güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TRABZON HAVALİSİNDE YAŞAYANLAR ÖZ VE ÖZ TÜRKTÜR - 4

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Âyanlar açısından gemi yapım işi ve onun getirdiği sorumluluklar, âyanların bölgedeki otoritelerini pekiştirmede bir araç olarak kullanılmıştır. Âyanlar, otoritelerini bu görev üzerinden elde ettikleri nüfuzla gerçekleştirme yoluna gidebiliyorlardı. Ereğli İskelesi’nde kalyon inşasıyla görevlendirilen Ali Ağa, hem Ereğli hem de çevre kazalar ahalisi tarafından muhalefetle karşılaşmıştır. Genelde taşradaki yeniçeri zümresinden bazıları gemi için gerekli malzemelerin temin edilmesini engelleyerek inşaatın tatiline sebep olabiliyordu. Bu sebeple görevli âyan, Ereğli sahasındaki kazaların hâkim, zabit ve ileri gelenlerine hitaben bir emr-i ali yazılmasını istemiştir. Bunun üzerine inşaata engel olanların bildirilerek sürgün ve kalebend edileceklerine dair bir emir gönderilmiştir (BOA, C.BH, 7632). Âyanların, kalyon hizmetinde kullanmak üzere halka baskı yapmaktan kaçınmadıkları ve onları çeşitli yükümlülükler altına sokmaya çalıştıkları görülmektedir. Gemi yapım faaliyetleri ile ilgili olarak devlet tarafından vazgeçilemezliklerine/önemlerine binaen bunu bir baskı aracı olarak kullanmaktan çekinmedikleri anlaşılmaktadır. Örneğin inşa edilen kalyonu denize indirmeleri hakkında âyan tarafından aldıkları emre binaen Devrek kazası ahalisi, azarlanmak ve dövülmek suretiyle gemiyi indirmeğe mecbur edildikleri konusunda şikâyetçi olmuşlar, fakat Sinop'a sürülmüşlerdi. Mağduriyetlerinden dolayı affedilmeleri ve serbest bırakılmalarını istemişlerdir (BOA, C.BH. 1239). Zaman zaman merkezi otoritenin âyanlardan istediği ve beklediği gemi yapım işi konusundaki görevlerin suistimal edildiği de görülmektedir20. Sinop, Bartın, Ereğli sahasında âyanlık mücadeleleri ile gemi yapım işi iç içe geçmiş gibidir. Dolayısıyla taşrada âyanlar yükselirken gemi inşa ameliyesi, âyanlık tartışmalarında bir araç olarak kullanılmaktan kurtulamamıştır. Muhalifler gemi yapımını engelleyerek iktidardaki âyanın gözden düşmesine çalışırken; devletin, gemi inşasını feda edemeyeceğini bilen âyan ise bu durumu rakiplerini safdışı bırakmak için kullanabilmektedir. Sinop sahasında fırkateyn inşasıyla görevlendirilen Kavizade Hüseyin Bey ile ilgili bir araştırmada; Hüseyin Bey’in babası müteveffa Ali Bey ile Sinop kazası ahalisinden ve kadılarından Abdülkerim Efendi’nin geçmişte âyanlık için mücadele ettikleri belirtilmişti. Bu rekabetten kalan garezle, ilgili kişi Keseroğlu Küçük Hafız, Sadık Efendi ve yeniçeri zümresinden Süleyman Yazıcı, Seyyid Haliloğlu, Seyyid Mehmed ve Hacı Dilbazoğlu İsmail ile yeniden anlaşarak bazı kişileri tahrik etmişler ve inşası bitmeye yakın 37,5 zira bir miri ticaret gemisinin yapımını durdurtmuşlardır. Durumdan şikâyetçi olan Kavizade gemi inşa işini engelletenlerin Kastamonu’ya sürgün edilmelerini sağlamıştır.

Âyanların birbirleriyle mücadeleleri ve gemi yapımını kullanarak merkezi nasıl etkilemeye çalıştıklarını gösteren bir başka belgeye göre ise, Bartın Âyanı Çavuşzade Mehmed Ağa’nın Amasra’da inşa ettirmekte olduğu fırkateynin bitirilerek denize indirilmesi istenmiştir. Fakat âyanlık mücadeleleri, geminin denize indirilmesini geciktirmişti. Bartın Âyanı olan Çavuşzade, Amasra kazasını da idare ediyordu. Bu sebeple gemi Amasra’da inşa edilmekteydi. Fakat Çalıkoğlu, Amasra’ya âyan olarak atanınca problemler çıkmaya başladı. Fırkateynin kereste dâhil birçok gereksinimi ertelenmeye ve karşılanamamaya başladı. Yapılan müdahalelerden dolayı diğer geminin bu şartlar altında inşa edilemeyeceği Çavuşzade tarafından bildirilmiştir. Bu sebeple ya Amasra âyanlığının kendisine verilmesi ya da gemi inşa görevinin kendisinden alınmasını istemiştir. Çalıkoğlu Hasan Ağa’nın kaza halkını tahrik ederek kendisi ile ilgili fesat çıkardığı, günde üç defa mübaşir göndererek çalışmasını engellediği ve kendisine baskı yaptığı konusunda şikâyetçiydi. Hatta Çalıkoğlu Hasan Ağa’nın, Bartın kazasının fırkateyn inşasında bulunan köylerine kendisine taraftar muhtarlar seçtirip inşaatı engellediği, fesad ve tahrik ile Amasra kazasına âyan seçildiği, inşaata gerekli malzemelere müdahale edip verdirtmediğinden (felenkler için gelmiş olan dağ mimarını kovduğu) şikâyetle Çalıkoğlunun uzaklaştırılmasını, mümkünse sürülmesini istemiştir (BOA, HAT, 27923-A,H). Bölgede âyanların seçilmesinde gemi inşasıyla ilgileri sebebiyle kaptan paşalar da görüş belirtiyorlardı. Nitekim Bartın ve Amasra âyanı olan Mehmed Ağa’nın azledilerek yerine Benderkili Âyanı Mustafa Ağa’nın kadeşi İsmail Ağa’nın seçilmesi için Kaptan Paşa Babıâli’ye bir takrir sunmuştu. Babıâli, bu teklifi kabul ederek âyanlığın “fırkateyn-i hümayun inşası memuriyetinin inzimamıyla” İsmail Ağa’ya verilmesini uygun bulmuştur. Önceki âyanın azil sebepleri arasında uygun kereste kullanmadığı ve ahalinin de kendisinden hoşlanmadığı belirtilmiştir. Ayrıca yeni atanan âyana doğrudan fırkateyn inşası memuriyeti ve sorumluluğunun yüklenmesi, gemi inşa görevinin bu sahalarda âyanlık seçimlerinde önemli bir rol oynadığını göstermektedir (BOA, HAT, 48857). Bu dönemde gemi yapım işi konusunda âyanlar arasında bir rekabet olduğu bir başka deyişle âyanlar arasındaki rekabetin gemi yapım işi üzerinden de sürdürüldüğü anlaşılmaktadır. Her bitirilen gemi, bu işle görevli âyanın kuvvet ve kudretinin artmasını sağlarken hasımlarının düşmanlıklarını da çekebiliyordu. Bu sebeple âyanlar arasındaki rekabet ve mücadelenin bir sebebi de “gemi nazırlığını” elde etmekti. O dönemde halk arasında saygınlığı olan ve korvetlerin yapımından sorumlu, Çalıkzade Hasan Ağa’nın gemi nazırlığını, aynı zamanda akrabası olan İbiş Ağa’ya kaptırmasıyla ilgili çekişme ve dedikodular İstanbul’a kadar ulaşmıştı. Ilımlı ve insaflı bir yapıya sahip Hasan Ağa’nın yerine geçen İbiş Ağa’nın sert ve zalim olduğu, halk arasında yakınmalara ve şikâyetlere yol açtığı belirtilmekteydi. Bartın ileri gelenlerinden bir heyet çağırılarak ifadeleri dinlenmiş ve isim vermeden Çalıkzade’nin bu göreve getirilmesi doğrultusunda görüş bildirmişlerdir. Fakat merkezin, birbirleriyle yaptıkları mücadeleden yıpranmış olmalarından olsa gerek, gemi nazırlığına her ikisini de atamayarak Çavuşoğlu Mehmet Ağa’yı seçtiğini görmekteyiz (Toksoy 2009:85). Halk bazen gemi yapım işi ile ilgili âyanlar yoluyla üzerlerine verilen mükellefiyetlerden çeşitli şekillerde kaçmaya çalışıyordu. En çok kendir ve kereste temini hususunda karşılaşılan bu durumun halk-âyan-devlet ilişkilerinin de zarar görmesine sebep olduğu anlaşılmaktadır (BOA, C.BH, 7012). Âyanların yalnız gemi yapım işi değil limanların temizletilerek gemi inşasına hazır hale getirtilmesi ile çalışmaları da oluyordu. Midilli sahasında Mustafa Ağa marifetiyle bundan önce 45 zira meze güverte bir korvet inşa edilmiş ve denize indirilmişti. Tezgâhın boş kalmadan bir yenisine başlanması istenmişti. Fakat limanın sığlığı 45 ziradan büyük bir geminin yapılmasına ve indirilmesine müsaade etmiyordu. Otuz yıl öncesine kadar limanın daha derin olduğu, fakat bazı döküntülerle dolduğu anlaşılmıştı. Limanın biraz temizlenmesi durumunda 49 zira, tersane tarafından tarak ve sandal gönderilerek temizlendiği takdirde daha önce inşa edilerek denize indirilmiş olan 53 zira büyüklüğündeki kalyonların yine indirilebileceği belirtilmişti (BOA, HAT, 28142; 28168). Keza Bartın Âyanı Çalıkzade Hasan’a yazılan hükümde daha önce Bartın’da yaptırdığı ve bitirdiği korvetin yerine tezgâha bir fırkateyn koyması ve yaptırması istenmiş; fakat limanında genellikle beş karışdan fazla su bulunmadığı, fırkateynin meze güverte inşa olunduğu takdirde ise denize indirilmesinin zor olacağı belirtilmiş, bu sebeple Bartın’dan üç saat uzaklıkta Amasra Limanı daha derin olduğu için fırkateyn inşasının burada yapılması istenmişti (BOA, C.BH, 8137).

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.