güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TRABZON HAVALİSİNDE YAŞAYANLAR ÖZ VE ÖZ TÜRKTÜR – 5

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Derebeylerle hükümet temsilcileri arasındaki mücadelenin niteliği, Trabzon için daha farklı özelliklere sahiptir. İlk olarak, bu derebeyleri Laz ve Acara kökenliydiler. Kafkasya halkları kendi özgürlükleri için bu derebey-lerinin safında savaşıyorlardı. İkinci olarak 1828-29 yılında Rusya’nın bölgede  başarı kazanması, İstanbul için şimdi sınır bölgeleri olan Lazistan ve Acara’nın doğrudan kontrolünü daha da önemli kılıyordu. Reformcu Sultan II. Mahmud (1808-1839) ve Abdülmecid (1839-1861) dönemleri Kuzeydoğu Türkiye’nin gelişimi açısından oldukça önemlidir. Fakat onların iktidarda oldukları yıllar aynı zamanda Kafkaslarda Rusya’nın gücünün de perçinlendiği yıllardı. Türk Gürcistanı, 1807-1808 ve 1828-29’da tehdit altına girdi. Anılan tüm yüzyıl boyunca tehditkâr Rus askeri harekâtla-rına dair rivayetler ortada dolaştı durdu. 1829’da Kont Paskeviç Erivanski’nin ordusu Gümüşhane’ye girdi. Aynı yıl imzalanan Edirne Antlaşması ile Türk Gürcistanı sadece Lazistan ve Acaristan ile sınırlı kaldı. Şişinoğlu Hasan ve Hazinedraoğlu Osman’ın Türkleştirmeye çalıştığı Anapa Sancağı, Rus entrikaları karşısında 1824-1828’de Çar’a boyun eğmek zorunda kaldı. Fakat Türkiye, Batum’u 1878’e kadar elinde tuttu. 1829’da Laz ve Acaralıların da Gürcistan’daki diğer yurttaşlarına katılacağı ve Rusya’ya teslim olacağı düşünülebilirdi. Öyle ki Rus yayılmacılığının bir türlü sonu gelmiyordu. James Brant İngiltere’nin ilk konsolos yardımcısı olarak Trabzon’a gönderildiğinde, Lazistan’ın ne kadar hassas bir bölge olduğunu tam olarak öğrenme talimatı almıştı. Sir Robert Gordon, James Brant’a gönderdiği özel bir mektupta, “Sizin gönderildiğiniz bölgede Rusya’nın son başarıları ve topraklarını genişletmesinin Müslim-gayrimüslim bölge halkının zihninde hissedilir bir etki yaptığını” belirtiyordu. İngiliz elçisi, “Paşa ile Lazlar arasındaki ilişkinin nasıl olduğunu, Rusya ile yapılabilecek bir savaşta bu halkın durumunun nasıl olacağı ile halkın mevcut durumunun sakin olup olmadığını” sormaya devam ediyordu. Brant raporlarında bu soruları tamamen cevaplamadı ve bundan dolayı bu sorular yeniden sorulmayı hak etti.

Bir Gürcü tarihçiye göre “Rusya’nın siyasi yayılmasının neden olduğu endişe, bölgedeki durumu değiştirdi. Türkiye, Gürcistan taraflarını tamamen hâkimiyeti altına alma, burada kendi idaresini tesis etme ve Gürcüleri de Türkleştirme kararı aldı. Bu iş öncelikle Lazistan’dan başlatıldı. Osman Paşa, Türk Gürcistanı’nı kılıçtan geçirdi. Lazlar dört elle özgürlüklerini savun-dular… Beylerin otoriteleri ve idaresi ortadan kaldırıldı ve yerlerine Türklerin kurumları geldi… Beylerin toprakları da Türk idaresi tarafından ele geçirildi. Bu topraklar Türk idaresi tarafından sürekli olarak köylülere taksim edildi”. Dahası şahıs isimleri de Türkleştirildi ve “shvili”nin yerine “oğlu” getirildi.

Bu görüşlerin gözden geçirilmesi gerekir. Lazların ve doğuda yer alan hanedanların hâkimiyet altına alınışının Anadolu’daki derebeylerin kontrol altına alınması sürecinin bir parçası olduğu oldukça açıktır. Lazların, Kafkasya Genel Valisi Prens Michael Vorontsov’un (1844-1853) idaresine kadar Türklerin hâkimiyetinden çıkarak Rusya’nınkine girmeleri için çok az neden olduğu görülmektedir. Osmanlılar ve İngilizlerin, Lazların Rusya ile olan  bağlantılarına ilişkin diplomatik endişelerinin yersiz olduğu ortaya çıktı. 1828-1829 Savaşı’nın getirdiği yıkım uzun bir süre hissedildi. Bundan dolayı Lazlar, Ruslar için isyan etmedi. (Lazlar 1918’de de Batum’un Türklerin eline geçmesine yardım etmişlerdi). Lazlar, Rusya Gürcistanı’na göç etme konu-sunda hiçbir emare göstermediler. Aslında Rus tarafından kaçanlar genellikle Türk idaresindeki Acaristan’a sığınıyorlardı ve 1850’lere kadar Rusya Gürcis-tanı’ndan düzenli bir mülteci akışı vardı. (Bu göç ise binlerce Karadenizli Rum’un Kafkasya’ya göçü ile dengeleniyordu). İngiliz Elçiliği tarafından 1841’de Babıâli için hazırlanan Acaristan hakkındaki bir rapor, bu bölgede kasıtlı bir Türkleştirmenin olduğundan değil de tüm halkın silahlarına davran-masına kadar devam eden idari bir kargaşadan bahsediyordu. 1830’daki Laz isyanında Rusya’nın teşviki olabilir. Fakat bu isyan Bakrat hanedanını yeniden kurmayı ve Rusları Gürcistan’dan çıkarmayı amaçlayan Gürcü hareketine rastlamaktadır. Bu harekât, kendisi de bir Acaralı olan Trabzon Valisi Osman Paşa tarafından bastırıldı. Sonuç olarak Lazlar ve Acaralıların, Müslüman olmalarından ötürü diğer Gürcülerden ayrıldıklarını hatırlamak gerekir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.