güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TRABZON HAVALİSİNDE YAŞAYANLAR ÖZ VE ÖZ TÜRKTÜR - 4

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

Hasan Paşa’nın bu şikâyetnamesi üzerine, sadrazam Selim Mehmed Paşa derhal vaziyetin tahkikini istemiş ve hâdisenin, Trabzon vâlisi Haşan Paşa'nın lüzumundan fazla sert hareketinden mütevellit olduğunu anlamıştı. Şatır-zâde Osman Bey, Vâli’ye itimat edemediği için Trabzon’a dönmüyor, âsilere istinat ediyor ve bu sebepten köylünün bir kısmı yine mutazarrır oluyordu.

Hasan Paşa, Babıâli'nin mezkûr meselede ağır davrandığın hissedince, bu defa, köylüyü tahrik ile, Şatır-zâde Osman Ağa’nın vilâyet hudutları dahilinden çıkarılması hakkında, Babıâli’ye, eşraftan 39 kişinin imzasını hâvi bir ariza göndertti.

İleride isyan faaliyetleri üzerinde duracağımız Tuzcu-oğullarından Abdülkadir ile Tanir Ağa’larında durumunu açıklanan bu arizade şöyle deniliyordu:

Şatır-oğlu Osman Bey'in çıkarılmasına dâir
Trabzon'daki ulema suleha müderrisin ve vâizin ve bilcümle ahalinin arz-ı halleri olan bu vesikada beyan edildiği üzere Trabzon vâlisi vezir Hasan Paşa hazretleri fukarayı ve raayayı vikaye etmektedir Memleketi himaye ve emr-i celîlleri ifa ve icra idari tanzim hususlarında asla kusur etmemektedir bu suretle Trabzon ve havalisindeki sükûnet uzun müddettenberi devam etmekte iken Trabzon ayanından Dergâh-ı ait kapucu - başılarından Şatır-zâde
Osman bey tubiatında mevcud olan şekavetkâri derebeylik tavriyle harekete başlayup fitne ve fesada seheb ölmektedir. Bu suretle Vali'nin nufuzunu azaltmakta halka eziyet ve zulüm yapmaktadır. Bundan maada Rize'deki Tuzcu - oğullarından Tehir, Abdûlkadir ile de muhaberatta bulunup Sürmene ve civar nahiyelerdeki şakileri tahrik ederek türlü fesadlar çıkarmaktadır Hurdan zaman zaman tahrik ederek torlu bir surette Trabzon üzerine hücum edüp halkın rahatsızlıklarına sebep olmaktadır Vâli Paşa hazretleri bunları kuvvetile tedip ederse de bir gaile çıkmaması içün kendilerine ihtarda bulunmuştu. Lâkin bu ihtara ehemmiyet vermediklerinden üzerlerine askeri kuvvet gönderilerek bir kaç gün mücâdele edildi Şakiler bunun üzerine mukavemet edemi geçeklerini anlayarak araya adem koyarak afv taler ettiler. Vâli Paşa bunların tamamile hakkından gelmek teşebbüsünde bulundu ise de
ânı olarak rahatsızlanması üzerine yeni bir gailenin çıkmaması içün şakiler afv edildi Lâkin bu hâli bir ganimet bilen şakiler Vâli’nin hastalığı ve Ramazan münâse eti ile halkın istirahatta
olmasından istifade ederek derhal Gönye sancağı havalisinde faaliyete geçtiler Derebeyi ve ayanları iğfale başladılar İnşallah Vâli hazretlerinin afiyet bulmasıyla bu hareketler bertaraf edilecek ise de hepsinden evvel Şatır-zâde Osman Ağa'nın fena hareketlerinden dolayı Trabzon dan nefyi lâzımdır. Bu hususta bir emr-i celil gönderilmesi iktiza ettiği gibi Tuzcu-oğlu Tahir Abdûlkadir ile Sürmene'deki şakilerin de tedipleri içün ayrı ayrı emr-i şerifler gönderilmesi vilâyetin sükûneti ve temizliği içün lâzımdır...”

Fakat Babıâli bu işe kolay kolay muvafakat edemedi. Zira Osman Bey’in memlekette : sürülmesi demek Tuzcu-oğlu âilesinin ve diğer şakilerin bunu vesile ittihaz ederek tekrar isyan etmeleri olacaktı. Halbuki bundan önce bu nevi bir harekâtın tenkili için senelerce uğraşılmış ve ancak muvaffak olunabilmişti. Birkaç senedir devam eden sükûnetin yeniden bozulmasına kimse taraftar olmuyordu. Bilhassa Yezir-î âzam, bu yeni tahriklerin Şatır-zâ-
denir. eli altından idare edildiğini bildiği için onu ceza ile memleketten çıkarmayıp, başka bir vazife ile ciğer bir vilâyete göndermeği muvafık görüyordu. Bu hususta Padişah’ın da aynı fi-
kirde olduğunu şu hatt-ı hümâyûndan anlıyoruz:

“Trabzon Vâlisi tarafından vurûd eden tahriratta işba bend bend hulasası manzûr maali malûm-ı hümâyûnum olmuştur. Havas beyninde bilmüzakere ser hadde beyan olunduğu Cizre mumaileyh Osman Ağanın Erzurum mubayaacılığı ile eyaletten ihracı vakıa münasip mütalâa olunmuş olmağla ot veçhile icra olunsun. Kaldı ki mü şenini ley hin inhasına nazaran nüfuzu biraz gevşemesin gösterir her hâlde takviye-i nüfuzuna dâir tedbirin serian
icrası elzem olduğu gibi mizaç-ı vekt ü hali gözederek hakîmâne hareket ile bittedriç istihsâl-i hüsn-i nizâma dikkat ve ihtimam ve bu aralık bir güne hâd:se çıkarmamağa gayret ve ikdam eylemesi dahi etrafı ile yazılsun”

 

Bu karar ezerine 24 Şevvâl 1240 (11 Haziran 1825) tarihinde Şatır-zâde Osman Bey’e resmen Erzurum mübayaacılığına tâyin edildiğine dâir bir hatt-ı hümâyûnun gönderildiğini ve müteakıben kendisinin mezkûr vazifeye hareket ettiğim görüyoruz. Bu suretlede aradaki ihtilaf halledilmiş ve yeni bir meselenin çıkması önlenmiş oluyordu.

 

TUZCU-OĞLU MEMİŞ AĞA'NIN KARDEŞİ ÇOCUKLARI TAHİR, ABDULKADİR VE ABDULÂZİZ’İN İSYANLARI

1825 tarihinde, Trabzon vâlisi Çeçen-zâde Haşan Paşa zamanında zuhur eden Şatır-zâde Osman Rey vak'asını müteakip, Trabzon sancağı dahilinde, 1832 senesine kadar bu âilenin sükunet halinde bulunduğunu görüyoruz. Hasan Paşa’dan sonra mezkûr tarihe kadar bir kaç vâli daha gelip gitmiş ise de bunların memuriyetleri esnasında. Tuzcu-oğulları ailesi hiç bir hâdise çıkarmamışlardır. Ancak, 13 Temmuz 1831 tarihinde nasbolunan vâli Osman Paşa devrinde, Trabzon dahilinde Memiş Aga’nın kardeşi çocuklarının yeniden faaliyete geçtikleri görülmektedir. Osman Paşa Trabzon’a nasbedildikten sonra, bu aile ile iyi geçinmek ve mensuplarını memnun etmek siyasetini takip eylediği için Tahir Ağa’ya, Abdulkadir Ağa’ya, Şatır-zâde Osman Bey’e ve sair bazılarına resmî vazifeler tevdi etmişti. Meselâ Tahir
Ağa Rize mütesillimi olmuş, kardeşi Abdulkadir Ağa’ya Çürüksu kaymakamlığı verilmiş, Şatır-zâdede askerin kumandanı sıfatiyle Trabzon'da kalmıştı. Lâkin devletin siyasi durumunun ve bilhassa hârici ahvalinin pek nâzik olduğu bu tarihlerde, fırsatı ganimet telâkki eden mezkûr aile mensupları, yeniden, içlerinde gizli olan müfsit düşünceleri açıkça ortaya koymaktan çekinmediler. Bir taraftan Bağdat valilerinin tâyini yüzünden İran ile münazaa ve hatta mücâdelelerin ceryan ettiği bir sırada, bunlarda kendi cürümleri nisbetinde müstakil hareket etmeğe çalışıyorlardı. Trabzon’dan gelen emirleri tatbik etmiyorlar, yapılması icab edenleri ihmal ediyorlar velhasıl “hukuk-ı şer'iyye ve umur-ı örfiyyeye” bakmıyorlardı. Bu sebeple, vâli Osman Paşa kendilerine bir iki defa ihtarda bulunmuş olacak ki Tahir, Abdulkadir ve Abdulâziz namındaki üç kardeşin Sadrazam’a şikâyette bulunduklarını görüyoruz. Bu keyfiyet iki taraf arasındaki ihtilâfın bariz bir deliliydi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.