güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

TRABZON HAVALİSİNDE YAŞAYANLAR ÖZ VE ÖZ TÜRKTÜR - 4

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 21:48
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 21:48

 

Gönye Sancağı

Eyâlete bağlı sancak olarak zikredilen Gönye, Osmanlı Devleti idaresine girdikten sonra başlangıçta Batum Sancakbeylerinin ikamet ettikleri önemli bir kale idi. Bu sebeple, başlangıçta Batum Sancakbeyleri aynı zamanda Gönye Sancakbeyi olarak da anılmaktaydı. 1566 tarihinde Batum sancağına Gonia kalesi, Arhave ve Atina nahiyeleri bağlı idi. Kalenin öneminden dolayı zaman zaman Trabzon valileri de, XVI. yüzyılda bir süre burada ikamet etmişlerdir.

Gönye ilk defa 1631–32 tarihli idari taksimat defterinde, arkasından da Evliya Çelebi Seyahat-nâmesi’nde Batum/Trabzon Eyâletine bağlı bir sancak olarak kaydedilmiştir. Sonraki kayıtlarda Eyâletin asıl sancakları arasında Gönye ismi de zikredilmiştir.

Tevcihat defterinde, 1756–1792 yıllarına ait Gönye sancağının idarecilerinin isimleri ve bunların tayin edilmeleri ile ilgili bilgiler zikredilmiştir.

Sancakbeyi olarak tayin edilen kimseler, Liva-i mezbure Faş kal‘ası muhafazası şartıyla, şeklinde atanmaktaydılar. Bilindiği üzere Faş, Batum’un kuzeyinde bugünkü Poti’nin eski adı idi. 1569–1585 yılları arasında Erzurum Beylerbeyliği’ne bağlı bir Sancak olarak kaydedilmiştir. 1585 yılında ise Batum sancağına ilhak edildiği belirtilmektedir.58 Sonraki yıllarda müstakil Sancak olarak kaydedilmiş iken incelediğimiz XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Gönye Sancakbeylerinin muhafazasına bırakılmış önemli bir kale idi.

Tevcihat defterinde yer alan kayıtlara göre, 1756–1792 yıllarına ait Gönye sancağı (Ek tablo II) Abaza Mehmed tarafından, 6 Temmuz 1756’dan 8 Nisan 1764’e kadar aralıksız olarak 8 yıl idare edilmiştir. Arkasından Yusuf Bey, Silahdar İbrahim Paşa ve Vezir Seyyid Numan Paşa tarafından idare edilen Gönye sancağı, 1771’den 1775’e kadar Abaza Mehmed’in oğlu Mehmed Paşa’nın idaresi altında kalmıştır. Mehmed Paşa, bir yıllık bir aradan sonra sancağı 1786’ya kadar çeşitli aralıklarla bir süre daha idare etmiştir. Dolayısıyla Gönye Sancağı ile ilgili 1756’dan 1792’ye kadar olan toplam 36 yıllık süre içerisinde, Abaza Mehmed sancağı 8 yıl, oğlu Mehmed Paşa ise 9 yıl yönetmiştir.

Bunlardan başka dikkati çeken idareciler ise, Acaralı Şakir oğlu Ali, Vezir Halil Paşa ve Mustafa Paşa’dır.

Keçiler İskelesi Sancağı

Bu sancağın yeri hakkında herhangi bir bilgiye tesadüf edilmemiştir. Daha önceki kayıtlarda sancak olarak belirtilmemiş iken, 1755–1795 tarihli tevcihat defterinde sancak olarak kaydedilmiştir.59 Ancak bu sancak ile ilgili tek kayıt 22 Temmuz 1740’ta Mustafa adlı bir sancakbeyine tahsis edildiği ile ilgili bir tayin kaydıdır. Sonraki kayıtlarda tesadüf edilmemesi, sancaklık statüsünün kaldırılmış olduğunu göstermektedir.

Sonuç; Osmanlı Devleti ricalinin XVIII. yüzyılın ikinci yarsısından itibaren çeşitli mütegallibe ve âyânın baskısı ve isyanı ile uğraşması, bunların isyanının bastırılmasında güçlük çekilmesi ve 1768’den itibaren başlayan Osmanlı-Rus harpleri dolayısıyla büyük bir çıkmaza girdiği anlaşılmaktadır.

Nitekim devlete isyan eden valilerin affedilip tekrar eski görevlerine tayin edilmeleri, bunlara hiçbir cezaî işlemin uygulanamaması bu tür mütegallibenin daha cesaretle hareket edip halka zulmetmesine ve haksız yere vergi talebinde bulunmasına neden olmuştur. Bu da devletin idareye tam olarak hakim olamamasına neden olmuştur. Devlet idarecileri bir taraftan asilerle uğraşırken bir taraftan da Rusya ile devam eden harp ile meşgul olmuş bu da çeşitli suiistimalleri beraberinde getirmiştir.”

Batum Sancağı ve çevresindeki Gönye, Keçiler sancakları hakkındaki bu bilgilere dayanarak Kuğuzadelerin köken itibari ile ilk ortaya çıktığı Kuğuzade ailesinin ilk yaşam sahası olarak tercih ettiği sahanın durumu hakkında karışık yapıda bir bölge olduğunu söyleyebiliriz. İşte bu karışık bölgede Osmanlı  yöneticilerine yanaşan, onların hizmetine girip onlara bağlılık gösteren Kuğuzadelerin  bu bölgeden onlar tarafından kendilerini temsilen Gönye taraflarına görevlendirildiklerini görmekteyiz. Bu görevi alan ilk kişinin Kuğuzade İbrahim ağa olduğu ortadadır. Bu şahıs görevlendirildiği sırada oldukça yaşlı olması nedeni ile görev sahasının biraz dar tutulduğunu görmekteyiz ancak İbrahim ağa ve ailesinden onları Görele bölgesine gönderen Osmanlı yöneticileri o kadar memnun ve emindirler ki bu zatın oğullarını İstanbul’a devşirme şeklinde gönderdiklerini düşünmekteyim. Çünkü İbrahim ağanın oğullarından geleceğin Trabzon valisi ve askeri komutanlarından paşalarından birisi olacak olan Süleyman Kuğuzade İstanbul’a görevlendirilmiş saray içi çevresinde yetiştirilerek askeri teşkilat bünyesinde görev alabilmiştir. Ve bu sayededir ki  2. Mahmut döneminde Batum ve Trabzon havalisinde önemli mevkileri işgal etmiş ve bu sayede aile efradını genişleterek bugünkü Kuğuoğulları yahut Kuğuzadelerin oluşmasını temin etmiştir düşüncesindeyim. Ancak Süleyman Paşa kendi aile efradını bu bölgede ön plana çıkarırken yer yer bölgenin yerli köklü aileleri ile yani ayanları ile de iş birliğine gitmiş, bazen de aksi davranarak merkezi hükümetin adamı olarak onlarla mücadele etmiştir. Onun bu konudaki mücadelelerini yaptığı yahut sıkıştıkça kendileriyle iş birliğine yöneldiği yerli ayanların başında Tuzcuzadeler bir başka tabir ile Tuzcuoğulları gelmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.