güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TRABZON HAVALİSİNDE YAŞAYANLAR ÖZ VE ÖZ TÜRKTÜR – 6

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Bazı örnekler verecek olursak; Niğde sancağı mutasarrıfı iken 8 Nisan 1796 tarihinde vali tayin edilen Yusuf Paşa, Trabzon’a gelinceye kadar memleket işlerini yürütmek üzere Kalcızâde Memiş Ağa’yı eyalet mütesellimi olarak görevlendirmiştir. Battal Hüseyin Paşa, Mart 1799 tarihinde vali tayin edildiğinde oğlu Kapucubaşı Tayyar Mahmud Bey’i kaimmakamlığa getirmiş, Tayyar Bey de 14 Nisan 1799 tarihli olarak vilayet âyanı Şatırzâde Osman Ağa’ya hitaben yolladığı buyrultuda, İstanbul’da birkaç gün daha kalması gerektiğinden gelinceye kadar kendisine vekil ve mütesellim olarak yine Kalcızâde Memiş Ağa’yı tayin ettiğini bildirmiştir. Tayyar Paşa’nın Trabzon valiliği sırasında bir aralık Rumeli tarafında memuriyette bulunması sebebiyle, mütesellimlik makamına 1802 başlarında Şatırzâde Ömer Ağa’yı getirdiğini görmekteyiz. Trabzon eyaleti, Erzurum Valisi Gazi Yusuf Ziya Paşa’ya mevcut görevine ilhâken verildiğinde, Trabzon kaimmakamı olarak Kalcızâde Memiş Ağa, “müstakil ve murahhas kaimmakam nasb ve tayin” edilmişti (6 Ocak 1806). Kalcızâde Memiş Ağa’nın bu görevi yaparken aynı zamanda mütesellim olarak anıldığı görülmektedir57. Şer’iye sicillerindeki 1807 yılına ait diğer kayıtlardan hareketle kaimmakamlık ile mütesellimliğin iki ayrı kişiye tahvil edilebildiği gibi aynı kişinin uhdesinde de bulunabildiğini söyleyebiliriz. 24 Mart 1808 tarihinde Vali Hacı Salih Paşa ise kaimmakamlığa Şatırzâde Osman Ağa’yı getirmiştir. Salih Paşa’dan sonra gelen valinin seçtiği kaimmakam ve mütesellim ise tekrar Kalcızâde Memiş Ağa idi. Fakat çok geçmeden valilik makamında yeniden değişiklik olmuş ve 27 Kasım 1808 tarihinde Trabzon valiliğine getirilen Vezir Seyyid Osman Paşa, “Varna muhafazasında bulunmakta olması hasebiyle”, kendisi adına işlerin yürütülebilmesi için Şatırzâde Osman Ağa’nın mütesellimliğe tayin edilmesini merkezden istemiştir. Diğer mütesellim tayinlerinden farklı olarak vali tarafından bu tercih padişaha bildirilmiş, bunun üzerine merkezden bu tayinin uygun bulunduğuna dair bir ferman Trabzon’a yollanmıştır. Sonraki bir yıl içerisinde görevlendirilen valilerden Şerif Mehmed Paşa ile Çarhacı Ali Paşa’nın da kaimmakam veya mütesellim olarak Şatırzâde Osman Ağa’yı tercih ettikleri görülmektedir.

Kadılar ve Naipler

Osmanlı geleneğinde taşrada sultanın otoritesini vali ile birlikte kadının temsil ettiği, güçler ayrımının göstergesi olarak kadıların statülerine özel önem verildiği bilinmektedir. Uygulamada kadı doğrudan görev alanında bulunabileceği gibi yerine naip adıyla bir başka ilim adamını görevlendirebilirdi.

Bilhassa sistemin bozulduğu dönemlerde bu uygulamanın oldukça yaygınlaştığını ifade edelim. Nitekim inceldiğimiz yıllarda Trabzon kadısı hemen hemen hiç memuriyet mahalline gelmemiş, naipler vasıtasıyla görevin sürdürülmesini sağlamıştır. Esasında üstlendikleri yoğun işlerde kadıların en önemli yardımcısı olan naipler, belirli bir süre veya belirli bir iş için tayin edilen yardımcılardı. Kadıların verdikleri yetki derecesinde iş görürler, kadıya vekâlet ederlerdi. Fakat gittikçe kadı olarak tayin edilen kişi uzak yerdeki memuriyet mahalline gitmeyerek yerine naip gönderirdi. Özellikle büyük memuriyetlerden emekliye ayrılan kadılar, kendilerine arpalık olarak verilen kaza bölgelerine gitmeyerek yerlerine naip gönderirlerdi. Naipler yaptıkları hizmetler karşısında topladıkları parayı aralarındaki anlaşma doğrultusunda kadı ile paylaşırlardı. Kadılık kurumunun yozlaşmasına sebep olan bu uygulama, hem ehliyetli olmayan kimselerin kadılık yapmalarına yol açmış, hem de asıl kadıya da pay vermelerinden dolayı naiplerin birtakım suiistimallere karışmalarına sebep olmuştur. Yalnız bu arada bazen her kadının aynı kişiyi naip tayin etmesi gibi durumlar ortaya çıkmakta ve böylece oldukça uzun sayılabilecek sürelerde fiilen kadılıklarda görev yapanlar aynı kimseler olmaktaydı. Bu da istikrar açısından belki bir nebze olumlu bir durumdu, yalnız devletin aynı kişiyi uzun bir süre belirli yerde kadılıkta tutmayarak mahalli halkla aşinalıkları önlemek ve böylece yolsuzlukları engellemek tarzındaki politikasına zarar vermekteydi. Ülkenin uzak yerlerindeki uygulamanın Trabzon için de geçerli olduğunu ifade edelim. Asıl kadı tarafından nâip tayin edilen kişi Trabzon’da yerleşmiş ulemadan bir zat olurdu ve her yıl değişen kadı, buraya evini barkını getirmek yerine, Trabzon’daki tanınmış kişilerden birini nâip atamayı tercih etmekteydi. Kadıların her yıl değişmesine karşılık bir şahıs birkaç yıl naiplik yapabilmekteydi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.