güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TRABZON HAVALİSİNDE YAŞAYANLAR ÖZ VE ÖZ TÜRKTÜR - 4

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Ünyeli Genç Mustafa Ağa’nın, muhallefatında görülen gemilerden, âyanın ticarî bağlantıları hakkında da bazı ipuçları elde edilebilmektedir. Ortak olduğu zımmi gemiciler İstanbul, Mısır ve Anapa ile ticarî bağlantılar içindedirler. Genç Ağa’nın ortaklarının tamamı gayrimüslimlerle, özellikle de isimden çıkarıldığı kadarıyla Rum denizcilerle olmuştur. Zımmiler hem gemilere ortak, hem de gemilerin kaptanlarıdır. Ünye âyanı, hiçbir gemiye tamamen sahip değildir. Gayrimüslim denizcilerin nısf (yarı) ya da rub’ (4/1) hissesine ortak olmayı tercih etmiştir. Genç Ağa’nın bunu bir ticarî yatırım olarak gördüğü ve parasının bir kısmını bu şekilde değerlendirdiğini kabul edebiliriz. Rum isyanından dolayı devletin sıkı kontrolü ve engellemesi sebebiyle gerek hissedarı Müslüman olup kaptanı Rum olanlar gerekse mutasarrıfı da kaptanı da Rum olan gemilerin Karadeniz’de ticaret yapamadıkları için kazançlarına büyük zarar geldiğinden şikâyet ettikleri belirtiliyor. Bu gelişmelerden âyanların da genellikle hissedarları veya süvarileri reayadan olduğu için ortaklık ilişkileri sebebiyle zarar gördükleri açıktır35. Bölgede sahillerde gayrimüslim nüfusun artış sebeplerinden birisi de gittikçe daha fazla tarıma açılan kıyı ovalarının mülkiyetini ele geçiren âyanların buralara gayrimüslim nüfusu yerleştirmesi olduğu ifade edilmektedir. Bu ekonomik ve sosyal gelişmenin benzer bir görüntüsünün de denizlere yansıdığı anlaşılmaktadır. Âyanlar sahil kentlerinde ele geçirdikleri malî ve ekonomik kaynakları ticarî olarak kullanabilmek için mutlak ulaşım imkânlarına ihtiyaç duyuyorlardı. Rum denizcilerin Avrupa’da yaşanan olaylarla Ege ve Doğu Akdeniz dünyasında etkinliklerini artırma ile sonuçlanan olaylar sonucu ticarî faaliyetler genişleyerek Karadeniz’e doğru uzanıyordu. Bu sırada bölgede merkezi otoritenin azaldığı, yerel otoriteyi temsil eden âyanların nüfuzunun arttığı bir dönemdi. Âyanlar malî ve ticarî kaynaklarını verimli kullanmak adına bölgenin adeta en önemli ve tek ticarî nakliye aracı konumunda olan deniz araçlarına olan ilgi ve irtibatlarını artırma yoluna gittiler. Bu arada özelde Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de genelde Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa’da yaşanan ticarî değişimden faydalanan, Ege ve Akdeniz’den gelen veya zaten geçmişten getirdikleri denizcilik deneyimleri sayesinde var olan potansiyelleri olan gayrimüslim denizcilerle işbirliği veya ortaklıklar kurarak ticarete dâhil oldular. Doğu Karadeniz kesimi gerek iç kesimlerden gerekse sahil yönünde doğudan batıya doğru yaşanan bir göç olgusu sonucu işe denizcilik geleneği güçlü olan sahillerde tutunmaya çalışan diğer guruplar dâhil olmuş olmalıdır. Rumların Karadeniz’de denizcilik faaliyetlerinde gittikçe etkin olmalarındaki bir diğer sebep ise yerel sermayeyi temsil eden âyanların, muhtemelen çok büyük sermayeye sahip olmayışları, bunun da Karadeniz’de denizcilik gibi riskli bir alana tek başlarına yatırım yapmak istememiş olmalarıdır. Âyanlar bu riskleri aşmanın bir yolunu daha küçük hisseli fakat birden fazla gemide ortaklıklar kurarak azalttıklarını göstermektedir (Çizakça 1999:108).

Hiç kuşkusuz böyle bir eğilim ortada iken âyanların Karadeniz’deki denizcilik faaliyetlerinin gelişmesi ancak uluslararası ticarete katılabilmelerinden geçerdi. Büyük sermayeyi, büyük gemileri, kuvvetli ilişkileri gerektiren bu ortamı ise âyanların pek yakalayamamış oldukları görülmektedir. Onlar Karadeniz’in uluslararası ticarete açılmaya başlandığı dönem, ki ayalığın gözde ve yükselmekte olan dönemine rastlıyordu, denizciliğe de yöneldiler. Geleneksel denizcilik faaliyetlerinden hareketle gemi sahibi oldular ya da ortaklıklar kurdular. Ortaklıkları Rum denizcilerin Karadeniz’de gittikçe artan rolleriyle paralellik göstermekteydi. 18. yüzyılın sonu 19. yüzyılın başı Rumların yalnız Doğu Akdeniz’de değil öyle anlaşılıyor ki tüm Karadeniz’de de deniz ticaretindeki etkinliklerinin arttığı bir dönemdi. Fakat her iki gurubun birlikteliği ile başlayan süreç devam etmedi. Âyanların gemicilik faaliyetleri konusundaki etkinlikleri devam etti. Hatta muhtemelen artarak da devam etti. Fakat âyanların etkinliklerinin, uluslararası ticaretin Karadeniz’deki artış oranıyla aynı oranda artmadığı anlaşılmaktadır. Âyanların uluslararası ticaretten Karadeniz’deki artış oranı derecesinde faydalanamadıkları düşünülmektedir. Dolayısıyla âyanların denizci kimlikleri ve deniz ticaretinden payları eskisine oranla düşük kaldı. Bunun birçok sebebi olabilir. Uluslararası sermaye ve ticaret kendi büyük gemileriyle geldi. Kıyı kentlerindeki gayrimüslim tüccar ve sermaye sahipleri, bir zamanlar âyanların üstlenmiş oldukları rolleri üstlenerek uluslararası ticaretin ve sermayenin bir uzantısı haline dönüştü. Dikkati çeken hususlardan birisi de merkezi hükümetin âyanların iktidarlarını, güçlerini, nüfuzlarını kırmaya başladığında, onların üzerine yürüdüğü II. Mahmut döneminin sonlarında, buharlı gemilerin Karadeniz’e ulaşmasıydı. Âyanlar, ticaret ve gemilerinin büyümesine fırsat kalmadan merkezi hükümetin emrindeki kadrolara dönüştüler. Âyanlar iç ticaret veya iç iskeleler arası ticarete veya yalnızca Karadeniz’in kendi içindeki ticarete münhasır kaldılar ve Karadeniz içi geleneksel ticarî ilişkiler ağına döndüler. Kentli âyanların vapurlar geldikten sonra onlarla rekabet edemeyip, denizcilik faaliyetlerinin “küçüldüğü” ve zamanla özellikle uzak iskeleler arası nakliyattaki etkinliklerini vapurlara kaybettiler. Karadeniz içerisinde iskeleler arasında daha küçük çaplı ticaret yapanlar ise ekonomik gerekçelerle zaman zaman Osmanlı bandırasından vazgeçerek Rus bandırası altına girmekten bile çekinmediler. Âyanlar bir taraftan merkezi hükümet tarafından diğer taraftan yeni gelen gemiler yani dış sermaye tarafından ekonomik/sosyal/siyasî olarak dönüşüme zorlandılar. Gemi sahibi veya ortağı olarak ticaretleri azaldı. Sahil kentlerinin âyan kökenli ileri gelen aileleri ve sermaye sahipleri, daha küçük ve risksiz kârlar karşılığında yabancı vapur/gemi şirketlerinin birer acenteliklerini üstlendiler. Yani vapurlar karşısında rekabet edemeyen bu sınıf dönüşüm geçirerek onların şehirlerdeki temsilcileri/uzantıları konumuna geldiler.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.