu dikkate alınırsa 248 bin rakamının son derce mütevazı bir rakam olduğu ortaya çıkacaktır. Bütün bu rakamlar topluca değerlen-dirildiğinde, Türkiye Cumhuriyeti nüfus sayımlarında anadili Türkçe olmayan Müslümanların kendilerini ifade etmekte son derece ölçülü davrandıkları veya kimlik bağlamlarını değiştirmekte bir sakınca görmedikleri sonucuna varıla-bilir ki, bu ikinci tespit tam da bu çalışmada iddia edilen demografik hareket-liliğin Anadolu’daki ulus-inşasına katkısını ve Türkiye Cumhuriyeti’nin demografik olarak ortaya çıkışını açıklayıcı mahiyettedir.

Bütün bu veriler, Anadolu coğrafyasında demografik harmoni ve ulus- inşasının daha Osmanlı Devleti’nin son yüzyılında başladığını gösteren somut verilerdir. Genel olarak, ulus devletlerin ve ulusların temellerinin daha imparatorluklar döneminde atıldığı söylenebileceği gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin de Osmanlı döneminde atıldığı kesin bir şekilde ifade edilebilir. İmparatorluk çağında başlayan yapısal uluslaşma, Ulus Devlet döneminde aynı zamanda siyasi ve ideolojik bir ulus-inşasına da evrilerek yoluna devam etmiş, bugün de bünyesine yeni süreçler ekleyerek ilerlemektedir. Uluslar genellikle bir kurtuluş savaşından sonra devlet kurmaktadırlar fakat devletler de, bu arada özellikle ulus-devletler, tekrar geri dönüşlü bir şekilde ulusu yeniden inşa etmektedir. Dolayısıyla, kurutuluş savaşını yapan ulus ile ulus- devletin modifiye ettiği ulus birbirinden önemli ölçüde farklılaşmış olur. Bütün diğer ulus-devletler gibi, Türkiye Cumhuriyeti için de ulus-devletin oluşumu ve uluslaşmanın dinamizmi sona ermemiş, aksine ortaya yeni çıkan yerel, uluslararası ve küresel sâiklerin sevkiyle dinamik bir denge üzerinde yoluna devam etmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.