güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TRABZON HAVALİSİNDE YAŞAYANLAR ÖZ VE ÖZ TÜRKTÜR - 4

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Yazar, Terme ve Çarşamba’daki izlenimlerinde ise; kayıklarla nakliye, sahil boyunca karayolu kalitesinin çok da iyi olmadığını gösterdiği gibi, daha fazla miktarda yükü nispeten uzak mesafelere taşıma imkânı da sağlamaktadır…. Terme ırmağı üzerinde kasaba ile sahil arasında nakliyede kullanılan tekneler çalışmaktadır. Bunlar daha ziyade sahile tahıl ve pirinç taşımak için şehre yaklaşan tek nelerdir. Çok şaşırtıcı olmayan bir bilgi, bunların çoğunluğunun Osman Paşa’ya ait olmasıdır diye yazmaktadır. Âyanların Karadeniz’in sahil kentlerinde gittikçe gelişen ve yükselen uluslararası ticarette söz sahibi ve etkin olmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Hatta bu etkin olma isteği zaman zaman ticarî araçların ötesine geçmekte, âyanlar devletlerin Karadeniz sahillerindeki ticarî rekabetinde zaman zaman birer aracı haline dönüştürmekte ve problemleri ticarî bir mesele olmaktan çıkarıp siyasileştirebilmektedir. Sinop mütesellimi Gözübüyükoğlu, Fransa konsolosu tarafından etki altına alınarak, fırtına sebebiyle hasar gördükleri için Sinop limanına sığınmış olan altı Rus ve iki Avusturya gemisine yiyecek ve gerekli levazımları verdirtmediği gibi onları limandan uzaklaştırma ve kovma teşebbüsünde bulunmuştu (BOA, HAT, 12490). Gemi sahiplerinin Rus konsolosuna şikâyetleri üzerine konsolos, Gözübüyükoğlu ile görüşmüş fakat gemilerini batırma ve kovulma tehdidinden başka bir sonuç elde edememişti (BOA, HAT, 12490-B; C.HR, 7607). Elinde ahidname olduğunu söyleyen konsolos buna karşı çıkarak direnmeye çalışmıştı. Dikkati çeken ise Sinop’ta olup bitenlerin arka planının burada kalyon inşa etmek üzere görevlendirilmiş olan Ahmed Kaptan’nın Tersane-i Amire’ye yazmış olduğu bilgilerden öğrenilmesidir (BOA, HAT, 12490; C.HR, 1786).

4- Doğu Karadeniz’de 18. Yüzyılda Yaşanan Ticari Değişim ve Etkileri; Dönüşüm Ya da Sonuç Eldeki beş farklı gemici listesinden hareketle -ki bu listelerin birçoğu devlete asker, cephane ve zahire ulaştırmak için tutulmuşlardı, 18. yüzyılda Trabzonlu gemicilerle ilgili dikkati çeken unsur, büyük bir çoğunluğunun Müslüman olduklarıdır. 18. yüzyılda Karadeniz’de uzak mesafeler yapan gemicilerin büyük çoğunluğunun Batı Karadeniz’in sahil iskelelerinden (İnebolu, Bartın, Şile) oluşu, Doğu Karadeniz’in gemicilerinin ise uzak mesafe taşımacılığında pek etkili olamamış olmalarıdır (Aygün 2005:258).

Karadeniz’in uluslararası ticarete açılmadan önceki görünümünde Müslüman denizcilerin çok daha etkin bir konumları olduğudur. 17. yüzyıldaki bu görüntünün 18. yüzyılın sonlarına doğru değiştiği görülmektedir. Nitekim III. Selim döneminde Rumlar nüfuz ve servet ve medeniyet bakımından gelişmişlerdi. Avrupalılar arasında Koalisyon Savaşları’ndan yararlanarak, bu savaşlarda tarafsız kalan Osmanlı Devleti’nin bayrağı altında her iki tarafta da ticaret yaparak, deniz ticaretlerini geliştirmişler ve adeta Akdeniz ticaretini ele geçirmişlerdi. Bu arada 1779 yılında Rum tüccarları, gemilerine Rus bayrağı çekme ve Rus konsoloslarının koruyuculuğundan yararlanma imtiyazını da sağlamışlardı. Böylece Rumlar “himayeli gurup” olarak bir çeşit çifte vatandaşlık statüsüne kavuşarak Güney Rusya’dan Batı Avrupa’ya hatta İngiltere’ye kadar ticaret yapıyorlardı. 1816 yılında, Rumların bu ticareti yapmalarını sağlayan altı yüz civarında ticaret gemisi vardı.

1780-1820 yılları arasında gayrimüslim Osmanlı tüccarının hemen tamamını Ege adalarındaki Rumlar teşkil ediyordu. 1830’lardan sonra adalara mensup reaya tüccara hemen hemen hiç denecek kadar az rastlanmakta, bunların yerini Karadeniz’in Rumeli ve Anadolu sahillerindeki reaya tüccar almaktaydı. Bu reaya tüccar arasında Tirebolu’ya mensup olanlar da vardı. Müslüman gemiciler ise, İstanbul’da oturan ve Karadeniz’in Anadolu sahillerinde yaşayan bilhassa Trabzon, Rize, Ünye, Bartın, Tirebolu, Ereğli, Giresun ve civarına mensup idiler (Bostan 2006:335). Zımmilerin Karadeniz bölgesinde denizcilik faaliyetlerinde daha etkin bir konuma gelmeleri, klasik dönemden beri var olan denizcilik geleneklerine bağlanabilir. Sahildeki gemi yapım işindeki rolleri, denizciliğe ait birçok hususta çeşitli mükellefiyetleri oluşu, bunların harici baskılardan korunmalarına sebep olmuştu. Bu şartlar, yerel dinamiklerin daha hareketli olduğu dönemlerde bunların Müslüman gemicilere göre daha hızlı gelişimini sağlamış görünmektedir. Fakat hiç şüphesiz asıl sebebin Karadeniz’in uluslararası ticarete açılma sürecinin Avrupa ve Doğu Akdeniz ticaretinde yaşanan değişimde saklıdır. Karadeniz’in 18. yüzyılda uluslararası ticarete açılması özellikle Rusların himayesinden yararlanan Rum tüccarların işine yaramıştı. Rus çarı, Eflak ve Boğdan beylerinin himayeci tutumları sayesinde Rumlar avantaj sağlamışlardı. Özellikle Rusya’nın bölgeyi etkisi altına alışından sonra Müslüman tüccarlar ya göç etmek ya da sürgün edilmek yoluyla Kuzey Karadeniz limanlarından ayrılmışlardı. Karadeniz’in uluslar arası ticarete açılması Osmanlı-İran ticaret yolları üzerinde de etkili olmuştur. Ayrıca deniz taşımacılığının maliyeti olarak, kervanlara göre oldukça düşük olması, İstanbul’dan Trabzon’a ve oradan Tebriz’e yapılan ticaretin yoğunluğunu artırmıştı. Trabzon gerek Anadolu gerekse Karadeniz’deki yerel ve bölgeler arası ticaret ilişkilerinde önemli bir pazar ve transit merkezi olarak önemini sürdürmüş olup bunda limanın katkısı büyük olmuştur. Liman ayrıca Gümüşhane’de çıkarılan gümüş ve bakırın İstanbul’a yollandığı bir liman olmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.